Umut'tan;
Yok o Kumsal değildir...
Dünyada bitanemi var Allah aşkına!Şaşkınlıkla sırıttım...
Danışmaya döndüm..
U- Kumsal Deniz..
Kız bilgisayarda birşeyler yaptı..
Ben Haluk Beye bakiyordum şaşkınlıkla...
H- 301 nolu odada doktor bey sizi bekliyor efendim..
Gülümseyerek Haluk Bey'e ve eşine yol verdim..
Haluk Bey kapıyı açti ve içeri girdi eşiyle...
Ben oradaki koltuklar da oturmuş şaşkınlıkla etrafima bakiyordum.
Ya bi kere o bursluydu... Ve söylerdi yani... Aman sanki bitane Kumsal var...
U- Yok canım... Olmaz öyle şey...
Onur geldi yanıma ..
O- Haluk Bey geldimi?
Onura döndüm hemen..
U- Ne yapican Haluk Bey'i?
Derin nefes aldı ve şakaklarını ovdu.
O- K-Kumsalın babası...
U- Ne?!
O- Abi! Sessiz ol!
U- Onur dalga mı geçiyorsun benimle?
Burslu değilmiydi Kumsal?Onur sıkıntıyla iç çekti..
O- Değil işte!
U- Ne zamandır biliyorsun sen!
Dedim sinirle kalkarak..
O- İlk geldiği gün biliyordum... Söylemişti...
U- Neden söylemedi!? Niye söylemedin?!
Onurda benim gibi kalktı...
O- O bizim gibi gösterişi sevmiyor anladınmı?! Bizim gibi değil!
U- Off!
Sonra odadan Haluk Bey ve eşi cikti..
Haluk Bey yıkılmış bir halde çikarken eşi ağlayarak çikmisti..
Yutkundum...
H- Ona nasıl ilaclarini vermezsin Güneş!
İlaçmı?
G- Ya ben Suzan'a söyledim! Bilmiyordum! Çok üzgünüm!
Haluk Bey koridorda sinirle yürüdü ve duvara sert bir biçimde vurdu...
Yanına gittim hemen...
U- H-Haluk Bey sakin olun! Oturun lütfen..
Haluk Bey kafasını aşağı yukarı salladı ve oturdu..
Bende yanına oturdum..
U- Onur!
Onur bana baktı...
O- İki tane su alsana..
Onur başini salladi ve koşarak gitti..
Haluk Bey ağlamaya başladı...
Güneş Hanıma baktiğimda koltukta oturmuş elleriyle yüzünü kapatmış ağlıyordu...
Ona bir şey mi olmuştu?
U- H-Haluk Bey? K-Kumsal nasıl?
Bana baktı...
H- Nerden tanıyorsun Kumsalı? Kumsal için mi burdasın?