7. Bölüm - Değişim

29 2 3
                                    

Multimedya = Rüzgar

İyi okumalar !!!

Sabah kalktığımda yanımda biri vardı. Döndüğümde onun Berke olduğunu anladım. Rahatladım. O günden beri hep korkuyordum. Kalktım ve banyoya ilerledim. Rutin işlerimi halledip dolabımdan aldığım siyah şort ve bordo bluzumu giydi. Geri odama girdiğimde Berke kapının sesiyle uyandı. Ona günaydın dedikten sonra ayağıma siyah platform topuklularımı giydim. Boy aynasının karşısına geçip kendime baktım. Gözlerimin altı morarmış kan çanağına dönmüştü. İğrenç gözüküyordum. Ama güzel olmamı ferektiren bir şey yoktu. Unuttunuz mu? Can pezevengi beni aldatmıştı. Hemde bir sürtükle. Bunları düşünürken ister istemez gözlerim doldu. Saçlarimi depresyon topuzu yaparak mutfağa geçtim. Kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Tabi hazırlarken aklımda bin türlü soru vardı. Acaba okula gelecek miydi? Peki gelse yüzüme bakıp konuşabilecek miydi?

10 dakika sonra mutfağa Berke girdi. Masaya oturdu. Bende o sırada kahvaltıyı hazırlamıştım. Birlikte kahvaltı yaptık. Bu sırada aklıma bir soru geldi ve hiç düşünmeden Berke'ye sordum. " Berke hayırdır abi? Sen iki ayda iki kere okula gelen adam kaç gündür okula geliyosun? " diye sorduğumda meyvesuyu içiyordu. Birden öksürmeye başladı. Yanına gidip sırtına bir tane yapıştırdım. Bu vuruşla daha çok öksürmeye başladı. Bende gülüyordum. Ah pardon anırıyordum. Çünkü Berke Deniz'e farklı bakıyordu. Bundan emindim. Bana da söylemişti zaten. Bir bardak suyu alıp içti. Bende yerime oturdum.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra arabaya doğru ilerledik. Ben kendi arabama binmek istemiştim. Arabaya bindim. Uzun zamandır araba kullanmıyordum galiba. Gözlerimi kapatıp kafamı koltuğa yasladım. Düşündüm.

Bu güne kadar hep ağlamıştım. Ailemi ellerimden alanların yüzüne dahi bakmamıştım. İntikam almamıştım. Sadece ağlamıştım. Güçlü olmaya çalışıyordum daha doğrusu güçlü olmaya çalıştığımı sanıyordum. Artık güçlü olma vakti gelmişti. Artık sanmayacaktım. Güçlü olacaktım.

Evet, artık karşınızda o her şeye ağlayan yıkılmış enkazın altından çıkmak için birini bekleyen biri değil onun yerine intikam için canını verecek, kavgacı ve enkazın altından kendisinin çıkacağı bir kız olacak. Nasıl mı? Sadece okuyun!!!

Arabayı sürmeye başladım. Okual vardığımda tekerlekleri bağırtarak içeri giriş yaptım. Tüm dikkatleri üzerime çekmiştim. Ah gerizekalı ben neden böyle bişi yapıyorum ki napıcam şimdi. Neyse akışına bırakalım. Arabayı park edip aşağı indim. Bizimkilerin oturduğu banka doğru yöneldim. Hepsi ağzı açık bana bakıyorlardı. Çünkü dikkatlerin üzerimde olmasını pek seven bir kzı değildim. Banka gelince yanlarına oturup " Günaydın" dedim. Herkes günaydın dedi. Sonra onlara düşüncelerimi ve yeni beni anlattım. Herkesin yüzü gülüyordu. Onların mutlu olmasına sevindim.

5 dakika sohbet ettikten sonra sınıfa girdik. Sınıfta çok kişi yoktu. Çünkü okulın kapanmasına bir hafta vardı. Çoğu kişi gelmiyordu. Biz neden geliyorduk? Çünkü boş sınıf boş ders ve boş konuşup vakit geçirmek için.

Çok geçmeden hoca girdi. Ders işlemeyeceğini söyleyip servest bıraktı. Hemen birbirimize döndük. Ben " Arkadaşlar ben karne günü geleceğim sadece okula. Diğer günler değişimim için dövüş kurslarına gitmeye karar verdim. İsterseniz sizde gelin eğleniriz. " dememle Derin " Ay ben kimi dövcem ya tırnağım kırılır benim olmaz " dedi. Hepimiz kahkahayı bastık. Deniz " Bence iyi olabilir. Kendimizi korumamız gerek bazen " dedi ve benim tarafıma geçti. Erkeklerin gelmesine gerek yoktu zaten. Çünkü onlar dövüşebiliyorlardı. Derin " E ben napcam tek başıma bende geliyim madem " dedi. Biraz daha sohbet ettikten sonra zil çaldı. Can gelmemişti. Seviniyordum. Onu görmeye hazır değildim henüz. Kantine çıktık. Ben bir ice-tea aldım. Bayılıyorum ya ben bu içeceğe. Masaya oturduk. Ben telefondan dövüş klüplerine bakarken onlar sohbet ediyorlardı. Birden bizimkilerin bakışları kapıya yöneldi. Bemde durur muyum hiç hemen başımı oraya çevirdim. Keşke çevirmeseydim. Çevirmemle bir çift kahverengi gözlerle karşılaşmam bir olmuştu. Hayır ağlamamalıydım. O kadar gözünde küçük düşmemeliydim. Telefonuma başımı çevirirken Can'ın yanında bşr kız olduğunu fark ettim. Hem de Can'ın elini tutuyordu. Kalbim parçalandı. Bu sırada yanıöda oturan Berke hışımla ayağa kalktı. Onu kolumdan tutmamla bana döndü " Berke! Yapma! " dedim. Birkaç dakikadır tuttuğum gözyaşlarım firar etmeye başladı gözlerimden. Hemen ayapa kalkıp çantamı aldım ve kağıya yöneldim. Beni ağlarken görmemeliydi. Ben bu kadar güçsüz değildim.

Okuldan kendimi zar zor dışarı attım ve arabaya doğru ilerledim. Aynı zamanda ağlıyordum. Arabaya bindim ve sahile sürmeye başladım. Sahil benim huzuru bulduğum yerdi. Herkesin öyleydi aslında. Sahile vardığımda telefonumu kapattım ve arabada bıraktım. Çantamdan kitabımı alıp dışarı çıktım. Kayalıkların üstüne çıkıp oturdum. Kitabımı açıp okumaya başladım.

Kitap bir kızın bir deliye aşık olmasını ve onun için herşeyi yapmasını anlatıyordu. Hoşuma gitmişti. Biraz daha okuduktan sonra kitabı bırakıp denizi seyretmeye başladım. Yarın değişimim için bir adım atacaktım. Evet kararım kesindi. Acımayacaktım. En sonunda yorgun düştüm ve kendimi uykuya teslim ettim. Kayalıklar her ne kadar rahatsız olsa bile bunu düşünemeyecek kadar bitkin bir durumdaydım.

Gözlerimi açtığıöda hala kayalıklardaydım. Hava kararmıştı. Kim bilir kaç saattir buradaydım. Kolumdaki saate baktım.

Oha...
Yuh...
Çüş...
Deve...

Saat akşamın onu olmuş. Şimdi beni ne kadar merak etmişlerdir. Off başımı dinliyim derken herkesi başını yedim.

Hemen kalkıp arabaya gittim. Arabaya binip telefonumu aldım. Açtıktan sonra şok oldum:

54 mesaj
143 cevapsız arama

Hemen cevapsız aramalara girdim. En son Derin aramıştı. Hemen aradım.

" Alo Açelya! Ne kadar korktuk haberin var mı? Kızım senin neden telefonun kapalı lan!" diyince tırtım. İlk defa bu kadar ciddi konuşmuştu. Bir cevap vermem gerektiğini hatırlayınca
" Derin bak. Ben sahildeyim. Kafamı dinlemek için geldim. Kitap okudum ve sonra uyuya kalmışım. Uyandığımda saat 10'du." dedim. Derin " Tamam çabuk eve gel bekliyoruz seni" dedim. Telefonu yandaki koltuğa atıp arabayı çalıştırdım. Zaman kaybetmeden gitmem lazımdı.

Eve vardığımda arabadan indim ve kapıya gittim. Olacaklara ve bağırmalara hazırlıklı olmalıydım. Bu aralar çabuk sinirleniyordum. Kapıyı tıkladım. İçeriden koşuşturma sesleri geliyordu. Birden kapı açıldı ve ne göreyim. Yere kapaklanmış 4 kişi. Bir kahkaha patlatıp iöeri girdim. Onlarda ayapa kalkmışlardı. Derin " Ayyy tırnağım kırıldı bak görüyo musun? Hepsi senin yüzünden Berke" deyince kıkırdadım. Berke " Ben naptım lan" dedi. Derin göz devirerek içeri girdi. En azından girilte fıröa yemedim dedim ve salona geçtim. Tekli koltuğa oturup yayıldım. Doğuş " Derin o tırnakları götüne sokarım senin yarım saattir başımın etinş yiyosun lan " dedi. Derin ise " Gel sıkıyosa sok lan " ye bağırınca şok olduk. Genelde böle tepkiler vermezdi o. Ya yüzünü asardı ya da gülerdi. Biz ona bakarken ağlamaya başladı. Aynı zamanda da konuşuyordu " Bugün tenefüste Açelya yokken siz kantine gitmiştiniz. Bende sırada oturuyordum. Birden geçen gün bana sataşan çocuk geldi ve bana sarkmaya başladı. O sırada da kapıdan Rüzgar yani hoşlandığım çocuk geçiyordu. Bizi görmüş olmalıki girdi ve çocuğu güzelce benzetti. Sonra kapıdan bir kız sesi geldi " Aşkım hadi nerde kaldın? Napıyorsun?" dedi. Ben daha olayın şokundan çıkamamışken bu çok ağır geldi. Sonra Rüzgar bana döndü ve " Teşekküre gerek yok " diyip gitti. " deyince ağzum açık kalmıştı. Deniz " Egoist!" Doğuş " Piç!" Berke " Pezevenk!" ben ise " Ukala!" diye mırıldanıyorduk. En sonunda Deniz " Ah be ikiz. Erkekler için kendini üzme be! İşte öküz. " dedi. Bende " Sen bşr şey kaybetmedin. O kaybetti. " dedim. Doğuş Derin'den özür dileyip ona sarıldı. Berke ise Derin'e " Bokluk yapmakta bir numara " Rüzgar Bey'e gitti " deyince kahkahalara boğulduk.

En sonunda bir film izleyip herkes evine dağılmıştı. Yarın dövüş klüplerinden birine gidecektik. Artık yeni Açelya olam vakti...

Sende Bırakma BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin