❣ 6 ❣

8K 625 181
                                    

Okulun duvarından atlamak zor olsa da sonunda ağacın arkasına yerleşebilmişti. Jungkook büyük ağacın önündeki bankta oturmuş cupcake ile bakışıyordu. Yu Jin her an bayılacak gibiydi. Ona söylediği gibi cupcake'in tadına bakacak mıydı? 

Etraftaki öğrenciler birbirlerini dürterek bankta oturan Jungkook'u işaret ediyorlardı. Jungkook yavaşça mor paketi açmaya başladı. Tam olarak ortaya çıkan cupcake'i ağzına giden yola koyduğunda dudaklarına değmeden önce durdurup hafifçe kıkırdadı.

''Orada gerçekten fark edilmediğini mi sanıyorsun?'' dedi. Yu Jin iki saniye kadar acaba kendi kendine mi konuşuyor diye düşündükten sonra, aslında kendisinin cılız ağacın arkasında tam olarak saklanamadığını, apaçık ortada olduğunu fark etti.

''Ben saklanmıyorum bir kere.'' diye ısrar etti.

''Buradaki karınca yuvasına su döküyordum. Onlarda bir can.'' Aklına gelen ilk şeyi ortaya atabildiği için kendisiyle gurur duyuyordu.

''Aptal gibi mi davranıyorsun, yoksa gerçekten aptal mısın? Karınca yuvasına su dökersen hepsi ölür.'' Yu Jin başarısızlığı karşısında elini kafasına koyup kaşımaya başladı. Demek ki küçüklükten beri bir karınca katiliydi.

"Gel otur şuraya. Kendinle beraber beni de rezil ediyorsun." Jungkook'un dediğiyle beraber beklemeden kahverengi bankta Jungkook'un biraz ötesinde oturdu. Jungkook ağzına yakın tuttuğu cupcake'in ucundan hafifçe ısırdı. Bir ısırık ve bir ısırıktan sonra güzel olduğunu düşündü.

 O kadar zaman çöpe boşuna mı atmıştı?

"Bu günler herkes bana 'aptal' demeye alıştı." Yüzünü somurtup arkasına yaslandı. Aklına gelen şey ile sırtındaki çantayı açarak Jungkook'un o gün eline verdiği sarı paketli cupcake'i çıkarıp, mor cupcake'i atmaya hazırlanan Jungkook'a uzattı.

Jungkook cupcake'den önce çantaya baktı.

''Bir yere mi gidiyorsun?'' Yu Jin kafasını sağa sola salladı.

''Neden çantanla geziyorsun?'' diyerek arkasına yaslandı. Yu Jin ise elindeki cupcake'i tutuşunu bile değiştirmeden açıklamasını kafasında toparladı ve süzgeçten geçirmeden konuşmaya başladı.

"Senin cupcake yiyişini görebilmek için okula geldim. Cupcake'i koyup, çantamla sınıfınız karşısında, sıranı gören evdeki kadına durumu anlatarak balkonlarından seni gözetledim. Sınıfta değilde buraya doğru cupcake ile geldiğini söyleyen, benim yerime seni okulda gözetleyen arkadaşım bana haber verince oradan geldim. Bankın arkasındaki duvarda bekledim ve banka oturunca da duvarı tırmanıp ağacın arkasına yerleştim."

Jungkook ne diyeceğini şaşırmıştı. Bir kaç saniye olayı anlamaya kafayı yordu.

'"alga mı geçiyorsun?" Kız kafasını sağa sola salladı. Bu yaşta şaka yapamayacağı bir durumu anlatmıştı. Dalga geçtiğini mi düşünüyordu? Herhalde evinin yakınında bir çadırla gözetmenlik yaptığını bilmediğinden dolayıydı. 

Bilmese daha iyi olmaz mıydı?

"Bizde işler böyle yürür." diyebildi. Jungkook orta parmağı ile baş parmağını birleştirip elinde cupcake ile bekleyen kıza doğru yöneldi ve kaküllerinin üzerinden anlına vurdu.

''Ah!'' Yu Jin bağırınca etraftaki öğrencilerin dikkati iyice onlara yönelmiş ve 'cupcake kız' olduğu elindeki cupcake ile tam olarak ortaya çıkmıştı. Cupcake'i sol eline alıp sağ eliyle acıyan anlını tuttu.

''Sadece gelip 'yanında oturabilir miyim?' diye sorsaydın olmaz mıydı?'' Jungkook kafasını yukarıya kaldırıp bir süre boyunca tanrıdan Yu Jin için akıl dilendikten sonra kızın sol elindeki Cupcake'i fark ederek yüzünü buruşturdu.

''Bunu neden sakladın? Sana çöpe at demiştim." Yu Jin paketini korurcasına iki eliyle sıkıca sararak göğsüne doğru çekti.

''Senin elinin değdiği bir şeyi nasıl hemen çöpe atarım?!'' Jungkook'un kaşları havalandığında Yu Jin kızararak cupcake'i çantasına geri koymak üzere hazırlandı. O daha yeni harekete geçmişken Jungkook elindeki cupcake'i çekerek paketi açıp yedi. Yu Jin ağzı açık izlerken bir yandan mutlu oluyordu.

''Gerçekten cupcake yapmada berbatsın." dedi cupcakelerin çöplerini sağında kalan çöp kutusunun içine isabet ettirerek içine sokmayı başarırken büyük bir zevkle Yu Jin'e dönüp onun somurtkan suratına kocaman gülümsedi. 

Kızın bir anda tüm yüzü uyuştu. Ona kocaman gülümseyen oğlana nasıl bir tepki vermesi gerektiğini bilmiyordu. İki cupcake'i de bir güzel yedikten sonra berbat olduklarını söyleyen bu çocuğa karşı suratını asıp iki kolunu göğsünün altında birleştirmişti ama onun tek bir hareketi bile tüm vücudunun uyuşmasına neden oluyordu.

Bir felçli gibi hissediyordu belki ancak felç olan sadece vücudu olmuyordu tüm hisleri ve düşünceleri bir anda felç oluyordu.

Jungkook onu hareketsiz kılıyordu.

''Gülmesene şöyle.'' diyebildi bir dakika sonra, önüne dönüp eteğinin paçalarıyla oynadı.

''Neden?''

''Öyle güzel gülüyorsun ki, sen hep gül diye ömrümün yarısını sana veresim geliyor. Söylesene erkenden ölüp artık güldüğünü göremezsem bunun suçlusu kim olacak?!'' Sinirle yerinden kalkarak sert adımlarla Jungkook'dan uzaklaşmıştı. Ona sinirli mi hissediyordu yoksa kendisine gelebilmek için mi kaçmıştı? Emin değildi.

Bu sırada oğlan şaşkınca giden Yu Jin'e bakakalmıştı. Bir kız nasıl olur da bu kadar açık konuşabilirdi? Kız görüş alanından kaybolunca büyük bir gülümseme yüzüne yerleşmişti. O bu aptal görünüşlü kıza alışmıştı. İki yıldır her sabah masasına cupcake bırakırken gördüğü, kendisini hiç fark etmeyen bu kıza alışmıştı. O yanındayken bir yabancı oturuyormuş gibi hissetmiyordu. 

Yu Jin onu gerçekten seven ve bunu söylemekten utanmayan bir kızdı. Jungkook sevildiğini biliyordu ama onu bu kadar seven birisini ilk defa görüyordu. Gülümsemeye devam ederken mırıldandı.

"Ne kadar utanmaz bir ağız."

cupcake? cupcake. 🧁 jeon jungkook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin