Hikayede düzenlemeye yapmaya başladım meleklerim, konu ve gidişatta herhangi bir değişiklik yok.
Sadece hatalarımı düzeltiyorum.
★★★★★★★★★★
Prensimin dudaklarına santimler kalmıştı. Elimi sıkıca tutuyor ve dudaklarıma kavuşmayı büyük bir arzuyla bekliyordu.
Dünyanın iki güzel şeyi birleşeceği sırada gökten bir yıldırım ayaklarımızın altına düşerek yeri yardı ve biz buradan aşağıya doğru düşmeye başladık. Prensim elimi bırakmazken birden bana yaklaşarak yüzümü yalamaya başladı. Bunun ne kadar saçma bir fantazi olduğu şuan önemli değildi önemli olan öğle yemeğinde bu çocuğun kedi maması yediği gerç-
''Mimo!'' Siyah tüylü kedimi yaladığı yüzümden uzaklaştırarak yatağımın başka bir köşesine gönderdim.Bugün yine mutsuz uyanmıştım. Gözlerimi acıtana dek ovaladıktan sonra mimoya mahkeme duvarının yanımda halt edeceği bir suratla baktım. Dünden hazırladığım kıyafetlerimi üzerime geçirip aşağı indim mutfaktan hazırladığım cupcakeimi alıp büyük bir hızla dışarı çıktım okula bisikletimle varınca kimsenin olmadığını fark edip büyük bir mutlulukla en üst kattaki sınıfa çıkarak sessizce içeri girmek adına kapıyı araladım.
Her zamanki boş sıraya ilerleyerek sarı paketin içindeki cupcakei sıraya güzelce yerleştirdim. Artık rahatça gidebilirdim.
Girdiğim sınıftan aynı sessizlikle çıkarak kendi sınıfıma doğru ilerledim. Mükemmel arkadaşım Ha Eun her zamanki gibi beni bekliyordu. Kafasını sıraya koyduğundan açık kalan ensesine güzel bir tokat yerleştirdiğimde küfürler ederek kalktı. Bende duvar tarafındaki yerime yerleştim.
"Hayır yani ben neden sen erken geliyorsun diye erken geliyorum ki?!" diyerek günlük fırçasını atmaya başlamıştı. İki yıldır hala alışamamıştı zavallım.
"Bugün hangi renk paket yaptın?" Diye sorunca gülümseyerek konuştum.
"Sarı yaptım. Bilirsin arılar sarı renkteki çiçekleri severler."
"Buradaki arı sen ve çiçekde Jungkook deme bana." hayret eden bir suratla bana bakarken onu onayladım.
"O çiçekten arımıza gelecek tek şey dikenleri." Bu sırada telefonumun titremesiyle Ha Eun'un geride kalan fırçalarını dinlemeyi kesmiştim
-Müdür beni yine içeri almayacak gibi.Bir el atsan? -
Mesaja gülümseyerek yerimden kalktım ve Ha Eun'un dırdır eden ağzına yavaşça tokat attım.
"Gülü seven dikenine katlanır." merdivenleri üçerli beşerli inerek okulun kapısında beni bekleyen Young Nam'a sarıldım.
"Bugün yine erkencisin." diyerek saçlarımı karıştırmasını umursamadan onu okula soktum. Müdür yabancıların okula girmesinden rahatsız olan birisi olarak, ışın yayan gözleriyle etrafı tarayıp yine bizi fark etmişti.
"Yu Jin.Yine mi abin geldi?" Kafamla onu onayladım.
"İngilizce öğretmenimiz velimi çağırdı da." Müdür sahte bir gülümsemeyle önümüzden çekilirken birbirimize bakıp kıkırdamaya başlamıştık bile. Young Nam okula girdiğimiz anda beni satarak sevgilisine doğru koşmaya başladı. Ben de hem onun aptal hareketlerini izleyip hemde merdivenleri çıkmaya çalışıyordum ki ayağımı takıp birine çarptım.
İkimizde merdivenin farklı bir ucuna yapışırken kafamı demire vurmuştum bile elimle acıyan yerimi tutup bir kaç saniye ovaladım. Yerimden kalkınca çarptığım kişinin Jungkook olduğunu fark edip mahcup bir ifadeyle önünde eğildim.
"Çok özür dilerim!"
Jungkook ayağıya kalkıp üzerini silkelerken ona yardım etmek istedim ancak elim kolum birbirine karışmış etrafı incelemekten başka bir şey yapamıyordum. Gözüme merdivenin basamağındaki sarı paketim çarptı.Büyük bir mutlulukla ona yönelip elime aldım. Jungkook'un paketimi eline aldığını hiç görmemiştim. Kalbim heyecanlanıp uçacak bir kelebek gibi hissettiriyordu.
"Bunu düşürdün." diyerek ona doğru uzattım. Yüzüme bir kaç saniye bakarak uzattığım elimi sertçe iteledi. Ne olduğunu anlayamayan elim merdivenin sivri kısmına sertçe çarptı.
"İster ye ister çöpe at, benim için bir önemi yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cupcake? cupcake. 🧁 jeon jungkook ✓
FanfictionSenden vazgeçeceğim. Ama bugün değil. Çünkü bugün senin için savaşacağım. #NoToday