21. SSAYH

76 29 1
                                    


İnsanların bizi anlaması için aynı dili konuşmamıza gerek yoktur aslında. Aynı hisseleri paylaşmak soyut bir konuşma dilidir. Hani olur ya çok yakın bir arkadaşınız vardır ve onunla göz göze gelmeniz bile yeter de artar, ne düşündüğünüzü anlarsınız ve aynı tepkiyi verirsiniz. İşte bu da öyledir.

Bizi anlayan insanlar bizim çevremizin bir parçası olmaktan çok kardeşimiz olmuştur. Her şeyimiz aynıdır. Fakat her güzel bir şeyin elbette bir sonu vardır.

"Ee sonra?" Diye sordu.

Omuz silkip cevap verdi "Sonrası, gitti işte,"

Gözleri aynadan buluşunca konuşmaya başladı "Veda etti mi peki?"

Alayla acının karışımı olan bir gülümseme sunarken soruyu cevapladı. "Etmedi. O gün döndü arkasını gitti. Hiç unutur muyum?" Diye sordu cevabını bildiği soruyu sorarken.

Hafif ama bedeni sarsılarak güldü bu denilene. "Etse bu kadar olmazdı zaten."

Tek kaşı yukarı kavislenerek şekil aldı. "Ne kadar?" Dedi soru kalıbını yönelterek.

"Kendi kendine konuşacak kadar..."

Kubilay elleriyle yüzünü kapatıp sıvazlarken kafasındaki düşünceler içinde durmuyor artık dışarı yansıyordu.

Avuç içleriyle gözlerini ovuşturup çekerken aynadaki yansımasına baktı "Acınası haledesin Kubilay..." Dedi kendi kendine. "Yemin ederim kendimden bıktım."

Çalan kapı sesi ile nefesini dışarı abartılı bir şekilde verirken ayağa kalktı ve kapıyı açtı. "Dostum..."

Bakışları değişmeden Karşısında bulunan arkadaşına baktı "Geçsene içeri,"

Arkadaşı hafif gülüp içeri girdi, bu sırada da konuştu. "Pek öyle gözükmüyor dostum. Sanki' yok rahatsız olma sen' desem suratıma kapıyı kapatacaksın gibi bakıyorsun."

Yine bu dediğine bir şey demeyen Kubilay arkasını döndü ve içeri girip üçlü  koltuğa oturdu. Kapı kapanma sesinin ardından Ayaz içeri girdi ve onun karşısında duran ahşap masaya yaslanıp kollarını birbirine çaprazlaştırdı.

"Yine N'oldu Kubilay,"

"Bir şey yok dostum... Sen niye geldin,"

Ayaz yine gülerken masanın yanından ayrılıp vitrinin yanına gitti ve içinden içki çıkardı. Kadehlerle Kubilay'ın yanına gitti. "O zaman... Derdine derman olsun koçum." Deyip kadehlere içkiyi doldurdu.

Kubilay uzatılan kadehi alırken içmeden önce hafif havaya kaldırdı "Şerefe."

Ayaz derin bir nefes alırken yandan Kubilay'a baktı. "Anlatıcak mısın artık?"

Kubilay sadece içkisin bir yudum almakla yetindi. "Anlatılacak bir şey yok, Ayaz." Sesi sakindi. Oysaki içindeki sesler bir türlü susmak bilmezken.

Tek kaşı yukarı kavislendi ve 'öyle mi?' der gibi baktı. Kubilay bakmasa bile öyle baktığını tahmin edebiliyordu. "Kubilay... Bak susayım diyorum ama olmuyor. Git konuş Gamze'yle. Emin ol seni dinleyecektir."

Kubilay içten gelen bir şekilde gülmeye başladı. "Güleceğim yoktu ama gerçekten güldürdün ya Ayaz helal olsun." Dedi gülmeye devam ederken.

Seni Seviyorum; Anlatma, Yaşat ve Hissettir Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin