14. Bu Ne Demek...

1K 48 13
                                    

Evden çıkıp nişanın olacağı otele geldiğimizde Defne yanımdaydı. Evden çıkarken Savaş'la konuşmadığım için Defneyle birlikte benim arabamı alıp buraya gelmiştik. Ali'yle Savaş'da kendi hazırlıklarını tamamlayıp bizim yanımıza gelecekti. Benim için en büyük avantaj hazırlıklarımın hepsinin otelde yapılacak olmasıydı. Saçım, makyajım, kıyafetim hepsi burada ayarlanıp hiç yorulmadan direk nişan salonuna inmem sağlanacaktı. Bir sorun vardıki ben hala daha giyecek olduğum kıyafeti görmemiştim.

Savaş'ın annesi her şeyin geleneklere uygun olmasını istiyordu. Bu yüzden de nişan elbisesini erkek tarafı alır diyerek elbisemi ancak nişanda görebileceğimi her şeyin sürpriz olacağını söylemişti. Bende her iki tarafında isteklerini yerine getirebilmek ve adetlere uymak için ses çıkartmamış sadece bugünü beklemiştim. İşte tam şuanda girdiğim hazırlık odasında elbisem karşımda asılıyordu. O kadar güzel bir elbiseydi ki kelimelerle tarif edemiyordum bile. Pudra tonlarındaki elbise önü kısa arkası uzun şekilde bir elbiseydi. Özel dikim olduğu arkasındaki kuyruğunun kat kat işlenmiş olmasından belli oluyordu.

Elbiseye olan hayranlığımı bitirdikten sonra ben gelmeden gelen ve beni bekleyen kuaförümün eline kendimi bıraktım. Kuaför önce makyajımdan başlarken asistanları ise manikürle ilgileniyorlardı. Tam iki saatin ardından makyajım ve tırnaklarımın işi biterken kadının bana yaptığı makyaja hayran kalmıştım. İşinde profesyonel olduğu şuan elbisemle gayet uyumlu olan makyajımdan belliydi. Saçımı yapmadan önce giyinmem gerektiğini söyleyen kuaförün sözünü dinlemiş ve elbisemi hemen giymiştim. Defne bana hayranlıkla bakarken bende aynada ki yansımamı gördüğümde uzun süre aynanın karşısından ayrılamamıştım.

Geri kalan zaman zarfında ise saçım ve geri kalan şeyler yapılırken nasıl geçtiğini anlamadığım bir sürede nişan vakti çoktan gelmişti. Ben bize ayrılan oda da Savaş'ı beklerken Defne her zamanki sinir bozucu hareketi yaparak ağlamıştı. Onun bu yönüne sinir olsamda beni çok sevdiği için böyle davrandığını biliyordum. Çok geçmeden Savaş da geldiğinde beni görür görmez birden duraksadı ve şok olmuş bir ifadeyle bana bakmaya başladı. Beni beğendiği her halinden belliydi. Defne'nin bizi uyarmasıyla hemen kendimize geldik. Ben hemen Savaş'ın koluna girdim ve aşağıdaki nişanımızın yapılacağı salona gitmek için harekete geçtim.

Nişanımızın yapılacağı salona indiğimizde etraf çok kalabalıktı. Herkes bizi dikkatle incelerken biz hiç kendimizden taviz vermeden salonda ilerliyorduk. Sosyetenin tüm tanıdık isimleri ve şahısları buradaydı. Daha doğrusu meraktan çatlayan bütün herkes nişanımıza gelmişti. İkimizin aileside çok tanıdık ailelerdi. Kısa sürede ortak olmaları daha sonrada veliahtların nişanlanması herkesin diline düşmemize yetmişti.

Bir süre herkes kendi halinde takılırken ve insanlar ailelerimizi tebrik ederken ben sakince etrafı izliyordum. Birden birisi yüzük takma töreninin vakti geldiğini söyleyince hemen olduğum yerde biraz dikleştim ve sadece olacaklara ayak uydurarak herşeyin olup bitmesini bekledim.

İlk önce yüzükler bir tepside geldi ve benim babam Savaş'ın yüzüğünü Savaş'ın babası ise benim yüzüğümü taktı. Kurdeleyi ise Savaş'ın annesi iyi dileklerde bulunarak kestiğinde etraftan büyük bir alkış tufanı koptu. İkimizde etrafa karşı gülümserken sıra el öpme merasimindeydi. Ben Savaş'ın annesinin ve babasının elini öperken benim annem olmadığı için Savaş sadece babamın elini öpmüştü. Annemin olmaması biraz içimi buruklaştırırken bunu düşünmeyi bırakarak etrafa gülümsemeye çalıştım. Annem şuan bedenen yanımda olmasa da her zaman benim bir şekilde yanımda olduğuna ben emindim. O yüzden bu gece kendimi hiç üzmeyecektim.

"İnsanlar bizi tebrik etmek için gelecekler. Daldın?" Dedi Savaş beni gerçekten daldığım düşüncelerden sıyırırken. İnsanlar bizi tebrik edecekti ve bu merasim burda bitecekti. Bende rahat bir uyku çekecektim.

KARANLIĞIN VELİAHTLARI~♥~ #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin