15. Sır Perdesi Aralanıyor...

1K 57 8
                                    

Hayat her zaman insanların yüzüne gülmez bazen ayağa kalkmak için düşmek gerekir. Mutlu olmak için mutlu etmek yeterlidir. Çok bolluk içinde büyüdüm ben. İmkansız diye bir şey olmadı benim için tekme yedikçe hayattan, biraz daha sapıttım. Bütün yaşadıklarım ders çıkarmaya değilde daha çok üstüne gitmeye itti beni her zaman. Ama şimdi yediğim ve yedirttiğim tekmelerin hepsini birden yemiş gibiyim. Bir kerede öyle bir düştüm ki tutunup kalkacağım bir el bile yok etrafımda. Güven duygumu yitirdim. Güvenmek istediğim güvendiğim insanları kaybettim. Sebebini bilmediğim bir şekilde yorgunum. Kendimi bıraksam düşeceğim. Ya sonra nasıl tekrar ayağa kalkacağım...

İşte tam bu yüzden düşmemek için bir nedenim var. Her zamankinden daha dik durmalıyım. Yılmayacağım. Bu sefer ne kadar zor olursa olsun psikologların eline düşmeyeceğim. Sadece kafamdaki sorulara yanıt bulmalıyım. Bunun içinde en başından başlamalıyım.

Annem neden psikolojik tedavi gördü?
İçindeki yaşadığı o depresyonun sebebi neydi?
Bunlar benden neden gizlendi?

İlk önce bu üç soruya yanıt bulacaktım. Bunun içinde herşeyin başladığı yere dağ evine gidecektim. Kafamda bütün planları kurduktan sonra harekete geçmek için yattığım yataktan kalktım ve saatin erken olması sebebiyle hareketlerime dikkat ederek mutfağa girdim. Kızların ne zaman uyanacağını bilmiyordum. Üzerimi değişmem gerekiyordu. Bunun içinde eve gitmem gerekiyordu. Dün akşam büyük bir aptallık yapıp kaçmıştım. Aksine herşeyin üzerine gitmem gerekirdi. Yaptığım hatayı telafi ederek eve gitmeye ve herkesle yüzleşmeye karar verdim.

Buzdolabına küçük bir not yapıştırıp bütün teşekkür cümlelerini sıraladıktan sonra nişan elbisemi alarak üzerimdeki geceliklerle evden çıkıp apartın otoparkına girip arabaya bindim. Ben hiçbirşeyi düşünmeden hareket ederken daha çok rahatmışım. Bunu fark ettiğim anda düşünmeyi bıraktım ve bencil Hayal olarak yaşamaya karar verdim.

Çok geçmeden yolların boş olması sebebiyle eve ulaştığımda evin kapısı hemen açıldı. Arabayla bahçeye hızlı bir giriş yaptım ve korumalardan birini yanıma çağırarak arabanın arka koltuğunda ki elbisemi kuru temizlemeye göndermesini söyledim. Dün akşam arabada bıraktığım topuklularımı ayağıma giymeyi hiç düşünmeden yalın ayak eve ilerledim. Kapının şifresini hala ve hala bilmediğim için zile bastım ve o arada gözüm parmağımdaki yüzüğe kaydı. Ben dün akşam nişanlanmıştım. Elimdeki yüzüğe bakarak yüzümü buruşturduğumda kapı açıldı. Karşımda uykusuzluktan gözleri çökmüş bitkin bir Savaş görmeyi hiç beklemesemde ona hiç aldırmadan içeri girip direk üst kata yöneldim.

Arkamdan geliyordu ama onunla uğraşacak ne vaktim ne de halim vardı. Ona da kızgındım. Hiç aldırmadan kıyafet odasına girdim ve giyecek olduğum şeyleri ayarladıktan sonra yatak odasına geçtim. Dün akşam sarhoşluktan yüzümdeki makyaj ve saçımdaki dondurucu spreyle uyumuştum ve bu beni acayip derecede rahatsız ediyordu. Ben ayarladığım kıyafetleri yatağın üzerine bırakırken Savaş odaya girdi. Ona arkam dönüktü ama o olduğunu biliyordum.

"Bir açıklama bekliyorum." Dedi. Açıklama bekliyordu öylemi daha çok beklerdi. Ben kimseye hesap vermezdim. Oysa bunu hala öğrenememişti.

"Bende çok açıklama bekliyorum ama kimse yapmıyor onu ne yapacağız." Dedim onu delirtecek kadar sakin bir sesle. O ne kadar üstelerse üstelesin sakin kalacaktım. Bağırmakla çağırmakla bir yere varılamayacağını gayet iyi tecrübe etmiştim. Birden bana yaklaşıp elimi tuttu ve gözüme sokarcasına havaya kaldırarak bana parmağımdaki yüzüğü gösterdi.

"Bu yüzük parmağında olduğu sürece bana açıklama yapacaksın kızıl. Benden kaçmaya nasıl cesaret ettiğinden başlayabilirsin." Dedi ve kolumu bıraktı. Sinir sistemlerimle oynamasını çok iyi beceriyordu. Sakin kalmak mı demiştim ben karşımdaki insan sakin kalmama hiç yardımcı olmuyordu doğrusu.

KARANLIĞIN VELİAHTLARI~♥~ #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin