2; bilinçaltımdaki çocuk

13.5K 1.4K 848
                                    


Çevremdeki insanların çoğu, uzun mesafe ilişkilerini doğru bulmazlardı ve eğer sevdiğim kişi uzağımdaysa bu ilişkiyi unutmam gerektiğini falan söylerlerdi. Neymiş efendim, bu ilişki pek yürümezmiş.

Ama bana göre olaylar farklıydı. İki bedenin yanyana olmaması, kalplerinin de yan yana olmadığı anlamına gelmemeliydi.

Zaten o kişi eğer senin kaderinse, er yada geç bedenen de birleşilmeliydi.

Hayatımda daha önce sadece iki kere sevgilim olmuştu. İkisi de internet üzerindendi. Farklı şehirlerde oluşumuz yüzünden ve yaşımızın küçüklüğünden olsa gerekti ki asla da görüşememiştik. Bir gün görüşeceğiz, bir gün evleneceğiz diye söylenip saçma sapan hayaller kurup ikimiz de bu durumdan eğleniyorduk belki de, bilmiyorum.

Görüntülü konuşarak iletişimimizi sağlıyorduk genelde ki zaten kısa sürmüştü. İlerleyemeyeceği baştan belliydi.

Ben on iki, kız on bir yaşındaydı. Söylesenize, nasıl ilerleyebilirdi ki? Saçma evlilik hayallerimiz asla gerçek olamazdı.

"Gerçekten var mısın?"

Taehyung, sorduğum saçma soruya karşılık alayla sırıttı. "Oradan bakınca hayalet gibi mi duruyorum?"

Şey, rüyamda diye mi böyle görüyordum bilmiyordum ama, gülüşünün çok güzel olduğundan bahsetmiş miydim? Bir erkek nasıl böyle güzel gülebilirdi?

"Bilincimin bana oyun oynadığını düşünüyorum." Ardından gözlerine doğrudan bakabilme cesareti bulmuştum. Koyu irislerim direkt olarak odak noktasını bulduğunda bakışları derinleşmişti. "Çünkü böyle bir şeyin olması imkansız."

Bunu hangi insana anlatırsanız anlatın imkansız derdi. Bu yüzden kimseye anlatamıyordum ya...

Taehyung, aradaki mesafeleri adeta bir ışık hızında yok ederek bana doğru geldi ve elimi tutup kalbine koydu. "Duyuyor musun?"

Soğuk ellerim, sıcak göğsüne giderken kalp atışlarını hissetmiştim. Normalin biraz daha üstünde hızlı atan kalp atışları, parmak uçlarımdan tüm vücuduma yayılıyor gibi hissediyordum.

Kalp atışları o kadar güzel atıyordu ki, kalbine gömülmek istiyordum.

Başımı 'evet' anlamında sallarken dokunduğum yerin frekansının yavaş yavaş yok oluşuna şahit oldum.

Gitme zamanı gelmişti ve yavaş yavaş yok oluyordu.

Acaba onun rüyasında ben de yok oluyor muydum? Tamam, oldukça saçma bir soruydu ve bu saçma soru neden benim aklımdaydı bilmiyorum.

Ve sonra, dudaklarından dökülen son cümlelerle boş alanda baş başa kaldım.

"Gerçekten beni bilinçaltının oyunu olarak mı düşünüyorsun?"

-

Nefes nefese gözlerimi açtığımda gerçekliği kontrol etmek için bedenime dokunma ihtiyacı hissettim.

Yavaş yavaş deliriyor muydum?

Komidinimin üzerinde duran ve Jimin'in hediyesi olan kulplu bardaktaki suyu alıp bir dikişte içtim. Hala nefes alışverişimi düzene sokamamıştım.

Penceremden odama vuran ay ışığı, şu an ki durumumu daha da fantastik hale getirirken bir an kendimi filmde başrol oyuncu gibi hissettim.

Hadi ama, kesinlikle bir filmde oynamalıydım. En kısa zamanda ajansa başvuru yapsam iyi olacaktı.

Boş boş baktığım duvardan gözlerimi çektim ve aklımdaki düşünceleri kafamı sallayarak ittim.

two worlds | taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin