"ah çok güzel daha okul kapanalı iki ay oldu ama sanki bir asır geçti"
diye söylenerek kahvaltımı yapıyordumki sinir bozucu kız kardeşimin görüntüsünden daha sinir bozucu olan sesine maruz kaldım.
"hadi çabuk yap şu kahvaltıyı merry".
"çabuk yapmış yok bide tabağı direk mideme boşaltıyım istersen"
"ne yaparsan yap çabuk ol mağazaya gidicez daha."
ah bide cevap vermezmi bu kardeşim hep böyle (gıcık)neolucak.
"tamam hazırım hadi gidelim sofia"
"şimdide sen beni bekle lavaboya girmem gerek"
o sırada annem yanıma yaklaşıp
" hadi ama merry o daha on dört yaşında.yada senin deyişinle ergen"deyip gülümsedi ve elime biraz para verip" sofianın istediği bişeyler varmış,ha bu arada bi gün seninle alışverişe çıkıp üniversite için üstüne bişeyler alalım"dedi.Ah şu annem üniversiteye gitmeye benden çok can atıyordu.
"ve eveet sofia tekrar aramızdaaa"
"ha ha ha çok komik sen git bu esprleri Harry styles'a yap benim hayalperes ablacığım"
"bir gün oda olur tatlım ama ben justin bieber'a yapmayı tercih ederdim"diyerek onu zayıf noktasından vurdum ve alaylı bir bakış attım.nihayet evden çıktık.ah benim kokoş kardeşim.suyuna gidince ondan seveceni yok ama bir kızdırırsan seni yerin dibine sokar sokar çıkarır.
"hadi amaa yirmi mağaza oldu,yeter artık sofia"
"mızmızlanma annem istediğimi bulana kadar yanımda kalmanı söyledi"
"en çokta senden kurtulmak için başka ülkede üniversite okuycam biliyorsun diilmi?"
"ben ünlü olma hayaliyle gidiyorsun sanıyordum"
"yeter artık uzatma sofia"
"yalanmı hep ünlülerin fotoğraflarına bakıp bi gün bende bu kadar ünlü olsam varyaaa dediğini duymuyorum sanki"
"saçmalık hem ben makina mühendisliği okuyorum ünlü olmam imkansız.onlar sadece hayal"
diye çıkıştım ama çok bilmiş kardeşimin verdiği cevaba bakın
"merry merry merry sanırım sen tüm ünlülerin doğuştan ünlü olduğunu falan sanıyorsun.mesela buruno mars yani başucunda resmi bulunan şahıs"
"pardon?odamamı girdin sen,birde odama girme diye başımın etini yersin"
"tatlım o sadece senin için geçerli neyse buruno mars tam19yaşında ünlü oldu ünlü olmadan önce pastanede çalışıyormuş ve şimdi milyonlarca hayranı var neden olmasın şansını dene"
yanlışmı duyuyordum yoksa benim gıcık kardeşim bana hayallerimin peşinden gitmem için cesaretmi veriyordu.
"her neyse sofia hadi ne alıcaksan al bu son mağaza"
"tamam o zaman sen bana para ver burda bekle şurdaki mağazada beğendiğim bi kıyafet var alıp geliyim"
"ciddimisin ne yani sabahtan beri boşunamı yirmi tane mağazaya girdiko.O"
"fenamı oldu gezdik işte;)"
" ben daha fazla gezmek istemiyorum sevgili kardeşim. şu kıyafeti alda gidelim ne dersin?"
"ooof ya neden bu kadar sıkıcı bir ablam var tanrım nedeeen"diye söylenerek mağazaya girdi.yaklaşık on dakika sonra elinde bi kıyafet kutusuyla çıkınca
"bakıyım kıyafetine"
"yaa olmaz bakamazsın.giyene kadar kimse göremez tamammı"iyice sinirim oynadı neden babam annemden ayrılırken sofia'yı almamışki sanki?şimdi kafası rahat Türkiyede tabi.
( 1 hafta sonra )
"hadi kızım uyaan,akşam Londraya gideceksin biraz yüzünü görelim"
"tamaaam ya beşdakika daha"desemde annem bu bırakırmı peşimi.kahvaltıya indiğimde sofia yoktu.anneme sorunca
"markete gitti birazdan gelir dedi"
birkaç dakika sonra kapı çalındı gelen Tom'du.Tom benim birinci sınıftan beri arkadaşımdı ve onu çok seviyordum.şimdi nasıl bırakıcaktım ailemi ve tom'u:(
"hoş geldin tom" dedim ama o direk sarılmayı tercih etti.
"bak kıvırcığım(ah evet benim lakabımdı bu,en azından tom bana öyle hitap etmeye başlayana kadar merry'ydim)oraya gidince bol bol ara bizi tamammı"
o anda sofia içeri girdi elinde bir poşet vardı.oda ne yoksa poşedin içinde twix çikolatalarındanmı vardı.(en sevdiğim çikolata)
imalı imalı sofiaya bakınca birden
"hey noluyo burda canım çikolata çekmiş olamazmı"dedi.
"ııy twix'in tadı bence berbat nasıl yiyorsun onu yaa cümlelerini annem söylüyodu dimi sofia?" deyince. gözlerini devirip yukarı çıktı.bütün gün içimde bir burukluk vardı.neden sanki gidip oturduğum şehre en uzak üniversiteyi seçtimki?ama ne yapabilirim ki geleceğim için en iyisi hangisiyse onu seçmeliydim ve öyle yaptımda.işte o hiç gelmemesini istediğim an,veda anı .üç hafta önceden gitmemin nedeni okulu ve londrayı tanımak ve yeni arkadaşlar edinmekti. annemin ağlamamak için kendini zor tuttuğu o kadar belliydiki.sofia ise elinde bir kutuyla oturuyordu.
"işte son anons anne"dedim.annem gözyaşlarını daha fazla tutamadı.o sırada elindeki kutuyu tutması için Tom'a verdikten sonra sofia ondan beklenmedik bir hareketle gelip bana sarıldı.
"çok gıcıklık yaptığımın farkındayım.ama seni sinir etmek hoşuma gidiyor"dedi gözyaşlarını elleriyle silerken.sonra Tomdan kutuyu alıp bana uzattı.
"hey bu mağazadan alıpta bana göstermediğin kıyafetin kutusu diilmi "deyince güldü ve
"oraya varana kadar açma "dedi.
(1 gün sonra)
eveet artık Londra'daydım.hemen okulumu görmeye gittim.Vay canına gerçekten müthiş bir şehir ve müthiş bir okula gelmiştim.okuldaki görevli kadın odamı gösterdi. aslında küçük bir oda bekliyordum ama itiraf ediyim oda baya büyüktü girdiğimde iki yatak ve yanyana koyulmuş iki çalı§ma masası ilerde sol köşede bir kapı daha vardı.sanırımbu kapının ardında banyo vardı.yataklardan birinde hiçte tarzım olmayan,nasıl diyim hani vardırya metalci heryeri dövme kaplı erkek gibi davranan kızlar aynı onlara benziyordu o_O
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sadece hayal et
Fanfictionküçüklüğünden beri ünlü olmayı hayal eden Merry üniversite için gittiği Londra'da bu hayaline kavuşur herzaman istediği şeyi yapar yani oyunculuk.sizce birden ortaya çıkan ve yetenekleriyle giderek dahada popüler olup tüm starları gòlgesinde bıraka...