Bundan tam 3 yıl önce kafa dağıtmak için dışarı çıkmıştım. Sessiz sakin ortamları tercih ederdim hep. Bu yüzden ilk karşıma çıkan bir ara sokağa sapmıştım. Tek tük evler vardı fakat genellikle inşaatlardan, yıkık dökük depolardan oluşuyordu. Buralarda kimsenin yaşamayacağını tahmin ettim.
Biraz ileride bir kızın feryatlarını duymuştum. Sese doğru gittim ve bir evin alev aldığını gördüm. Kız yere çömelmiş çığlık çığlığa ağlıyordu. Koşarak kızın yanına gittim. Gitmeseydim çoktan yanmakta olan evin içine girmişti.
Kızın kollarından narince tutmaya çalıştım gitmemesi için fakat o kadar güçlüydü ki neredeyse beni de kendisiyle beraber içeri çekecekti.
İstemeyerek de olsa kızın kollarını sıktım. ve onu olduğu yere sabitledim.
''Ne yapıyorsun aptal? İçeri girersen öleceksin.''
Beni dinlemiyor, yüzüme bile bakmıyordu. Eve doğru koşmaya çalışıyor ben onu tutmaya çalışınca da yumruklarını bana doğru savuruyordu.
Birkaç insan evin etrafında toplanınca onlara itfaiyeyi aramalarını söyledim. Yarım saat sonra kız yerde yanıma çömelmiş bir şekilde duruyordu. Başını omzuma yaslamıştı. Fazla temas halindeydik ama kızın bilincinin yerinde olduğunu düşünmüyordum. Kül olmuş eve doğru bakıyordu. Ağzında bir şeyler geveliyordu.
İtfaiye tam 45 dakika sonra gelmişti fakat artık çok geçti.
Kimsesi yoktu kızın artık.
Sonra kız benimle yaşamaya başladı. Adı Sezen' di. Aynı evde kalıyorduk fakat ona rahatsız olursa benim geceleri bir otelde yatabileceğimi söyledim. İstemedi. Beni kendi evimden edeceğini düşünüyordu.
Aradan 1 yıl geçmişti. 1 yıldır bana yük olduğunu düşünüyordu. Öyle değildi. Kesinlikle değildi.
1.5 yılı geride bıraktığımız zaman ikimizde birbirimize çok alışmıştık. Bana ömrü boyunca borçlu kalmamak için çalışıyordu. Her ne kadar istemesem de bunu o böyle daha iyi hissedeceğini söylediği için sesimi çıkaramıyordum.
Birbirimize aşık olmuştuk. Her iş çıkışında beraber sahile gider denize karşı otururduk. O denizi izler, bende onu izlerdim. Çoğu zaman onu uzun uzun izlememden rahatsız olurdu. Utandığını söylerdi. Fazla utangaçtı.
İkimiz de Ahmet Kaya ve Sezen Aksu dinlemeye bayılırdık. Hayatımda ilk kez onunla paylaştım kulaklığımı ben. İlk kez birisiyle Ahmet Kaya dinlerken ağladım.
Akşam eve geldiğimizde oturur televizyon izlerdik. O sakallarımla oynamaya bayılırdı. Bende onun saçlarıyla. Yan yana uyuduğumuz çoğu zaman ben ondan arkasını dönüp saçlarını yüzümün üzerine koymasını ister, bütün gece o kokuyla uyurdum.
Onun saçları çok uzundu. Benim annemin saçlarına benziyordu. Onunla her 'Saçlarına Yıldız Düşmüş' şarkısını dinlerken ağlardım. Nedenini bilmezdi hiç. Söyleyemezdim ona.
Lunaparka gitmeye bayılırdı. Annesi babası ve 5 yaşındaki kardeşini yangında kaybetmeden önce her hafta sonu küçük kardeşini lunaparka götürürlermiş. Bende kendini kötü hissetmemesi için onu iki haftada bir lunaparka götürürdüm. Beraber dönen salıncaklara binerdik. O hep benden bir önceki salıncağa binerdi. Kollarını iki yana açardı hep. Ona saçlarını açık bırakmasını söylerdim. Bende arkadan onun uçuşan saçlarını izlerdim. Sanki Tanrı ona uzaktan üflediği için uçuşuyordu o ipek saçları.
Tam 4 yıl olmuştu. Yavaş yavaş benden uzaklaşmaya başladı. Geceleri saçlarını toplayarak uyuyordu artık. Bazen uyumuyordu hiç. Nedenini sorduğumda ailesini yakan yangının yüreğine sıçradığını söylüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİSSİZLİK
General FictionOdanın tavanına bir intihar ipi asılmıştı, altında bir sandalye duruyordu. Ruhum benden izinsiz bir şekilde hayallerimin elinden tutup o sandalyenin üzerine çıkarttı ve tam da yok olmaya başladığı yerden geçirdi ipi umutlarımla süslü hayallerime. Bi...