*

104 70 3
                                    

Okur, okur, okur, okur. Ne yaptım ben! Ben kendim için de onun için de kötü olanı seçmiştim. Şimdi her şey güzeldi. Peki ya sonra. Elbette bitecekti  bu toz pembe yaşantısı. Ama sonu olucağını bildiğim halede, bencilce davranıp onun yanında olmadan duramıyordum. Ona sebepsizce sarılmak geçiyordu. Gülünce yanağındaki gamzesini parmaklamak geçiyordu.

Banyo olduğunda saçından yayılan, seni gafil avlayan kokuya muhtaç oluyordum. Onun hakında her şey öğrenmek istiyordum. Gözlerindeki duyguları çözüp, onu elimin koyduğu gibi bulmak istiyordum.

O gün. Öğrendim ki kahveyi ve özellikle kahve kokusundan nefret ettiğini söylemişti. Sanki, o zaman kendimi bir sıfır geriden başlamış gibi hissetttim. Eğer kahve içmediğini ve özellikle kokusunun sanki beyin damarlarına iğneler batıyormuş hissi olduğunu bilseydim, çay götürür  ve belki karşılıklı içer  anlaşabilirdik.

Ama ben bilmediğim için hem kahveyi içememiştik ve bir kaç arkadaşı geldiği için ben de 'işim var, sonra görüşürüz' deyip yanağından öpmüştüm.

Kendimi onun yanında uçuyormuş gibi hissediyordum. İçimde sevgi tomurcuklarına su döküp filizlenmesine sebebiyet veriyordu.

Çünkü her onun yanında olduğumda ya da onunla konuşurken, kalbim göğüs kafesimi zorluyordu.

Şimdi arkadaşalarla bir olduk ve ne yapabilirim diye düşünüyordum. Aradan bir ay geçmişti. Ve ben hiçbir şey yapamamanın verdiği öfke ile ortalıkta dolaşıyordum. "Akif!" bakışlarım atmaca gibi ona döndü "Her şeyini öğren ve ona göre adım atalım" diye devam ettim.

Bir süre onu uzaktan izlemekle yetindik. Her şeyini öğrenemesem de, en azından neyi seviyor, neyi sevmiyor az buçuk öğrenmiştim geçen yıldan kalan arkadaşlarımla. Şimdi ise bir elimde kuş burnu çayı diğer elimde, kendim için kahve.

Bu sefer dörtlü banka tek başına oturmuştu. Sınavlar bittiği için artık kimse pek gelmiyordu. Ama onun okulun sonuna kadar gelceğini öğrendiğimde ben de okula geliyorum. Şu bir kaç gün yaptığı gibi banka oturmuş ve elindeki kitabını okuyordu.

Elimdeki çayı karşısına koydum ve beni farketmesini sağladım. Bakışları bana dönünce gözleri hafif büyüdü sonra tek kaşı havaya kalktı. Ben sırıtarak bakıyordum onun suratına. Üstünde okulun beyaz gömleği ve siyah okul etek-şort'u vardı. O eteğe sinir olsamda sakin olmaya çalışıyordum.

Üstünde siyah keten paltosu vardı. Benim ise aynı siyah füme pantolon, beyaz gömlek ve siyah kapüşonumun şapkasını geçirmiştim.

Gözleri benim gözlerimden ayrılmamıştı, o zaman. Önüne koyduğum çayı gösterip "İç sene," dedim. Gözlerini gözlerimden ayırmadan çayını aldı ve bir yudum aldı. Yamuk bir gülümseme gözler önüne sererken elimde dumanı tüten kahvemden bir yudum aldım...

***

Seni Seviyorum; Anlatma, Yaşat ve Hissettir Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin