Hayatımın en güzel olayının gerçekleştiği gün ingilterede sıradan bir kış günüydü .babamın zorla giydirdiği o saten gömlek ve kadife cekete baktım, gömlek bol ceket ise dardı ama annem ceketimin omuzlarına vurup aynada bana baktığında gözlerindeki ışıltıyı görebilirdiniz. Hayatım boyunca yaptığım gibi bunu bozmamak için hiç bir şey demedim çünkü ben buydum hiçbir zaman bir şey demezdim, özellikle de abim bizi terk ettikten sonra daha da sessizleşmiştim, her şeyi kabullenmek çok daha zorunluluk haline gelmişti. babam ingiltere'nin en zengin adamlarındandı ve hazinesini geride bırakabileceği bir ben vardım onların bilmediği tek şey ise benim bir hazine istemediğimdi .Abim de istememişti tek istediği babamın yayınladığı hazırladığı onca yalan haberden ve siyah beyaz kağıttan uzakta kendi hayatını yaşamaktı. Ben ise bu hayata mahkümdüm bazen üç katlı şato bozması kasvetli evimizden çıktığım ve arkasındaki ormana gittiğim zamanlarda ne istediğimi düşünürdüm o ormanda olmak hoşuma giderdi ya da denizin kenarında. Çocukluğumdan beri bir gemiye binip tüm dünyayı gezmek istediğimi söylerdim kendi kendime ama tüm bunlar bitip karanlık çöküp eve dönerken ne istediğimin bir önemi kalmazdı önemli olan ne istemem gerektiğiydi. Yirminci yaş günümden yalnızca bir hafta sonra da işler pek farklı gitmemişti, ingilterenin en soylu ailelerinden olan kellerlerin kızı darciayla evlenmiştim annem ve babam bunu herhangi bir akşam yemeğinde söyleyecek kadar basit bulmuştu sonuçta bu onların hayatını kötü bir şekilde etkilemeyecekti bu onlar için altın fırsattı. Evin hizmetçileri masayı düzenlerken annem beyaz saten elbisesiyle ve özel günlerde taktığı inci kolyesiyle yanıma gelmiş ve alnımdan öpmüştü bunu benimle gurur duyduğu anlarda yapardı, daha sonra masanın ucuna oturup babamın gelmesini beklemişti. O da yanına yerleştiğinde babam bana bir hafta sonra darciayla evleneceğimi söylemişti cevap hakkım olmamıştı çünkü bu bir soru değildi. Sonunda darciayla evlendiğimde kendimi bir adam gibi hissetmemiştim. Aslında yirmi yaşında bir erkeğin uğruna adak adayabileceği bir kadındı esmer pürüssüz teni masmavi gözleriyle ölesiye çelişir ama aşık olunası bir uyum sağlardı ama beni aşık etmeyi başarmamıştı, biçimli ince uzun bacakları ve bir mankenin fiziğine sahipti genelde gülümsemezdi, kendini herkesten çok severdi bunu o kadar belli etmemeye çalışsada o en yorgun olduğu anda bile dimdik duruşundan bunu anlardınız .
Babamın beni gazetelerin basıldığı fabrikada çalıştıracağını düşünürken gazeteye editör olarak ataması beni çok şaşırtsa da ve berbat bir yazar olsamda bu da hayır cevabını verebileceğim bir soru değildi . Son kez hayır cevabını veremediğim ve bana zorla alınan o takıma bakıp derin bir nefes almıştım. Annem odadan çıktığında yüzümdeki sahte gülümsemede onla beraber gitmişti sahte gülüşümün yanaklarıma verdiği ağrıyla beraber odadan ağır ağır çıkmıştım, sakladığım ve az sonra söylemek üzere olduğum büyük sır midemde kelebekler uçmasına sebep olurken bir yandan da hepsini zehirliyordu hayatımda hiç yapmadığım bir şeyi o akşam başarmak istemiştim. Kendimi mutlu etmek, bir gemiye atlamak ve nereye gittiğini bilmemek istiyordum sadece ,bembeyaz tuvalimi baktığım gökyüzünün mavisiyle kirletmek istiyordum, tüm o anıları boyalarla yeniden yaratmak istiyordum. Çocukken gizlice çizdiğim kara kaplı eskiz defterini cebimin içinde öylesine sıkmıştım ki paslı zımbalarından birinin elime battığını hissetmiştim . Büyük yemek salonuna inip yerime geçerken tüm ailemin orada olduğu sayılı günlerden biri olduğunu fark ettim, abim babamla göz göze gelemeyeceği bir oturma yeri seçmiş gözlerinde bana acıdığını ama hala benden umutlu olduğunu anlatan o bakışlarından vardı, karım annemin tam karşısında her zamanki o ince ve şuh kahkahalarından atıyordu. yanına ilerleyip sandalyemi çekince abimin gözlerini devirdiğini görmüştüm ,onun yanına oturmak için can attığımı bile bile aşık olmadığım ve karım olan o güzel kadının yanını seçmiştim ,masanın üstündeki altın kaplamalı büyük üç şamdan ve duvarlardaki menekşe kokulu mumlardan başka bir şey odayı aydınlatmıyor ve arkada çalan chopin bu loşluğa uyum sağlamayı çok iyi biliyordu . Babam cam bardağına vurduğunda bunun yemeye başlayabileceğimiz anlamına geldiğini bilirdik fakat o gece yemek yemek istemiyordum aç olmadığımdan değil ,ellerim çatalı tutamayacak kadar titriyor ve et titreyen bir çatalın batamayacağı kadar kalındı, hafifçe öksürüp konuşmaya başlayacağım sırada Darcia kulağıma eğilip "takımın yakışmış her zamanki gibi" demişti tüylerimin diken diken oluşuna aldırmadan ceketimin kenarlarıyla oynayan elini çekip ve babamın cam bardağına odaklanmıştım o bardağa her gece vuruşunu ve her vuruşundan sonra bizim için hazırladığı planları -emirleri- anlatışını dinlediğimi düşünmüştüm, son bir güç alarak ellerimi masaya dayamış ve kalkmıştım "size bir haberim var" bu sefer sıra babamın emirlerinde değildi ya da abimin bir isyanında ,bu sefer sıra bendeydi. Abim gözlerini bana diktiğinde ilk gez gözlerindeki umudun acımaya baş kaldırdığını görmüştüm, ayrıca hafifçe tebessüm bile etmişti. "Gazeteye yazılar yazmak için diğer yazarlar ve editörlerle sıcak denizlere gideceğim" tabi ki yalandı ,her şey değil ama bazıları yalandı sıcak denizlere gidecektim diğer editörlerde gelecekti ama ben onlarla aynı gemide ve aynı şehirlerde olmayacaktım ayrıca yazmayacaktım çünkü yazacak bir hikayem yoktu ayrıca ben yazamazdım. Benim anlatım biçimim kağıt ve boyalardı sayfalar ve sözler değil. Bunu ilk abime söylediğim ve ondan bana türkçe öğretmesini istediğim iki ay öncesini düşündüm o an odadaki suskunluk aynı iki ay önce abim bana tamam demeden önce yaşadığı suskunluktu, tek fark bu suskunluğun fırtına öncesindeki güneşli bir gün olduğunu biliyordum abimin kahkahasının ise bir güneş olduğunu. Daha sonraki bir hafta abim dışında herkes itiraz etsede bu kez ipleri bırakmaya niyetim yoktu. O gemiye binecektim ne pahasına olursa olsun gidecektim, belki de geri dönmemek üzere ve gerçekten o gemiye bindiğimde kalın zincirleri sökülmüş bir mahküm gibiydim belki on belki yirmi kilo daha hafif ve yüzlerce kat daha özgür.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanfilli kız
RomanceSavaş ateşinin düştüğü minik bir koyda düşman diyarlardan bir çocuk ,ailesinin yarısını kaybetmiş taze karanfilleriyle bir kız. Kendini gizleyen bir aşk ,sonsuz fedakarlık ,çok uzun yıllar, yanlış yerde yanlış insanlar Karanfilli kıza "...Her şeye...