Gözlerimi açtığımda huzuru bütün bedenimde hissetmiştim.Yeşil ve mavi bana herzaman huzur vermişti. Bora 'nın evlilik teklifinden sonra Emir in doğumgünü partisine gitmemistik. Bu yesilliklerin içimde bulunan ağaç evde sesiz ve huzurlu bir gece geçirmiştim.Yanımda hissettiğim hareketlilikle yana döndüm. Bora uyanmış bana.bakıyordu gülümsedim ve söze başladım
"Burda daha fazla kalmak isterdim ama ödev teslim etmem gerek"
Başını olumlu anlamda salladı ve yerinden kalkarak üstünü düzeltti.
"O zaman sizi evinize bırakayım genç bayan".....
Okulun sonlarına doğru yaklaştıkça ödev teslimleri ve finaller bir araya gelip bana eziyet etmeye başlamışlardı.Allah tan son ödevimide bugün teslim ettim yoksa her an kafayı yiyebilirdim.
Borayla konusmayalı tam tamına üç saat oluyordu.Şimdiden özlemistim mavişimi.
Çalan telefonumun ekranına bakarak kimin aradığını gördüm.
Iyi insan lafın üzerine ararmış.
"Efendim mavişim""Alo Elisa ben Burcu Bora' yı hastaneye kaldırıyoruz sende hemen gel"
Bu sözlerden sonra başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissettim.Şaşkınlıktan ne.yapacağımı bilemez haldeydim kıpırdamıyordum bile.
...
Hastaneye Hızlica girerek danışmaya Bora' yı sorarak Hızlıca yoğun bakım ünitesine gittim.
Burcu kafasını iki elinin arasına almış yerde oturuyordu.
Yanına gittim ve yere çökerek"Ne oldu nasıl oldu Burcu söyle " dedim.
Derin bir nefes alarak söze başladı.
"Biz kampüsten çıktık herzamanki kafeye gidip sunum hazırlayacaktık"
Benim gibi ağlamaya başladı ve hıçkırıklarının arasından konuşmaya devam etti.
"Sonra... Sonra karşıdan karşıya gececektik yeşilin yanmasına az.bir süre kalmıştı ben geçmedim bilirsin O biraz aldırmazdır"
Tekrardan derin bir nefes aldı.
"Sonrası böyle"
Dedi ellerini iki yana açarak.Kader böyleydi ne yazılırsa onu yaşarsınız hep yaşlılar ölücek diye birşey yoktu.Neden böyle mi konuşuyorum çünkü hissediyorum nefesim yarı yarıyarıyaydı. Sağ tarafımda tarafsız bir sızı vardı....
BORA SAYAN
1995-2016
Işte bu yazı yokluğun ve anlamsızlığın ifadesiydi. Doğarsın Yaşarsın ve Ölürsün.Milyonlarca yıldır bu döngü devam ediyordu ve devam edicekti. Belki bir şeyidin annesin feryadı kopucaktı bu kuru toprağın yanında yada sadece bir insanın kuru göz yaşları ıslatıcaktı toprağı.
O gideli sadece bir kaç ay olmuştu.
Artık ağlayamıyorudum yalnızken.
Sadece sessiz bir ben buluyordum bu belirsizlikle.
Okulu dondurmustum ve şimdi ablamla başka bir şehire gidiyordum. Istanbul...
Kalabalık bir yer çok insan var bunu bana iyi geleceğine inanıyordu.
Bana göre ise modern bir kölelikti onların hayatı.Hiçbirşey den haberleri yoktu sahip olduklarının farkına varayamıyacak kadar körlerdi hep daha fazlası için çabalayan aptallar.§§§§§§§§§§§§§§§§§§
Arkadaşlar hikaye işte şimdi başlıyor.
Bölümleri kısa tutuyorum cünkü sizi fazla sıkmak istemiyorum.
Yorumlarinizi ve begenilerinizi bekliyorum.
