MERHABA İZMİR !

55 4 2
                                    

Duru;
İzmir'e gidecek olmanın heyecanıyla gece uyuyamamıştım. Bu yüzden uykusuzdum. Tüm gece ilk üniversite günümü hayal etmiştim. Şimdi ise yatağımda zombi gibi uzanıyorum. Ilgın uçakta üstüme kusmazsa uyuyabilirim. Çünkü kendisi ilk defa uçağa binecek ve yükseklik korkusu var. Ilgın demişken onu aramayı unutmuştum. Uykucu hanım utanmasa kış uykusuna yatardı. Uyandırmak için telefonu elime alıp numarasını tuşladım. Çalıyor...çalıyor... Yaklaşık 4 deneme sonrasında telefonu açtı. "Kızım hiç uyanmasaydın ya, zahmet oldu." diyerek sitem ettim. "Duru uçağın kalkmasına daha 2 saat var bi sakin ol." Hayır yani sen de 2 saat erken uyan. "Sakinim tamam. Şu andan itibaren bize gelmek için 15 dakikan var." 1 dakika bile geç kalsaydı onu eve almayacaktım. Ponçik ruhum bu aralar çok asiydi. "15 dakikaya ordayım." diyip telefonu kapattı. Ben de yatağıma oturup beklemeye başladım. Yaklaşık 15 dakika sonra kapı çaldı. Heyecanla merdivenleri indim, kapıyı açtım ve.....patt. Kapıyı açmamla Ilgın'ın üstüme atlaması bir oldu.

Ilgın;
Duru'nun üstüne atladığımda yaklaşık 2 dakika felç geçirdi. Daha sonra kendine geldi ve bana güzelce sövdü. Artık rahat ölebilirdi.
"Ilgın aşağı in. Kahvaltı yapacağız."
Beni düşüncelerimden ayıran şey, Duru'nun sesiydi. "Tamam geliyorum." diyerek salona gittim. Beraber güzel bir kahvaltı yaptık. Sonra hazırlanmaya başladık. İkimizin de çok şık olduğu söylenemezdi. Çünkü bizim için yolculukta önemli olan rahatlıktı. Daha doğrusu benim için. Rahat olmak için üzerime yeşil tişörtümü geçirdim, altına da ne çok dar ne de çok bol olan eşofmanımı giydim. Saçlarımı da ördükten sonra ben hazırdım. Duru ise bana nazaran daha özenliydi. Altına siyah şortunu, üstüne de hafif çiçek desenli olan mavi gömleğini geçirdi. Yüzüne hafif pudra ve eyeliner sürdü. Saçlarını da açık bıraktı. Daha sonra anlayamadığım bir çeviklikle bana da pudra sürmeye başladı. Her ne kadar engel olmaya çalışsam da Duruydu bu. Onu bu konularda durdurmak imkansızdı;

Tüm hazırlıklar bittikten sonra tek iş havaalanına gitmekti. Son 50 dakikamız kalmıştı. Ama telaş yapmıyorduk çünkü havaalanı Duru'nun evine uzak değildi. Annemi ve babamı da evden almak zaten en fazla 5 dakikamızı alırdı.

🕛🕐🕑🕒🕓🕔🕕🕖🕗🕘🕙🕚

Annemi ve babamı da aldıktan sonra havaalanına ilerlemeye başladık. Ergün amca arabayı kullanıyordu, babam onun yanında oturuyordu, annem ve Yıldız Teyze de bize arkada öğütler veriyordu. Nihayet havaalanına gelmiştik. Şimdi aileyle veda zamanıydı...

Duru;
Aileyle veda zamanı gelmişti. Hepsini çok özleyecektim. Annemin sabah ulusa sesleniş yapar gibi beni uyandırmasını bile. Ama bir yandan da mutluydum. Çünku Ilgın ile aynı yurtta, aynı odada kalacaktık. Aslında ev tutabilecek durumumuz vardı ama ailelerimiz yurdun daha disiplinli olduğunu, orada bir düzen olduğunu söyleyerek ev tutma fikrini reddettiler. Benim için sorun değildi çünkü Ilgınla ahırda bile kalırdım. Yeterki temizliği o yapsın. Büyük ihtimalle Ilgınla düzen konusunda kavga edecektik. Ben hep etrafı dağıtacaktım ve dayak yiyecektim. Ilgın'ın annemin yokluğunu aratmayacağından emindim. Ben bunları düşünürken kulaklarımı annemin sesi doldurdu. "Benim meleğim; kendine iyi bak, Ilgın ile güzel geçin, birbirinizi koruyup kollayın, gece yurda geç dönmeyin, derslerinizi iyi dinleyin, üstünüzü kalın giyinin, telefonunuzu açık tutun, arkadaşlarınızla güzel ge..." Gözlerimi devirdim. Cehennemin dibine gitmiyorduk. Alt tarafı İzmir'e üniversite okumaya gidiyorduk. "Annecim sakin ol tamam. Hani söyleseydin bu kadar uzun bir konuşma yapacağını, 1 saat önceden gelirdik." Yetişkin bir anne saniyede 137890 kelime söyleyebilir. Ve her çocuk 137890 sayısını okuyamayacak kadar üşengeçtir.

