20.SSAYH

172 54 5
                                    

Multimedya: Playlist

Gamze Gündoğdu

İlerleyen dakikalar... Birbirini kovalamaktan yorulmayan saniyeler ve peşlerinde koşan yıllar: akıp geçmişti biriken zamanımda. Hiçbirine dönüp bakmadan bende geleceğim diye adlandırdığım karanlık çıkmaz sokakta koştum. Bir ışık kaynağı olmayan bu sokakta, bir türlü çıkmaz sokak olduğundan emin olduğum bu sokağın duvarına rastlayamamıştım. Ya bu çıkmaz sokak değildi, ya da ben bildiğim diye adlandırdığım yolda kaybolmuştum.

Acı her ücrama yayılmıştı. Bununla beraber, her nefes alıp verdiğimde her can buldum dediğimde ölümün ikinci yüzü olan işkenceyle karşılaşıyorum. Sevgi bir kerpeten gibi kalbimdeki duyguları acımdan hepsini teker teker çekip rastgele fırlattı etrafa. Sonra hiçbir şey olmamış gibi geldi tekrardan ve eskisinden daha iyi bir şekilde onardı. Ve sonra tekrar aynı ızdıraplar başladı. Döndü dolaştı tekrardan, tekrar, tekrar ve yine tekrar.

Cehennem cezası gibiydi. Günahkar insanlar cehennem ateşinde yanmaya mahkumdular. Senin feryatlarını umursamayacaklardı ve derini ters giydirip acı vererek yakacaklardı seni. Sonra o kül olan derini alıp tekrardan sana giydirecek ve sonra yine yakacak. Deri çok hasattır. Hemen küçücük bir tepkimede bile su toplar ve kabarır. Günlük işini zorlaştırır. Bu da öyle. Senin derin yandıkça acıyı tadacak, tattıkça daha fazlasına çarptırılacaksın. İşte, bu sevgi duygusuda böyleydi.

Cehennem dediğin yer, onu, kendi ütopyanda ilan ettiğin, ütopyanı yöneten kraldı. Cehennem cezası ise onun senin şehrinde koyduğu kurallardır. Günah dediysem, onu sevmekten bahşederim. Günahkar dediysem de kalbi olanlar, safvetlik duygusu barındıranlardır. Ütopyanda ilan ettiğin kral senin onu sevdiğini umursamayacak ve duygularını diriltip diriltip tekrardan yok edecek mânâsındadır. Deri çok hassastır derken; insan ne kadar duygusuz, umursamazda olsa içinde bir şeylerin kırıldığını hisseder.

Bazıları bu olayı dışarı vururken kimisi de içinde fırtınalar esse dahi yüzünde yaprak kımıldamaz. Deride oluşan yanık su toplar ve günlük işini zorlaştır: demekten kastımda senin düşünme kabiliyetinin önüne geçer. Çoklu kişilik bozukluğuna iter. Kendi içinden onu gördüğümde yüzüne tükürüp, tekmeyi basacağım dersin ama iş uygulamaya gelince hiçbir şey yapamazsın.

Senin deriyi yaktıkça acıyı tadacak; sen sevgiyi besledikçe acı çekmeye devam edeceksin. Sevdikçe daha fazla bağlanıp daha fazla acıya çarptırılırsın.

Sevin, sevmeyin demiyorum. Ama bencilce sevin biraz. Eğer çevrenizi düşünerek hareket ederseniz, bir gün arkanıza dönüp baktığınızda ne kadar çok kırılmışım be demeyin. Sıralamayın şu keşke illetini kuyruk gibi.

Biraz müsterih ol. Bazı şeyleri kafaya takmak yerine doğaçlama yap ve anın tadını çıkar. Hiçbir şey dışardan gözüktüğü gibi değildir. Bazı şeylerin dışı çirkin olsada içi güzeldir. Güzel manalar taşır.

Ama bunun terside olabilir. Makyajına ve yüzündeki boyalara güvenip güzel olduklarını sananlar şu gerçeği bilmiyorlar ki; yollarda güzeldir ama altından kanalizasyon geçer.

Güçlü durun.

Bu cümlemi yanlış anlamayın. Kendinize yeni kaleler inşa edip, bir kat saha duvar örün demiyorum. Hatta tam tersi.

Duvarları yıkın.

Ne de olsa bütün mesele bu. Duvarları yıkarsanız ne olacağını bilmiyoruz. Öteki tarafı göremiyor siz özgürlük mü, mahvoluş mu, çözüm mü, kaos mu getireceğini bilmiyoruz. Önünüze serilecek olan cennet de olabilir yıkım da.

Seni Seviyorum; Anlatma, Yaşat ve Hissettir Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin