❣ 24 ❣

5.6K 506 55
                                    

Iseul bana bir adım daha yaklaşınca aynı anda bir adım daha geriye doğru attım.

''Sen gerçekten bir sürtüksün. Ezik bir platonik olarak kalman gerekirdi!'' yutkunarak bir adım daha geriye attım.

''Jungkook ve sen. İkinizde aptalsınız. Beni öptüğüne şahit olmana rağmen ondan nasıl vazgeçmedin? Yüzsüz şey.'' hakaretleri üst üste gelerek devam ettiğinde sesinin yükselmesi de devam ediyordu. Kantinin ortasında kıpkırmızı olmuş bir şekilde bana bakarken etraftakilerin ilgisi üzerimizdeydi.

''Ben ondan vazgeçemem!'' ilk defa sesimin bu kadar yüksek çıktığına şahit oluyordum. Etraftakiler ondan vazgeçmemi istiyordu, kalbim bile bir kere  ondan vazgeçmeye çalışmıştı ama artık buna bir son vermenin zamanıydı.

''İşte gerçekler! İster bu beni bir yüzsüz yapsın, istersen de sürtük diye seslen. Altında inlediğini görsem de, yine onu affederdim.'' gözlerim sızlaması vücudumun diken diken olmasının devamı niteliğindeydi.

''Sen onu bu kadar sevebilir misin?!'' geriye attığım adımları Iseul'e doğru yönelttim.

''Konuşsana! Sen onu bu kadar sevdin mi hiç?'' Ellerimi yakasına atarak çekiştirdim. Gözlerimden akan gözyaşları içimde biriktirdiğim şeylerin dışarı akıtılmasından başka bir şey değildi. Ha Eun beni kollarımdan çekerek bir kaç adım da olsa Iseul'den uzaklaştırdı.

''Jungkook'un senin gibi bir sürtüğü korumak için benim her dediğimi yaptığına inanamıyorum.'' bir anda irileşen yaşlı gözlerim ona doğru atıldı.

''Ne diyorsun sen? Ne yaptı?'' diye sorduğumda bana yaklaşarak fısıldamaya başladı.

''Dae Ho yakalanırsa sen de üzüleceksin diye kendini ortaya attı, eğer beni öpmezse senin okulun ilk yılı iç çamaşırlarına kadar gördüğümüz kız olduğunu söyleyeceğimi söyleyince kabul etti. Hatta sen bana ilk gün yakalanıp rezil olma diye cupcakelerini sakladı.'' söylediği şeyleri sadece ben ve o biliyorduk. Etraftakiler ne kadar duymak istese de bu konuşmaya kulak misafiri olamıyorlardı.

''Seni sürtük!'' ellerimi onun açık olan bukleli saçlarına geçirip yüzünü sert tekmeme yaklaştırdım ancak ellerini siper ederek kurtuldu. Biraz sendeleyip bir kaç adım geriye gitti. Elinde tuttuğu kahvenin kapağını açarak bana yaklaştı. 

Sıcak kahvenin vücudumla buluşmasına saliseler kala kendimi buna hazırlamıştım. Ben bu okulda hep ıslanmaya mahkum olan kişiydim diye düşündüm. Kaderimi biraz da olsa kabul etmenin arzusuyla yerimden de kıpırdamadım. Ancak kahve dolu karton bardağın hafif yere düşüş sesi çıkmasına rağmen acıyı hiç bir yerim hissetmiyordu. Sıkıca kapattığım gözlerimi açtığımda sırtını izlemeye aşık olduğum kişiyle karşılaştım. Jungkook önüme geçerek kendi üzerine dökülmesine izin vermişti.

''Jungkook!'' Iseul'ün endişeli çığlıklarının ardında ona yöneldiğini görüp Jungkook'a dokunmasına izin vermeden önüne geçerek sevgilimin önünde siper oldum. Iseul'u tüm gücümle iterek kıçının yerle buluşmasına izin verdim.

''Bu hayatta insanların dokunmasına asla izin vermeyeceğim iki şey var Iseul.''

''Birincisi kendi ellerimle Jungkook'a hazırladığım cupcakeler.''

''İkincisi Jungkook.''

''Ya bunu aklına sokarsın ya da ben zorla sokarım.''

Merhabalar ^^ Oy ve Yorumlarınız çok önemli lütfen eksik etmeyin ^_^

cupcake? cupcake. 🧁 jeon jungkook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin