3. Bölüm Yalnız

138 43 28
                                    

2 Sene Önce

Bu huzurun başlayıp bitmesi bir oldu. Ben daha nasıl geldiğimizi anlayamadan ameliyat odasının önüne gelmiştik. Savaş beni indirip oradaki bekleme yerlerinden birine oturttu ve kendisi de yanıma oturdu.

Uzun bir süre yerdeki fayanslara baktım ve ardından da iç çekip "Babam nerede?" diye sordum. Savaş'ın bunu nereden bileceğini bilmiyordum ama sormuştum işte.

"Hemşire annenin telefonundan babanı da aradı. Kaza olmadan 2 saat önce acil bir iş nedeniyle baban yurt dışına gitmiş. Hemen ilk uçağa binip geleceğini söyledi. Ama daha sonra arayıp ne olduğunu bilmediğim sebepler nedeniyle en erken 1 hafta sonra dönebileceğini, daha erken gelmeye çalıştığını ama başaramadığını söyledi. Bende ona senin yanında olacağıma dair söz verdim."

Söyledikleri irkilmeme sebep oldu. Gerçekten de anlamıyordum. Yani bunu neden yapıyordu ki? 1. Sınıftan beri arkadaş olabiliriz ama sadece o. Ötesi yok.

Daha sonra birden kendimi "Bunu neden yapıyorsun?" derken bulmuştum. Der demez de pişman olmuştum. "Yani, neden beni sadece hastaneye bırakıp gitmedin. Yanımda bekledin..." cümlenin gerisini getirememiştim. Çünkü nasıl getireceğimi gerçekten de bilmiyordum.

Savaş bu soru hakkında biraz düşündü.Onu hazırlıksız yakalamıştım. Bende hala yere bakmakta olan bakışlarımı kaldırmak için cesaretimi topladım ve Savaş'ın gözlerinin içine baktım.

O da bakmaya devam etti ve sonunda konuşmak için ağzını araladı.

"Çünkü sen de olsan aynısını yapardın."

Sanki bunu duymayı bekliyormuş gibi gözlerimi kapattım. Belki de gözlerine bakacak cesareti artık bulamadığım içindir.

Ama sonra gözlerimi açtım ve gözlerimiz yine buluştuğunda hiçbir şey demedim. Sadece gözlerinin içine baktım.Ve o olmasa şuan da ne kadar yalnız olacağımı bildiğim için minnet duyarak iç çektim.Bunu dile getirmeye cesaretim yoktu. Ben de sadece bakışlarına karşılık verdim. İşte böyle zamanlarda konuşmak için sadece dil gerekmez.

Gözler söylemek istediğiniz her şeyi anlatır.

***

Ameliyat kapısının aralanmasıyla olduğum yerden fırladım. Doktor ter içinde kapıdan çıktı. Ve yüzü de hiç iyi bir haber verecekmiş gibi durmuyordu. Endişelenmeye başlamıştım.

Doktorun yanına gidip annemin nasıl olduğunu, ameliyatın nasıl geçtiğini sordum. Doktor önce bir iç geçirdi ve daha sonrasında da konuşmaya başladı.

"Ameliyat oldukça zorluydu. Omurga bölgesinde çok ciddi yaralanmalar var ve bu da felç riskini oluşturuyor. Üzgünüm ama şu an annenizin boynundan aşağısı felç.

Kaza da geçirdiği travma nedeniyle bilinci hala kapalı. Şu an için tek yapmamız gereken beklemek.Yaşayıp yaşamayacağını bilmiyoruz. Çok ciddi bir kazaydı ve kazanın izlerini silmek de epey zor. Gerisi annenizin ne kadar güçlü olduğuna bağlı."

Doktor dediklerini bitirdikten sonra hüzünlü bir şekilde başını salladı ve uzaklaştı. Dediklerini sindirmem biraz zaman aldı. Ardından da bacaklarım güçsüz düştü ve dengemi kaybettim. Savaş beni hemen kaldırdı ve oradaki koltuklardan birine oturttu.

Ağlayamıyor ve hiçbir şey konuşamıyordum. Konuşmak için ağzımı açıyor ama tek kelime çıkaramıyordum. Ağlamak istiyor ama tek bir göz yaşı bile dökemiyordum. Bağırmak istiyordum ama sanki boğazım kurumuş da hiçbir şey söyleyemiyor gibiydim. Hiçbir şey hissedemiyordum ki en çok canımı acıtan da buydu. Annem için üzülmek bağırmak istiyordum ama tek yapabildiğim bakmaktı. Koca bir hiçliğe bakmak.

Savaş beni sarsıyor bir şeyler söylüyordu. Onu duyuyor ama anlamıyordum. Her ne kadar cevap vermek istesem de hiçbir şey yapamıyordum. Bilincim yine kapanmaya başladı ve yine kendimi o tanıdık karanlığın içine bıraktım.

***

Duyduğum seslerle uyandım. Ama gözümü açmadan dinlemeye devam ettim.

"Duydukları karşısında küçük çaplı bir şok geçirmiş. O yüzden bu normal. Sakinleştirici ilaçlar verdik. Birazdan uyanır, son kontrollerini yaparım." Bu tanımadığım bir sesti büyük ihtimal bir doktordu.

Ardından Savaş konuşmaya başladı. Sesi biraz endişeli geliyordu ve çok hızlı konuştuğu için anlamakta güçlük çekiyordum.

"Bundan sonra tekrar bayılır mı? Tekrar bayılırsa ne yapmam gerek? Onu fazla yormamaya çalışırım. Ah, lanet olsun yapabileceğim bir şey var mı?" sesi neredeyse yalvarır gibi çıkmıştı.

Onun bu şekilde konuşmasına dayanamadığım için gözlerimi açtım. Açar açmaz yanıma koştu ve yatağın başında diz çöküp elimi tuttu. Bu ani hareket yüzünden biraz afallamıştım. Ama elimi tuttuğu için minnettardım. Şu an onun dokunuşlarına ihtiyacım vardı.

Doktor da başıma gelip beni muayene etti. Ardından da durumumun iyi olduğunu birazcık dinlendikten sonra eski sağlığıma kavuşabileceğimi söyleyerek odadan ayrıldı ve bizi Savaş'la baş başa bıraktı.

Yattığım yerden kalkmak istediğimi söyledim ve Savaş'ta doğrulmama yardım etti. Yatağın kenarına oturup bacaklarımı sarkıttım.

Anneme bir şey olursa ne kadar yalnız kalacağımı düşündüm. Kimsesiz olacağımı, daha da içime kapanık olacağımı biliyordum. Bunları düşünürken gözlerimden usul usul sessizce yaşlar döküldü ve içinde bulunduğum yalnızlıkla titremeye başladım. Bütün bunları dile getirmek, anlatmak istiyordum. Ama onun yerine tek söylediğim şey

"Üşüyorum" oldu.

Savaş hiçbir şey söylemeden bana sarıldı. Kollarını bana sarıp iyice kendine çekti. Bende başımı omzuna yaslayıp onun sıcaklığının beni ısıtmasına izin verdim.

O an belki de tam olarak yalnız değilimdir diye düşünmeden edemedim.

Yeniden Sever Misin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin