Ayşe den
Telefonumun alarmını kuran aklıma söverek yatakta doğruldum. Ellerimle gözlerimi ovuşturup banyoya ilerledim. Banyo kapısından girdiğimde burnuma dolan erkek parfümü kokusu hoşuma gitmişti. Tekrar derin bir nefes alıp bu kokunun burnuma dolmasına izin verdim . Olanı daha yeni çakmıştım ki kafam bir tane geçirdim. İnledim . Elimle vurduğum yeri ovuşturdum. Suyu açmadan önce bileģimdeki tokayla saçlarimı daģınık bir topuz yaptım . Suyu açıp avuçlarıma soğuk suyu doldurdum . Yüzüme 2 - 3 defa suyu ćarptıktan sonra havluya uzanıp yüzümü kuruladım. Odaya geçip yattığım yatağı düzelttim . Yastığın altındaki telefonumu çıkardım. Komodinin üzerindeki çantamdan kulaklıģımı çıkarıp bir müzık seçmeye çalışarak mutfağa doğru ilerledim. Salonda uyuyan Cem ve Gökay a baktım. Gökay yattığı kanepede ters oturur pozisyonda uyuyordu. Altını çiziyorum uyuyordu . Gülmemek ićin dudaklarımı birbirine bastırıyordum. Cem e döndüğümde çok sert bir yüzü vardı. Terlemişti. Kabus mu görüyordu? Rüya diyemezdim çünkü fazla sert ve ürkütücü bir suratı vardı. Ses çıkarmadan mutfağa ilerledim. Kulaklıklarımı kulağıma takıp "Manga - Yine yeni yeniden " şarkısını açtım. Masanin üzerini boşaltıp sofra aradım. Bulduğumda masanın üzerine serdim. Beyza öküzünü uzun uğraşlarıma rağmen uyandıramamıştım. Özlemişim Beyza ile sohbet etmeyi . Bir hafta boyunca yani cenaze olana kadar Beyza nın evinde kalmıştım. Beyza hastanelik olduğu icin Cem kendi evinde kalmamızı Gökay da Beyza nin başından ayrılmak istemediğini belirtmişti . Bızde uzatmadan kabul ettik . Şarkının nakaratına geldiğim anda dans etmeye başladım . Çılgınca hareketler yapıyordum . Kendime kimsenin duyamayacağı şekilde kahkaha attım. Buzdolabından kahvaltılıkları çıkarıp dolabın yanındaki masaya dizdim. Ocaktaki çaya baktım. Kaynadığını görünce demledim. Masa da tek eksik ekmeklerdi . Ekmekleri de doğrayıp masanın kenarına bıraktım . Gayet güzel gözüküyordu. Saçlarımı topuzumdan kurtarıp ellerimle düzelttim. Ellerimi birbirine vurup kendimi alkışladım. Ve omuzlarımı yükseltip gururlandım. Cebimdeki telefonu alıp müziği durdurdum. Kulaklıklarımı çıkarıp masaya bıraktım. Kapıya dönmemle karşımda gördüğüm kas çiftliğine içimden el sallayıp selam verdim. Şu pek ufak olmayan baklavalarla uzun süredir bakışıyo olmalıyım ki sahibi
"Kesme de çığır aştın ... Unutma onlar benim..." dediğinde kafamı baklavaların sahibinin pişkin pişkin sırıtan yüzüne baktim .
"O ne biçim gülüş be ağzına kürekle mi vurdular senin.? Az daha zorlasan ağzının kenarları ensen de birleşicek..!!"dedim konuyu değiştirme amaçlı ama yememiş olucak ki
"Konuyu değiştirme çabanı anlıyorum . Ama artık çekilir misin açım ben!"
"Git önce yüzünü yıka!"
"Yıkamadığımı da nerden çıkardın??"
"Gözlerini açamıyosun daha mantıklı bir sebep mi?"
"Üffff!! İyi be!" Deyip arkasını döndüğünde
"Bir tişört falan da giy!"dedim. Yürümeyi bıraktı. Koltuğun üzerindeki gri tişörtü alıp üzerine gecirdi . Arkasını döndü. Bana yaklaştı . Her adımın da nefes almak ta güçlük çekiyordum. Ve daha da yaklaştı...Aha'! Nefes alamıyom .. Vallaa alamıyom . Kafasıni bana doğru eğdi
"Neden kendini böyle güzelliklerden mahrum ediyorsun?"diye soru sordu. Histerik bir kahkaha atarak
"Güzellik..!? Ay hayatım yanlış anladın ben sana yüzünü kapat demedim tişört giy dedim yoksa sen her halinle manken kızlara taş çıkarırsın...!"deyince ağzımı taklit edince gülümsedim . Beni ittirip masaya oturdu. Tam başlayacakken
"Ya sabretsene Beyza ile Gökay da gelecek. !" Ağzı fazla olmasa da doluydu . Bana bakıp
"Bono no yo ..!"deyince içimden bu halinin çok tatlî olduğunu geçirdim . Bu iç geçirmem Beyza nin boynuma atlamasiyla son buldu. Ben de ona sarılıp
"Günaydın"dedim
"Günaydıiıın"dedi. Beyza ya dönüp
"Gökay nerde?"diye sordum.
"Hala uyuyo.."dediğinde Cem ayağa kalkıp
"Ben uyandırıcam onu..."deyip bize ' gel' anlamında el işareti yapınca biz de peşinden gittik. Salona girdiğimzde Cem Gökay in telefonunu alıp bir şeyler yaptı . Telefonu Gökay ın kulağına en yakın yere koydu. Sonra bize hızlıca
"Buna da uyanmassa kendi yòntemlerimle uyandırıcam. Hadi mutfağa..." dediğinde gülümseyip mutfağa ilerledim . Bız mutfağa girdikten 1 - 2 dakika sonra evde tiz bir bebek ağlaması duyuldu . Ardından Gökay ın
"Ebesine kaydığımın çocuğu ..!!!"diye bağrışı geldi. Sonra sesler kesildi. Bir anda Gökay
"İmdaaat ..! Yardım edin! Cem çabuk buraya gel ..!!!" Dediğinde Cem in yüzü katılaşmısti . Masadan bir hışımla kalkıp salona koştu. Arkasından biz de gidiyorduk. Cem salona girdiği anda kapının arkasında bekleyen Gökay Cem in sırtına uçtu.
"Demek bebek ağlaması .... Yedim oğlum seni!!"
"İn lan sırtımdan!!"
"Hııı .... Rüyanda görürsun.!"
"Gökay bir daha söylemem in !!"
"Atçılık oynayalım bence biz... Hatta senin adıııııii-... Aaaaah ! Senin ilk tohumunun atıldığı geceye lanet olsun.. "
"Kapa çeneni !"
Gökay Cem in sirtından inmeyince Cem yüzü üste gelecek şekilde yere yatıp Gökay ı altına aldı. Beyza onlara
"Bak Cem alt komşun Mükerrem teyze o cırtlak sesiyle gelip 'bu ses ne evladım. Senin bir an önce evlenmen lazım . Bak geçenlerde benim torun...' diye lafa girip sana torunu Buse yi yama yapmaya çalışır herkesin beynine format atmak zorunda kalırız haberin olsun!" Dediğinde kapı çaldı.
"Ben bakarım "dedim ve kapıya yöneldim. Altımda Cem in eşofmanı üzerimde de kendi tişörtüm vardı. Kapıyı açtığimda karşımda yaşlı bir teyze vardı.
"Buyrun . Kımsiniz? "
"Ben Mükerrem Cem in alt komşusuyum. Şimdi çekilirsen eve giricem."dediğinde beni kapının önünden hafifçe ittirip koridorda yürümeye başladı. Bende kapıyı kapatıp arkasindan yürüdüm . Salona girdiğimizde herkes bir koltuğa kurulmus kendi ekseni etrafında eğleniyordu. Cem adının Mukerrem olduğunu ögrendiğim teyze ye bakarak
"Oooo Mükerrem sultan nedir sizi buralara atan.?"
"Zevzeklik yapma evladım."diiyerekk Cem in yannına oturdu.
"Bana bak bula bula şunu mu buldun?" Diyerek beni gösterdi. Gözlerim kocaman açılırken.
"Yok şey siz yanlış-..."
"Kızım ben sana mı sordum. Öyle her lafa atlanmaz!" Deyince sinirim bozuldu.
"Hem sen ne biçim ev hanımi olucan git bir çay koy da içelim. Valla misafir geldiği zaman arkandan laf eden olur . Sen neyse de Cem oğlumun arkasından laf etmesinler.." Seni de senin o Cem denen oğlunun da ben ta...-
"Hadisene kızım daha bana bakıyo ya. Cık cık cık zamane gençleri işte ... Oğlum biz sana bulsaydık şöyle güzel alımlı hanım hanımcık helal süt emmişinden olmaz mıydı?" Dediğinde Beyza
"Mükerrem teyzeciğim bu bahsettiğin karakterlere senin torun Buse uyuyor mu?" Diye sorduğunda Mükerrem teyze
"Aaaa bak hiç aklıma gelmedi görüyor musun Cem . Beyza kızım sen aklınla bin yaşa..!"dediğinde sırf Mükerrem e inat
"Bak teyzecim Cem benim anladın mı!?. Cem i senin o torununa ve sana verecek göz ben de yok boşuna nefes tüketme . Zaten yaşlısin bir ayağın cukurda valla öteki ayağinı da ben sokmadan çık dısari.!"
"Aaaaa terbiyesiiiz.!!!"diyerek kapıya doğru yönelince
"Kapıyı da kapat bir zahmet. !"diye arkasından bağırdım. Bir Mükerremimiz eksikti o da oldu artık ölsem de gam...- Ulan ben az önce ne dedim! Cem benim mi dedim!? Hay ben aklıma da bunları söyleyen bana da! Artık ölsem Cem salağının dilinden kurtulamam! Ben bunlari düsünürken Cem in pis kahkahaları kulağımı dolduruyordu.
"Demek Cem senin ha..!"dediğinde
"Saçmalama be salak o kadın damarıma bastı ben de ufak bir yalan söyledim. Yani senlik bir durum yok. Her lafımdan kendine pay çıkarmayı kes!!" Deyip mutfağa yöneldim. Masanın üzerini sinirle toplayıp bulaşıklara geçtim . Bardakları kırarcasına yıkıyordum. Ki yanımda beni izleyen Cem i farketmemle elimdeki bardağın kırılması bir oldu. Elimde hissettiğim acıyla inledim. Elimdeki beyaz köpük içine kırmızı kanı hapsederken yüzümü acıyla buruşturdum. Cem hemen elimi suya tuttu ve elimdeki yaraya baktı. Fazla derin değildi ama avucumu boydan boya kesmişti. Gördüğüm görüntüyle tekrar yüzümu buruşturdum. Cem bana değil de elime bakarak
"Banyoya geç orda pansuman yaparız ben şu kırıkları toplayıp geliyorum "dediğinde kafamı onu onaylarcasına salladım ve salona Beyza larin yanına doğru ilerledim . Beyza elimi görmüş olmalı ki
"Ayşe elin kanıyor ne oldu!?"
"Önemli değil ufak bir kesik"dedim lafı geçiştirerek .Gökay bana sanki ölüyormuşum gibi korkuyla bakıyordu. Ve sonra bir şey demeden bayıldı.
"Cem koş Gökay bayıldı!"diye bağırdım. Cem
"Eğer bu da bir şakaysa hepiniz fena ödersiniz "diyerek içeri girdiginde yerde yatan Gökay i görünce yüzu saradı . Bir anda bana döndü .
"O senin elini mi gördü?"diye sordugunda kafami onaylarcasına salladım. Bize bakıp kahkaha atarak
"Bu salağı kan tutuyor birazdan kendine gelir "deyip gülmeye devam ederken elimi ona gösterip
"Doktor bey artık hastanızla ilgilenir misiniz ?"dediğimde yüzünde muzip bir sırıtış belirdi.
"Bu bana hasta olduğun anlamına mı geliyor?"dediğinde
"Salak salak konuşma be! Elime pansuman yapıcaktın ya ondan dedim. Ama gerek yok ben hallederim!!" Deyip banyoya ilerledim . Ecza dolabı tam karşımdaydı . Dolaptan pamuk gazlı bez ve tentürdiyot çıkardım . Pamuğu tentürdiyota basıp elime sürecektim ki yapamadım . Korktum sanırim. Sonra Beyza aklıma geldi.
"Beyzaaaa bir baksana!"diye bağırdım . 2-3 dakika sonra kapıdan Cem girdi.
"Kulaklarında sıkıntı var sanırım ben Beyza diye bağırmıstım da.."
"Beyza senin yıkamayı beceremediğin bulasıkları yıkıyo. Ondan beni gönderdi. Şimdi naz yapmayı kes ve ver şu pamuğu.."dediğinde elimdeki pamuğu ona uzattım. Lavabonun mermerine oturmayı bir kaç kez denedim ama tek elimle olmayınca oturmaktan vazgeçtim. Cem bana baktı. Elindeki pamuğu mermerin üzerine koydu. İki elini belime koyup beni mermere oturttu. Sonra pamuğu tekrar eline alıp elimdeki yaraya bastırınca inledim . Üflemeye başladı . Bu hali bile çok tatlıydı. Kafasıni kaldirdı . Kafalarimız birbirine çok yakındı gözleri yüzümü incelerken bana
"Böyle bakmayı keser misin?"
"Neden?" Diye sorduğumda
"Biraz daha böyle bakarsan bu işin sonu nereye uzanır bilmiyorum. "Deyip sırıttığında sağlam elimle okkalı bir tokat attim.
"Ah..!!" Deyip eliyle yanağını ovalarken mermerden inip sargı bezini elime aldım. Elimi sarmaya başladım . Sarma işlemim bittiğinde banyodan çıktım . Yanaklarım alev alıyordu. Derin bir nefes alip salona geçtim. Beyza ya dönüp
"Artık eve gidelim ..!"dedim
"Tamam"deyip Gökay la vedalaştıktan sonra evden çıktık. Beyza nın evi çok uzkta olmadığı için 10 dakikada varmıstik . Ah benim arabam olaydi da bu günleri görmeyeydiiiim..! Diye içimden saçma sapan ağıtlar yakarken Beyza
"Film izleyek mi ?" Diye sorunca kafami tamam dercesine salladım .
"Sen seç ben mısır patlatiyım . Pudingde var onu da yapıyım . Tamam mı.?"diye sordum mutfağa ilerlerken. Mutfağa girdiğim de önce mısirı koydum sonra pudingi . 15 dakika sonra her şey hazırdı . Pudingi iki tabağa bosaltip tepsiye koydum. Mısıri da genısce bir tabağa doldurdum. Dolaptan buz gibi kolayı alıp iki tane bardak koydum . Beyza ya dogru ilerlerken
"Hangi filmi izliyoruz?"
"Labirent..."
"Tamam. Olur..."dedim ve elimdekileri orta sehpaya koydum. Beyza bana dönüp
"Aşkım pudingi avućlayarak mi yiyek ?"diye sorduğunda anlamsızca ona baktım.
"Kaşık kaşıııik!" Dediğinde
"Kalk getir ya! Her şeyi benden bekleme. !"dediğimde
"Kolk gotor yoo Hor şoyo bondon boklomo...!"diyerek mutfağa gitti. Elinde iki kaşıkla yanıma oturdu. Elindeki kaşıklardan birini alıp pudingimle buluşturdum. Beyza bana dönüp
"Yavaş ye lan pudingin ırzına geçtin. Tövbe tövbe .."dediğinde onu umursamayarak filme geri döndüm. Film iki parçaydı . İlki bittiktten sonra neredeyse filme aşık olmuştum . Beyza ya ne kadar ikincisini de izlemek için yalvarsam da kar etmedi . Yarın izleriz deyip geçiştirdi. Sobra üzerimizi değiştirip uyuduk.
(Cem den)Kızlar gittikten sonra banyo da olanları Gökay a anlattım yanağim hala kırmızıydi. Tabi Gökay bastı kahkaha yı . Bir kac yumrukla anca sustu. Gökay bana dönüp
"Olum çok sıkıldım lan kalk bizim bara gidek. Çocukları da ararız . Eğleniriz biraz. Olmaz mı."
"Hayırdır aklıni kullanmaya başlamıssin?"
"Hoyordor oklono kollonmoyo boşlomosson.. Hadi kalk üzerimizi değiştirek de gidek artık." Dediğinde onu onaylarcasına kafamı salladım. Odama geçip üzerime siyah bir tişört giydim. Odadan çıktıktan sonra Gökay girdi . Üzerinde beyaz bir tişörtle bana doğru geldi .
"Knk bir selfie yapak mı?"
"Ne saçmalıyosun Gökay. ?"
"Hadi be! Bir kerecik!"
"Üf iyi tamam .!"dediğimde cebinden telefonunu çıkardı. Tam çekiyordu ki
"Knk az gülersen sevinirim. O ne öyle kamyon şoförü gibi."
"Of Gökay gülücem tamam mı. Hadi artkk bitsin şu sey!"
"Çeeektiiiiim."
"Oldu mu!? Bak gülmüsüm iste!"
"Müthiş olmuş knk !" Deyip kapıya doğru ilerledik. Karşı komşum Salih amcaya yakalanmamak için sessizce merdivenlerden indik. Eğer Salih amca bizi görseydi . Başlardı Albaylık anılarını anlatmaya... Apartmandan sağ salim çıktığımız için sevinmiştim. En son Gökay la dısarı cıkacağımız sıra üst komşumuz Esma teyzenin 45 yaş üstü partisinde -bu bizim deyimimizle ama aslında kısır günü- kısır yiyorduk. Ürkütücüydü. Kendime gelip arabaya bindim. Gökay telefonda bizim çocuklarla konuşuyordu. Surat ifadesinden bu gece baş basa kalacağımızı anlamıştım. Bana döndü
"Baş başayız koćum!"
"Lanet olsun dostum!"dedim gülerek . Aslında bu beni mutlu etmişti . Çünkü en sevdiğim en değer verdiğim dostun o idi. Hatta ondan başka dostum yok da diyebilirim.. Gökay bana Mert Amcanin emanetiydi. 2 yıl önce Mert Amcayi kanser yüzünden kaybetmiştik. Bu nedenle o benim için büyük önem taşıyordu. Bizim arkamızi sürekli Mert Amca toplardi. Aklıma gelen düşüncelerle gülümsedim. Barın olduğu sokağa girerken Gökay
"Hayırdır olum ne bu sırıtış? Aşık oldun da benden mi saklıyon lan!?"
"Saçmalama Gökay ne aşkı hiç bana göre şeyler değil..!"
"Hıı .. tabi tabi..!"
"O ne demek lan !?"
"Simge nin evinin önünü ateşe verip ' aşığım kızım sana aşık!' diye bağırırken babası Necdet amcaya yakalanan da bendim zaten!"
"Sarhoştum o zaman!"
"Beni ilgilendirmez ben ağızdan çıkana bakarım..."
"İn lan aşağı!"
"Niye ya gene ne dedim!?"
"Mal bara geldik aşağı in artık!"
"Haaa öyle desene o zaman!"
"Hadi Gökay hadi..!"deyip arbadan indim. Gökay da arkamdan indi . Kapıdaki görevlilere selam verip içeri girdik. Bunaltıcı bir havası vardı. İçki kokusu saniye saniye burnuma dolarken midem bulandı. Gökay ı kolundan tuttum. O da rahatsız olmuş olmalı ki bana döndügünde yüzünde hiç hoş bir görüntü yoktu. Kulağina eğilip
"Kalk sahile gidek amk orda ki kızlar daha güzeldir !"diyerek dısarı çıktım . Gökay da arkamdaydı . Bana dönüp
"Ne halin varsa gör knk benim başım bağlı. !" Dediğinde kahkaha attim .
"Aferin lan en azindan sahibine sadık bir köpeksin..!"dediğimde
"Bence artık senin de bir sahibe ihtiyacın var knk. Ben baş edemiyorum senle!"
"Bakarız bakmasına da sen az önce bana köpek mi dedin.!?"
"Çok mu kibara kaçtı it mi diyeydim .?" Dediğinde kafasına bir tane geçirdim. Arabaya binip sahile gittik . Yolda aldığımız biraları içtik . Gökay kendini çoktan salmıştı. Ben daha sağlamdım en azından. Araba kullanabilecek kadar zihnim açıkti . Gökay mayışınca onu sürükleyerek arabaya bindirdim. Ben de direksiyonun başına geçtim. Eve vardık .
...........................