"Kızım İzmir'e varınca arayın tamam mı ?" diye seslenen kişi babamdı. "Tamam babacım kendine iyi bak." Babama sımsıkı sarıldım. Annem kadar uzun bir konuşma yapmadığı için ona minnettardım. Babamdan ayrılıp Birgül Teyze ve Yılmaz Amcayla da vedalaştım. Sıra Ilgın'ın vedalaşmasına gelmişti. Birgül teyze çok fazla konuşmadı. Çünkü o da, Ilgın da en ufak bir kelime dahi etseler gözlerinin dolacaklarını biliyorlardı. Ama Birgül Teyze adet yerini bulsun diye birkaç kelime söyledi. Uzun uzun sarıldılar. Sıra babasına geldiğinde durum değişmedi. Yine doluydu babasının gözleri. Bir tanecik kızıydı ne de olsa, normaldi bunlar. Ilgın, annemle ve babamla da vedalaştıktan sonra uçağa ilerledik. Herkes sırayla bindi ve bavullarımız yerleştirildi. Ailemize son kez el salladık ve koltuklara yerleştik. Asıl macera şimdi başlıyordu. Ilgın "İzmir yolcusu kalmasın !" dedi kendi kendine. Gülümsedim. Acaba İzmir'de bizi neler bekliyordu. Hayatımızın aşkını orda bulacak mıydık merak konusuydu. "Aşk yolcusu kalmasın." dedim içimden. "Aşk yolcusu kalmasın..."

Ilgın;
Şu an hayatımda en heyecanlı olduğum anlardan biriydi. Aslında tam olarak ne hissedeceğimi bile bilmiyordum. Ailemden, memleketimden ayrıldığım için çok üzgündüm. Ankara'yı çok seviyordum. Tüm akrabalarım buradaydı. Her ne kadar denizi falan olmasa da güzel şehirdi.
Beni düşüncelerimden ayıran şey mide bulantım oldu. Uçak kalkmadığı halde midem bulanmaya başlamıştı. Çünkü uçak fobim vardı. Küçükken bindiklerimi saymazsak en fazla 3 kere uçağa binmiştim. Bu da 4.'ydü.

Hostes kalkışa geçileceğini ve emniyet kemerlerimizi bağlamamız gerektiğini söylediği an heyecanım daha da çok arttı. Duru'nun elini istemsizce sıkmaya başladım. Uçak hareket edince içim öyle tuhaf oldu ki nefesimi bile zor kontrol ettim. Sonra Duru'nun verdiği cesaretle gözlerimi açtım ve camdan baktım. Her şey çok küçük gözüküyordu. Bugün hava açık olduğundan hiç bulut görmemiştim. Yaklaşık 20 dakika boyunca camdan dışarıyı seyrettim. İçimde bir burukluk vardı. Nedendir bilmem ama şehir içindeyken bile evden başka bir yere uzun süre kalmaya gideceğimiz zaman kendimi hep kötü hissederdim. Ama bu seferki başkaydı. Artık her gün eve gidemeyecektim. Belki çok özlediğimde uçağa biner, 2 günlüğüne hafta sonu ziyarete giderim diye düşünürken içimdeki ses fobimin olduğunu ve tek başına istediğim zaman ailemin yanına dönemeyeceğimi hatırlattı. Duruya döndüm. Benden daha az üzgün gözüküyordu. Hatta üzgün bile sayılmazdı. Bana İzmir'de yapacaklarımızı anlattığında kendimi daha iyi hissettim.

🕚🕙🕘🕗🕖🕕🕔🕓🕒🕑🕐🕚

Hostes, iniş yapacağımız söyledi ve herkes kemerlerini tekrar bağladı. İniş yaparken tüm gücümle Duru'nun kolunu sıktım. Sonunda inmiştik. Kendimi uçaktan dışarı zar zor attım.
Kafamı çevirdiğimde Duru'nun ölümcül bakışlarıyla karşılaştım. Bana kolunu gösterdi ve bir hata yaptığımın farkına vardım. Tüm yolculuk boyunca kolunu sıktığım için morarmıştı. Oraya minik öpücükler kondurarak kendimi hemen affettirdim. Tekrar ilerlemeye başladık ve bir taksi çağırdık. Taksi 2 dakika sonra geldi. İzmir çok güzel bir şehirdi. Denizinin maviliğinde kaybolacak düşlerimiz vardı. Bir gün bu düşlerin gerçekleşeceğini düşünerek mutlu ettim kendimi.
Durunun beni dürtmesiyle yurda geldiğimizi anladım. Taksiye ücreti ödeyip indik. Çevreme göz gezdirdim. Burası çok büyük ve güzeldi. Bu yurdun blokları üniversitemizle aynı kampüsün içindeydi. 4 tane yan yana blok vardı. Bunlardan 2 tanesi kız, 2 tanesi erkek öğrenci yurduydu. Karşı tarafta ise yemekhane vardı. Kalacağımız binaya doğru ilerlemeye başladık. Odaya bavullarımızı çıkardık ve günün yorgunluğuyla bavulları dolaba atıp içinden rahat kıyafetler seçip üstümüze geçirdik.
"Bayıldım buraya." diyerek hayranlığımı dile getirdim. "Ben de bayıldım ya. Harika burası." İzmir çok güzel bir şehirdi ve onu daha da güzelleştirecektik. Heyecanla kollarımı havaya kaldırdım "O zamaan, Merhabaa İzmir!"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 11, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AŞK YOLCUSU KALMASINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin