1.Bölüm Hissiz

219 56 59
                                    



Doktor elindeki kağıtlara bakarken konuşmaya başladı. "Tamam,şimdi bana biraz kendinden bahset."

Yanıma gelen o kızın bana dediklerini içimden tekrar ettim. Sanırım kızın adı Pera'ydı.

"Adım Çağla. 1 ay önce 19 yaşıma girmişim. İstanbul Üniversitesi Psikoloji okuyorum. Annem ve babam yokmuş. Tek çocukmuşum..." geri kalanını düşünürken doktor araya girdi.

" –miş diye bir şey yok Çağla. Bu senin hayatın. Başkasından duymuş gibi davranmamalısın."

'Zaten başkasından duydum' diye düşünmeden edemedim. Daha sonra da bir şey söylemek yerine başımı salladım. Doktor bir müddet daha kağıtlara bakıp bir şeyler yazdıktan sonra bana döndü. "Artık taburcu olabilirsin. Hafızan konusunda kendini yorma. Bir şeyler hatırlamaya çalışma ve çok fazla geçmişi düşünmemeye çalış. Tamam mı?" Tekrardan başımla onayladım."Buraya da," dedi kalemini hızlı bir şekilde kağıt yüzeyinde gezdirirken "alman gereken bir takım ilaçları yazıyorum." Bundan nefret ediyordum.

Hissizlik.

Kimi görürsem göreyim, ne denilirse denilsin hiçbir şey hissetmiyordum. Sanki hiç doğmamış gibiydim. Annemin yatağımda oturup bana şarkı söylediğini, lisedeki ilk günümü, ilk kavgamı, ilk aşkımı... Bunların nasıl olduğunu bilmiyordum. Benim için hayat bu hastane odasında uyandığımda başlamıştı. Hemen baş ucumda oturup bana ağlayarak bir şeyler söyleyen kıza sadece boş boş bakmıştım. Onu tanımıyordum... Ve tanımadığım bir insanın baş ucumda ağlaması garipti. Ama bunun yanında güzel şeyler de vardı. Mesela annem öldüğünde neler hissettiğimi hatırlamıyorum. Ve şuanda da üzülemiyorum çünkü annemi tanımıyorum bile.

Doktor odadan çıktıktan sonra içeriye en yakın arkadaşım olduğunu öğrendiğim kız geldi. Bana şefkatle gülümsedi. Bense ona boş gözlerle bakmaya devam ettim. İçinde ki kırgınlığı gördüm. Ama o fark ettirmeden gülmeye devam etti.

"Hadi artık eve gidelim. Bu hastane odasından epey sıkılmışsındır." Sertçe yutkundum. "Evim nerede?" Ah, daha nerede yaşadığımı bile bilmiyordum. Ne güzel bir his öyle değil mi?

"Biz... birlikte yaşıyoruz." Tanımadığım biriyle aynı evde yaşamak biraz gözümü korkutsa da en azından bu halde tek başıma kalmayacağım için sevinmiştim. Sonuçta soyadını bile bilmediğim bu kız benim en yakın arkadaşımdı öyle değil mi?

***

Hastanenin otoparkına geldiğimizde Pera bana anahtarı uzatarak "Sen arabaya git ben şuradan ilaçlarını alıp geliyorum," dedi.

"Pera, ister inan ister inanma ama arabanın rengini bile bilmiyorum," dedim. Dediğim karşısında biraz düşündü."Afedersin," dedi yüzündeki mahçup ifadeyle "dalgınlık işte." Ben cevap vermeyince ileride ki siyah Range Rover'ı göstererek "İşte! Bak, o senin araban," dedi.

'Vay be!'diyerek iç geçirdim. Bu kadar parayı nereden bulmuştum acaba? Anahtarları alıp arabaya doğru yürümeye başladım. Daha sonra plakayı okudum.

34 ÇS 704

Arabayı açıp ön koltuğa oturarak Pera'yı beklemeye başladım. Sonuna elindeki ilaç poşetiyle gelip arabayı çalıştırdı ve yola koyulduk. Yola çıkmamız üzerinden 5 dakika geçmişti. Sessizliği bozan ben oldum.

"Pera?"

"Efendim?"

"Bir şey sorabilir miyim?"

"Tabii," diye mırıldandı gözlerini bir an olsun yoldan ayırmadan. Sanki ufacık bir kazadan ölesiye korkuyormuş gibiydi. Bunu da daha sonra soracaklarım listesine ekledim.

Yeniden Sever Misin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin