Bölüm 7 (Mütearrız)

58 2 0
                                    



Çocukların gürültüsü artık sokaklarda yankılanmıyordu. Buda gece yarısının yeryüzüne hâkim olduğunun bir işaretiydi. Yediden yetmişe herkes istirahata çekilmişti. İnsanların ve doğanın dinlenerek tazelenmesi gerekiyordu. Ama Mustafa, sırtı dönük eşine büyük bir kinle bakıyor, su uyur düşman uyumaz, atasözünün ne anlama geldiğini uygulamalı anlatıyordu. Mustafa, kulağına fısıldananlarla artık bütünleşmişti. Onları daha net duyuyor, zihninde istişareler yapıyordu. Hiç durmadan, zorlanmadan nereye varacağını bilmeden doludizgin gidiyordu Mustafa. Sıcak, soğuk, açlık ve susuzluk nedir, artık bilmiyordu. Şimdiki fırtınanın konusu; ne zaman birlikte oldunuz? Konusuydu. Fısıltılar sürekli aynı soruyu soruyordu. Mustafa ise cevap arıyordu.

*Bir hafta* diye mırıldandı. Sonra zihninde devam etti mırıldanmaya, *Hayır, sünnet olalı iki hafta oldu zaten. Misafirlerin bir kısmı sünnetten bir hafta önce geldiler. Neredeyse bir ay.*

*Aldatılıyorsun Mustafa* dedi, göremediği ama her zerresinde hissettiği.

*Onları yakaladığımda mahvedeceğim. İkisini de ölmekten beter edeceğim.* Yumruğunu sıktı Mustafa.

*O senin karın Mustafa! Ona istediğin zaman sahip olabilirsin. O seni istediği zaman aldatabiliyor, sende ona istediğin zaman sahip ol.* Kulaklarını okşuyor gibiydi fısıltılar. Ne kadın sesine benziyordu nede erkek sesine. Zaten umurunda da değildi Mustafa'nın.

*Ben hiç zorlamadım. İkimizin isteğiyle oldu hep. Şimdi nasıl olacak bu iş?* Zihnindeki sesi daha berrak ve anlaşılırdı. Gözleri arandı. Bir cevap bekliyordu.

*Nasıl mı olacak? Hayal et Mustafa. Seni aldatırken dostuyla nasıl birlikte oluyorsa sende öyle birlikte ol. O senin karın. Onun sahibi sensin.

*Evet* dedi Mustafa, bu sefer zihninden değil, dilinden dökülerek. *Ya istemezse?* diyerek zihnine geri döndü.

*Sen ondan güçlüsün. Gücünü kullan. Başkası kolayca sahip olurken sen boynuzlarını mı kaşıyacaksın? Karın, elin adamıyla birlikte olduktan sonra seninle alay ederkenki gülüşlerini düşün Mustafa.* Söylerken zihninde de canlanmasını sağlıyordu. Perde bir açılıyor, bir kapanıyordu.

*Bana kim olduğunu söyle!* dedi Mustafa. Beyninin içi kazana dönmüştü yine. *Söyle artık kim olduğunu.* Sinirden vücudu kasılıyordu, Mustafa'nın.

*Söylemekten fazlasını yapacağım. İkisini iş üstünde yakalamanı sağlayacağım. Sabret. Sen şimdi dediğimi yap Mustafa. Kara bulut gibi çök üstüne. Ne kadar karşı koysa da istediğini alana kadar durma Mustafa.*

Yan yatan Mustafa doğruldu. Önce pencereye sonra da beşiğe baktı. Yataktan kalkarak pencereye yöneldi. Pencere açıktı ama yaprak kımıldamıyordu. Perdeyi çekti. Sokak sessiz ve sakindi. Pencereyi kapattı. İki perdeyi birden çekti. Odanın içi iyice karardı. Sokak lambası sönmüş gibiydi. Yatağın diğer tarafına geçmek için yürüdü. Beşikteki Ali'yi kontrol etmek istiyordu. İyice sokuldu. Ali, ağzındaki emziği çiğniyordu. Ama uyuyordu. Kezban'a döndü. Yüzünü net göremese de uyuduğu belliydi. Diz altı kırmızı çiçek desenli penyesinin ucundan tuttu. Biraz sıyırdı. Sonra durdu ve bıraktı. İlk defa karısını böyle sabırsızca arzuluyordu. Çizgili pijamasını çıkartmaya başladı. Acelesinden düğmeleri iliklerinden çıkartmakta zorlandı. Üzerindekileri çıkarırken bir taraftan da Kezban'ı süzüyordu. Olup biten ve olacaklardan habersiz olan Kezban ise, saatler önce yediği dayağın ağırlığıyla uyumaktaydı.

Mustafa artık çırıl çıplaktı. Kezban'a bakıyor, nereden saldıracağını hesaplıyordu. Kendi tarafına yönelerek kararını belli etti. Dizleri yatağın bir tarafını çökertirken bir eli Kezban'ın sağ koluna uzanıyordu. Mustafa ilk defa böyle heyecanlı ve arzuluydu. Kalbi ritimsiz atıyor, nefesini kontrol edemiyordu. Kolunu sıkıca kavrayarak Kezban'ı sırt üstü yatar pozisyona getirdi. Kolundaki baskıyla gözünü açan Kezban, üzerine sıçrayan Mustafa ile burun buruna geldi. Uyku sersemliği ve kocasıyla bir anda göz göze gelmesi şoka girmesine neden olmuştu. Mustafa'nın kontrolsüz soluklarını yüzünde soğuk soğuk hissediyordu.

Yüksük 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin