2.Bölüm-Kardeş acısı

110 5 2
                                    


Multimedya : Deniz

Biraz ilerledikten sonra bakar mısın diye seslendi. Efendim dedim. "Sen Su değil misin."
"E..evet nerden biliyorsun?"
Benim bu sözüm üzerine gülümsedi.
"Antalya'da karşılaştığımızda acelem vardı. O yüzden apar topar çıkmıştım. Sonra birkaç defa karşılaşmıştık. Biraz araştırmış olabirim."
Sessiz kalmayı tercih ettim. Hem niye beni araştırıyor ki.
"Bu arada Deniz ben."
"Bende Su ama pardon sen ismimi biliyordun zaten."dedim imalı bir şekilde
Mavi gözlerini üstüme dikerek "Tanıştığımıza memnun oldum ,sanırım yenisin burada"
"Evet ilk yılım peki senin"
"Ben de 3.sınıfım neyse benim derse yetişmem lazım ufaklık kendine iyi bak" diyerek göz kırptı ve hızlı adımlarla ilerledi. Fazla mı havalıydı sanki. Ufaklık demesi de garip. Ama samimi konuşması hoşuma gitmişti. Okulun ilk günü beklediğim kadar kötü geçmemişti. Şebnem'in okulda tanıdığı kişiler olduğu için sıkıntı olmamış güzel geçmiş günü. Ve bugün yaşadıklarımı Şebnem'e anlattım. Şebnem de "ne güzel artık abin var" diyerek dalga geçti. Öyle biraz muhabbet ettikten sonra kendi halimizde bişeyler yaptık.
Gece uyurken nedense bugün olanlar geldi aklıma. Açelya ile aynı okulda olmamız yaz tatilinde bana çarpan çocuğun burada karşıma çıkması. Garip...
Sabah erken kalkıp duş aldım. Normalde böyle güzel bişey yapmam ama içimden geldi kahvaltı hazırladım. Kahvaltıdan sonra okula gitmek için durakta beklerken yanımda kimi görsem. Mavi gözü gördüm. Yalnız giydiği mavi gömlek o mavi gözlerini iyice ortaya çıkarmış. Allah sahibine bağışlasın. Ona bakmaya dalmışken "ufaklık daha ne kadar bakıcaksın o kadar yakışıklı mıyım?" demesiyle yerin dibine girmek istedim.
"Hayır tabiki yani yakışıklısın yanlış anlama ayy yani bakmıyordum daldım öyle" dememle daha yerin en dibindeyim. Alay edersesine gülümsedi ve "Okula daha çok var istersen  yürüyerek gidelim" dedi yani uzaktı ama yürüsek yetişiriz. Tamam dedim. Yürürken sürekli elimle oynuyorum tam tanımadığım insanın yanında gergin oluyorum elimde değil. Ve taşı görmeden ilerlersen yere düşersin tabi. Mavi göz hemen ayağa kaldırdı iyi misin diye sorunca yerin dibinden çıkınca iyi olucam sanırım demez miyim. Şu  konuşmadan duramamazlığıma ne demeli 🤦🏻‍♀️. Yolun ortasında ikimiz dururken gözlerine daha da baktım da isminin hakkını veriyor çocuk. 
İki hafta boyunca düzenimiz tam olarak oturmuştu. Açelya ile okul sayesinde daha da samimi olmaya başlamıştık. Şebnem de okula alışmış hatta baya bi okulunu seviyordu. Ve ben bu iki hafta sürecinde mavi gözü okulda birkaç kez görmüştüm. Okulun başları onunla olduğum için ister istemez gözüm onu arıyordu. Hiç alakam olmadığı halde bugün kendimi 3. Sınıfın katında buldum kendimi birini aradığım barizdi. Arkamda ki ses kime bakıyordunuz acaba ile irkilmişken o sesin sahibinin mavi göz olması.
"Mm... ben öylesine bakınıyordum sadece."
"Öyle olsun ufaklık."
"Bu arada mav.. yani Deniz birkaç gündür gözükmüyorsun bişey mi oldu?"
"Sen demek beni merak ettin de buraya geldin"
"Yani sana bir soru sormam lazım o yüzden"
"Bana ne sorucaksın ki?"
Evet Su sen cidden mavi göze ne sorucaksın. Yani ne kadar mantıksız düşünüyorsun. Çocuk hakkında ne biliyorum ki ne sorayım.
"Burda 3. sınıf olarak dahaca seninle tanıştım ve okul hakkında bişeyler dersin diye düşündüm fikrini almak istedim"
Cevap yok boş boş bakıyor suratıma. Ne kadar saçma bir soruydu anladı tabi.
Olmadı dimi dedim. O da güldü. Bunlar için soru bulmana gerek yok istediğin zaman gelebilirsin.
Aslında sormak istediğim soru vardı ama şimdi aklıma geldi ,okulda ilk karşılaştığımızda biraz araştırmış olabilirim demişti orda ne kastetmişti ki. Neyse bu sırada kantine doğru inerken mavi gözün bekle beraber inelim dedi beraber kantinde yemek yedik. Zayıf birine göre çok fazla yiyorum. Evet evet sevilmeyen kız modeli... Mavi gözün yanında tabi fazla bir şey alamadım. Bu sırada birbirimize sorular soruyorduk. Birbirimize soru sorarken daha doğrusu ben soru sorarken bizim evin biraz ilerisinde oturduğunu öğrendim.
"Deniz kaç yaşındasın?"
"20 ama 2 ay sonra 21 yaşına giricem."
Bana yaşımı sormamıştı aslında sormasına gerek yoktu ne de olsa ilk senem ya 18 yaşımdayım ya 19. Yüzüm biraz düşünce gülümseyerek
"18 yaşında olduğunu bildiğim için sormadım hemen asma suratını. Çok çabuk alınıyorsun"
"Elimde değil"
Yemekler bitince sınıfa çıkıcağım an "Su çıkışta beni bekle eve bırakırım"
Yani bu kadar samimi değiliz ama yine de kabul ettim. Zaten sıcak kanlı biriyim ve Deniz'i sevmiştim.
Çıkışta Deniz'i bekledim ama bir türlü göremedim. Tam gitmeye başlarken omzundaki el engelledi. "Bensiz nereye ufaklık"
"Bekledim bekledim göremedim bende gidicektim"
"Geldiğime göre gidelim"
"Deniz okulda ilk karşılaştığımızda bana bir şey demiştin. Seni biraz araştırdım gibi bir şey demiştin. Neden beni araştırdın ki?"
"O gün dediğim gibi acelem vardı ve sana hiç yardım etmeden, hiçbir şey demeden çıkıp gitmiştim. Ve kim olduğunu merak etmiştim. İsmini biliyordum sonra kaç yaşında olduğunu nerde yaşadığını nerde oturduğunu ve diğer başka şeyler"
"Sen her merak ettiğin insanı böyle araştırır mısın?" Sinirlenmiştim.
"En başta ismini ve yaşını biliyordum ama benim ölen kardeşime benziyordun. Ben de öğrenmek istemiştim."
"Ben bilmiyordum. Üzgünüm sinirlenmiştim sesimi yükselttim birden."
"Normal." Gülümseye çalıştı. Nedense kendimi küçük bir çocuğun oyuncağını kırmış gibi hissettim. Biraz durulunca mavi gözleri de daha bir başka parlıyordu. Neden olaylar bu kadar hızlı gelişiyordu.

Deniz'den
Aslında Su'yla ilk karşılaştığım gün kardeşimin ölüm haberini almıştım. O gün kardeşimi dinleyip onunla dışarı çıksam böyle bir şey olmucaktı. O zamanlar kendimi zaten yeni yeni toparlamaya başlıyordum. Babamın pis işleri yüzünden annemden boşanması bunlar yetmezmiş gibi babamın en sonunda intihar etmesi. Kötü bir çocukluk geçirsem de anne sevgisi yaralaramı sarmıştı ve ben pes etmemiştim. Bu yüzden şimdi burdayım.
Aslında Su kardeşime benzediği için hep onun yanında olmak istiyorum. Kardeşimin boşluğu dolmaz ama biraz da olsa acısını dindirir belki.

Su'dan
Deniz hakkında bir şey öğrenmek. Kim bilir nasıl acı çekmiştir. "Deniz eğer vaktin varsa bir yerde konuşalım mı hem içini dökmüş olursun tabi istersen" Şuan öyle masum bakıyor ki bana anlatamam. Eve yakın bir yerdeki cafede oturduk. Cafede pek konuşmadı bende ısrar etmedim. Onun evine gelmiştik. Ben tam giderken "Su buranın çatı katı benim her bunaldığımda çıktığım yer gelmek ister misin dedi" "Tabiki, geliyorum" diyerek onu takip ediyordum. Burda kullanılmayan bir masa ve minderler vardı. Minderlere oturduk. Uzun süre sessiz kaldıktan sonra sessizliği bozan Deniz oldu. "Kardeşim adı gibi Duru'ydu. Ona son zamanlarında abilik yapamadım ama hiç bir zaman sevgimi esirgemedim. Ama seni ilk gördüğüm gün kardeşim benimle dışarı çıkmak istemişti. İlk defa ya ilk defa" bir süre konuşamadı. "Ve ben istemedim beni neden çağırdığını da bilmiyorum ama ne olursa olsun gitmeliydim ben onunla gitmeliydim" sinirden elini sıkıyordu. "Deniz bu senin suçun değil bunu sen de biliyorsun. Sana bu konuda anlayamayabilirim ama şunu biliyorum ki kaderinde o gün ölmek yazıyorsa senin yanında olman hiçbir şeyi değiştirmezdi." İkimiz de karanlık sessizliğe kapıldık. Birkaç saat daha oturduktan sonra eve geçerken Deniz'in de peşimden geldiğini farkettim. Eve varmak üzereyken "Neden beni evime kadar takip ediyorsun"
"Seni takip ettiğimi nerden çıkardın evime geçiyorum"
"Na...nasıl yani?"
"Karşı komşuyuz ufaklık"
Neden her şey bu kadar hızlı ilerliyordu  ve neden benim evimin karşısına taşınmıştı ki şimdi?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 12, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MUTLULUK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin