11.Bölüm

43 6 5
                                    

Yağmur yere düşürdüğü mektubu eline aldı. Okuduklarına inanamıyordu. Nasıl olabilirdi böyle bir şey?

Mektuba tekrardan göz gezdirdi. Elleri titriyordu. Okuduklarının şokuyla her bir kelimesini ezberliyordu âdeta.
Etrafına bakındı. Okuduklarının başka kimse nin öğrenmesini istemiyordu şu an için. Bilgisayar ekranına baktı. Arkadaşları Ali nin yanına gitmiş ve uzaylılarla dövüşmeye başlamışlardı. Yardıma gitmeliydi. Bir an duraksadı. Kafasındaki soruları gidermek için , Son çare  mektubu dışından okumaya başladı.

Ali....

Bu mektubu okuduğuna  göre ben şu an hayatta değilim. Ama ben sana söz vermiştim her şeyi anlatacağım diye. Şimdi sozumu tutacağım Ali. Bu gerçekleri yuzune soylemek ayrı bir zor mektubu da anlatmak çok daha zor. Nerden nasıl başlayacağım hakkında hiç bir fikrim yok. Tekrardan söylüyorum ben seni hiç bir zaman incitmek istemedim. Sana asla zarar vermek gibi bir niyetim yoktu. Seni tehlikelerden korumak için o kadar çok çaba sarf ettim ki. Şimdi sana bir hikaye anlatacağım emin ol fazla sıkmayacağım. Ben Hopirus da bir hemşire olarak çalışıyordum. Gayet normal monoton bir hayatım vardı. Kimseyle bir sıkıntım sorunum yoktu.

Bir gün Hopirus un başkanının oğlu yani aslında bu Küpse oluyor. İşte bu Küpse nin oğlu doğacaktı. Eşi Selen di. Bunların hikâyesini yani Selen le Küpse nin aşkını Hopirus da duymayan kalmamıştı. Belki imkansızı gerçekleştiren onlardı. Herkes çok kıskanırdı onların aşkını. Selen bir insandı. Küpse ise bildiğin gibi bir uzaylı. Zor şartlara göğüs gererek evlenmeyi başardılar. Biz aslında Selen ı bir uzaylı olarak biliyorduk.

Neyse doğum gerçekleşti. Bu doğumu ben yapmıştım. İlk ben almıştım onların çocuklarını. O kadar güzel bakıyordu ki bana. Yuzu gül bahçelerini yansıtıyordu âdeta. Selen hanıma bebeğini uzattım. Ve o bebeğini koklarken bana bebegin insan mı yoksa uzaylı mı olduğunu sordu. Elime test sonuçlarının aldım. %15 uzaylı kanı taşıyordu ama %85 insandı. Bunu Selen hanıma söylediğimde bana acı içinde baktı. Saniyeler içinde beyninden vurulmuşa döndü. Ben noldugunu anlamaya çalışıyordum. Selen hanım in az önceki mutluluğu uçup gitmişti. Bana şöyle söyledi " Lütfen bana yardım et" çok belli oluyordu yüzünden yardıma ihtiyacı olduğu. Neler oluyor dermişcesine Selen hanımın yüzüne baktım. Aceleyle bana şu yanıtı verdi " Küpse çocuğunun bir insan olduğunu öğrenirse ikimizi de öldürür. Kendimin ölecek olması umrunda değil yeter ki çocuğumun başına bir şey gelmesin" Yalvarırcasına bakıyordu bana. Söyledikleri doğruydu galiba diye düşündüm. Yardım edecektim. Öylece bırakamazdım.

Kafamda çok soru vardı. Şimdi nereye götürecektim? Nasıl saklayacaktım Küpse den? Beynim allak bullak olmuştu. Selen e tamam yardım edeceğim ama nasıl diye bir bakış attım. Selen bana " Dünya da güvenli bir yere götür. Eğer Küpse yi inandirabilirsem ve elinden kurturabilirsem en kısa zamanda ben de geleceğim" Selen o kadar çok korkuyordu ki Küpse nin gelme ihtimaline karşı sürekli kapıyı kontrol ediyordu.

Fazla oyalamadan hemen dünya ya geldim. Daha önce hiç gelmemiştim dünya ya. Nereye bırakabilirim düşüncesiyle güvenli bir yer aramaya başladım. En sonunda bu bebeği bir kapının önüne bıraktım. Başka çarem yoktu. Şimdilik burada kalsın Selen dünya ya geldiğinde buradan alır diye düşündüm. Bir yanım ise acaba bıraktığım aile iyi mi kötü bir şey yaparlar mı bu bebeğe diye içim içimi yiyordu. Hopirus a geri döndüm. Selen e bebeğinin yerini söylemek için odaya girdiğimde odada ki manzara iç acısıydı. Odanın köşesinde Selen in cansız bedeniyle karşılaştım. İnanmıyordum. Gozlerim bu manzarayı görmek istemiyordu. Küpse yapmıştı bunu. Tahtı uğruna ailesini feda etmişti. Çok gaddar biriydi Küpse.

Selen e söz vermiştim. Az da olsa ilgilenecektim. Kapısına bıraktığım aileye bir çeşit yalan söyledim. Ailesinin trafik kazasında öldüklerini benim bu bebeğin bir akrabasını olduğumu söyledim. Neyse ki fazla uğraştırmadılar. Onlar da uzun zamandır çocuk sahibi olamiyormus. Onlar içinde büyük bir fırsat olmuştu bu. Son olarak bir şey istemiştim. Selen e verdiğim son sözü gerceklestirmem gerekiyordu. Bebeğin adının Ali koymalarını istedim...

Ali işte bu senin hikayen. Ne Serap hanım ne İbrahim bey ne Küpse ne de sen biliyordun. Sadece ben biliyordum. Söylemek istedim çaba sarf ettim ama olmadı. Ben de akışına bıraktım. En sonunda Küpse seni kaçırmıştı. Ben seni oğlu olduğunu öğrendiğini zannettim. O kadar çok korkmuştum ki... ama asıl sebebi sana ve diğer arkadaşlarına olduğu gibi trilyun koyup dünyayı yıkıp dağıtmakmış. Şansa bak Ali. O kadar kişi arasından sana koyuyorlar trilyunu. Küpse kendi öz oğluna koyuyor. Şimdi diyorsundur benim öyle bir babam yok diye. Haklısın Ali ne desen ne yapsan haklısın...

Sen bilgisayar teknolojisinden çok iyi anlıyordun. Asıl sebebi buydu işte uzaylı kanı taşıyorsun. Uzaylılar insanlara göre daha zeki yaratıklardır. En önemlisi hatta son sorunumuz ise yaptığın mıknatısın senin uzerinde yaramamış olmasıydı. Bunun sebebi de buydu. Uzayilarda insan aletleri ise yaramaz. Evet sen bir uzaylı değilsin ama uzaylı kanı taşıyorsun Ali. Ama hiç merak etme trilyun da sana etki etmez. Yani seni Küpse kullanamaz. Eğer sen mıknatısları yapmamış olsaydın ve Küpse sizi uzaktan kumandalı araba gibi kullanıyor olsaydı yine ise yaramazdı. Çünkü dediğim gibi sen bir uzaylı kanı taşıyorsun.

Lütfen bana kızma Ali. Ben sana zarar gelmesini hiç istemedim. Ben her zaman senin yanındaydım ve her zaman yanında olacağım.....





Yağmur un gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Gozunun karardığını hissetti. Tekrardan elinden mektubu düşürdü. Zar zor bir sandalyeye oturmaya çalıştı. Masada ki bardaktan su içti. Rüyada olmalıydı bunlar yoksa başka bir açıklaması olamazdı.

İnanamıyordu Yağmur bu olanlara. Nasıl olabilirdi böyle bir şey? Şimdi Ali Küpse nin oğlu muydu?

-" Yok artık şaka dimi bunlar?" Yağmur sandalyeden kalktı ve kendini inandırmaya çalışıyordu bu düşünceye.

Her ne kadar kendini kandırmaya çalışsa da bunlar gerçekti. Peki söyleyecek miydi Ali ye bu gerçeği? Beyni durmuştu. Saklanamaz dı ki bunlar. Saklanabilecek türden gerçekler değildi bunlar. Acımasız ve iç burkutucuydu bu gerçekler. Kim isterdi ki aslında gerçek babasının bir uzaylı olmasını hem de kötü bir uzaylı olmasını. Ali yi uzmek de istemiyordu. Ne diyecekti ki Ali ye -" Ali aslında senin baban Küpse ama sonuç baban bisey olmaz mı diyecekti?"

-" Yağmur yardımına ihtiyacımız var nerdesin? Yağmur Barış ın sesiyle irkildi.

Bunları dusunurken onları yanlız bırakmıştı. Mıknatıs ın daki bir düğmeye dokunarak hemen ışınlanma evresine geçti. Işınlanırken süper kahraman kostümleri de otomatik bir şekilde giyiliyordu.
Bin bir düşünceyle arkadaşlarının yanına gidiyordu. Ne yapacağı hakkında en ufak fikri yoktu.

.......










Güç SAVAŞÇILARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin