AYRILIK

350 44 23
                                    

Bazı insanlar gerçekten sevmez. Öyle hissetirir. Sen gerçekten seviyor sanarsın. Ama sadece sanmayla kalırsın. Sen onun için dünyaları verirsin. Ama o hep kendini düsünür. Seni anlamaz. Belki bir derdin vardır, bi sorun vardır. Demez hep kendine bekler. Sen ona tam kızıp küstüğün zaman seni iltifat yağmuruna tutar ve sen hemen eriyip gidersin. Nedenini sende bilmezsin. Bir daha konuşmak istemzken aniden tekrar canım cicim olursunuz. Tipsizin birine tutulmuşsundur. Gelen geçen sorar "Senin tipin değil ama?" "sen ona nasıl baktın?" başka tipli  bulamadın mı?" "kör müsün?"  ve daha niceleri. Haklı olabilirler ama bazen bağırmak istiyorum. "Evet benim tipim bu! Evet ona baktım! Evet onu seviyorum! Evet başka kimseyi bulamadım! Evet körüm!" ama susmayı tecih ediyorum. Peki siz onu böyle severken o sizi seviyor mu? İşte orası muamma.
Asla anlayamıyorsunuz. Acaba seviyor mu? Evet seviyor. Ama sevseydi böyle yapmazdı. Ama gerçekten seviyor. Yok yok sevmiyor. Bana deli gibi aşık. Ve en sonuncusu "Sevseydi gitmezdi" oluyor. Ve 'mal' gibi kalıyorsun ortada. Asla beklenmeyen o son geliyor. O canmlı cicimli mesajlardan eser kalmıyor. Ve özleme etabı başlıyor. Önce nefret ediyorsun. Belki küfür ediyorsun. Beddua ediyorsun. Ama bir yandan da kıyamıyosun.  Ondan onu öldürmek istiyecek kadar nefret edip, az sonra kucağında ölmek istiyecek kadar çok sever oluyorsunuz. Herkesden bir ses çıkıyor. Seni teselli etmek istiyorlar. Ama sen teselli istemiyorsun. Onu unutmak istediğin kadar unutmak istemiyorsun. O acıyı yaşamak için uğraşıyorsun. İnanmıyorsun. Bitiremiyorsun içindeki onu. Tekrar mesajlar atmak istiyorsun. Ama gururuna yediremiyorsun. Ona sarıldığın konusunu içine çektiğin günleri hatırlıyorsun. Burnunun direği sızlıyor. O silmeye kıyamadığın mesajları son kez okuyorusun. Belki elli defa okudun ama bu sonuncu kez. Okuyup göz yaşlarınla birlikte onları da siliyorsun. Ve sürekli en son ne zaman onileydi diye kontrol etmeye başlıyorsun. Acaba kimle konuşuyor sorusu seni içten içe yiyip bitiriyor. Ama sormuyorsun. Soramıyorsun. Artık unuttum diyorsun. Bitti hayata devam diyorsun. Yürürken köşeyi döndüğünde onu görüyorsun başka bir kıza papatya verirken. Ve hayaller ikinci kez yıkılıyor. İkinci kez kırılıyor bu kalp. Ama aynı şeyleri yaşamıyorsun bu sefer. Daha içten bir acı. Onu kaybetmekle onu başkasına teslim etmek arasındaki uçurumdan düşüyor bir bir umutların. Seninle yaşadıkları sadece sana özel sanıyordun ama o aynı şeyleri başkasıyla tekrar yaşıyor.
   Sen artık sahte gülümsemen ve sahte kahkahalarınla herkese inandırıyorsun onu unuttuğunu. Ama kendine inandırabilir misin? Her gece ağlarken bunu başaramazsın.
   Aylar geçiyor. Yıllar geçiyor. İki yıl sonra. Bir mesaj sesiyle irkilip uyanıyorsun düşüncelerinden. Soğumuş çayından bir yudum daha alıp açıyorsun mesajı.
   "Özledim"
Bu mesaja karşı verecek bir tepkin kalmamış. Gururuna yediremiyorsun tekrar üzülmeyi. Cevap vermeden devam ediyorsun yaşamaya.
    Tabi yaşıyorsan.

                           Nida yıldırım 🦁

Solmuş PapatyamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin