Yazar'dan
Baha ve Çağan Uğur'un yanından ayrıldıktan sonra beraber Barışı gördükleri yere gittiler.İkiside Elvan'ı kardeşten öte gördükleri için ona zarar veren herkese daha fazlasını yaşatacaklardı. Cafe'de sabaha göre daha fazla müşteri vardı. Çocuk sesleri etrafta yankılanıyordu adeta. Bu sesler az da olsa Çağan ve Baha'nın sakinleşmesini sağlamıştı.Ama içten içe. Barış'ı gördüklerinde Baha bir anda ayağa kalktı ve oraya doğru koşmaya başladı. İyiki Uğur planım var demişti. Yoksa Şuan Baha Barış'ı dövmüş olabilirdi.Bunu farkettiği anda Çağan, Baha'nın peşinden koşmaya başladı.
"Ya abi bir dur sakin ol Allah aşkına! "dediğinde Baha çoktan Barış'ın yakasına yapışmıştı.
"Lan sen ne biçim insansın lan biçimsiz! "Bunu duyan Çağan sırf ortamdaki ciddiyet bozulmasın diye sustu. Barış ise şaşkın şaşkın Baha'ya bakıyordu.
***
Baha'dan
Bir sinirle yerimden kalktım. Çağan arkamdan koşarak bişeyler söylüyordu ama dinlemiyordum. Artık plan pekte gerekli değildi. Doğaçlama takılabilir şu adamın ağzını burnunu kırabilirdim.
"Ya naptın gömleğimi yırttın"dedi Barış. Lan ben şimdi bu adamın ağzını burnunu yırtmak üzereyim bu gömleğinden bahsediyor dangoloz!
"Bana bak lan ağzını burnunu yırtmadan o kızı üzmeden ondan uzak dur"dedim sert bir şekilde. Barış ise sanki hiç bilmiyormuş gibi "Hangi kızı , Hülya'yı mı ?"dedi.Lan kaç tane kız var.Gerçi haklı yani 2 kızı aynı anda idare ediyorsa demekki başka kızların da başını yakması olası ihtimaldi.
"Lan bana bak bir de hangi kız diyor! "deyip yumruğumu geçirdim. Sanırım sağlam bir yumruk olmalıydı ki Barış biraz afalladı.
Çağan beni kolumdan tutup arabaya götürdü. "Sakinleşmen gerekiyor"dedi.
"Ben nasıl sakinleşeyim oğlum ya.Görmüyor musun adam bilmiş bilmiş konuşuyor. Utanmaz"dedim.Çağan arabayı çalıştırdı.Nereye gittiğimizi sormadım.Saat 1'e geliyordu.Uğur'u aradık açmadı büyük bir ihtimalle dersteydi.Telefonumu bir kenara koyup oturuşumu düzelttim.
Kafamı kaldırdığımda Çağan'ların evine gelmiştik. Galiba Uğur okuldan çıkana kadar burda bekleyecektik. Sonra o adama dersini verecektik.
Eve girdiğimizde ikimizde ceketimizi çıkardık. Koltuğa oturduk. Sonra Çağan kalktı ve "Kahve yapacağım içer misin? "dedi.
"Kahvenin beni sakinleştireceğini sanıyorsan yanılıyorsun ve kahve lan bu boru değil"dedim.Çağan tavana bakıp - aslında ona göre Allah'a duâ ediyor bana göre sadece tavana şizofrenler gibi bakıyordu- "Allah'ım akıl ver"dedi.
"Kanka kendine haksızlık etme. O kadar gerizekalı değilsin"dedim gülerek. Çağan ise yav he he bakışı attı bana.
Yaklaşık olarak 10 dakika sonra Çağan elinde kahvelerle birlikte geldi.Birini bana uzattı. Fakat içinde kahve değil sıcak su vardı.Kesin bir yanlışlık vardı. "Ha pardon kahveni unuttum , al"diyerek elime 2'si bir arada'yı verdi. Ya sabır.
"O kadarını da kendin yap lan"dedi. Ay çok komik.Kafamı başka yöne çevirirken saat gözüme takıldı.3'e geliyordu. 15 dakika sonra Uğur'un okuldan çıkış saati gelecekti.Bir an önce şu plan mıdır her neyse ona geçmek istiyordum.
Kahvelerimizi bitirdikten sonra beraber evden çıktık.Arabaya binip okula doğru yol aldık. Okula vardığımızda çıkış saati gelmişti. Bizi gören Uğur koşarak yanımıza geldi. Hemen arabaya atladı.
"Hadi gidelim"diyerek arka koltuğa oturdu. Tam Mersa ve Elvan'ın çıktığını gördüğümüzde arabayı çalıştırdık. Uğur elinde telefonla bir şeyler ayarlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İTAFEN
Genel Kurgu'Ya kızım kaç yaşına geldin hala romen rakamlarını bilmiyor musun?' dedi dalga geçercesine.Onun bu hareketine karşılık sırıtmama engel olamadım. 'Ya bak son kez anlatıyorum bu bir , şu iki , bunun yanına bir tane daha çizgi koyunca da üç oluyor...