~Bölüm 5~

55 7 12
                                    





  Bir adet asma tavan.. Gözlerimi alan ışık ,sıcak hava ve yapış yapış hissettiren terli vücudum.. Neler olduğunu idrak edemiyordum. Nerede olduğum ,ne durumda olduğum. Sanki yıllardır uyuyormuşum ve bir türlü uyanamıyormuşum da uyumaktan her yerim uyuşmuş gibiydi.

Araladığım göz kapaklarımı birkaç kez kırpıştırdım. Etrafta konuşan birkaç erkek sesi vardı ama kimin konuştuğunu çıkaramıyordum. Ellerimle yattığım kadife dokulu koltuktan destek alarak kalkmak için harekete geçtim ilk denemem başarısız olsa da ikinci denemede çıplak ayaklarımı koltuktan sarkıtıp soğuk zeminle buluşturdum.

Bende ki hareketliliği ilk fark eden gözüme tanıdık gelen ama bir türlü çıkaramadığım cılız çocuk yanında oturan Melih'e dirseğiyle işaret verip bana dönmesini sağladı.

"Destina şükürler olsun sonunda uyandın." Diyen Melih ile bütün başlar bana döndü. Ve bir kapı sesi. Hiçbir şey söylemeden odayı terk eden kişi Karya Sardıç'dan başkası değildi.

"Ne oldu bana?"

"19 saattir uyuyorsun."

"Be..benim hemen eve gitmem lazım ,19 saattir burada olduğuma inanamıyorum."

"Merak etme her şey kontrolümüz altında."

"Ne kontrolünüz altında Allah aşkına hiçbir şey den haberin yok Melih benim derhal gitmem lazım. Çoktan ortalık ayağa kalkmıştır."

 "Destina her şey kontrolümüz altında lütfen bana güven." Dedi Melih içim ne kadar rahatlamasa da ,huzursuzca kalktığım kanepeye sırtımı yasladım.

"Neler oldu Melih neden buradayım ben?" dedim oturma odası olduğunu düşündüğüm büyük odanın kapısı tekrar açıldı ve elimde tepsiyle beyaz gömlekli orta yaşlı bir kadın bana doğru gelmeye başladı ve elindekini sehpaya bırakıp gerisin geriye çıktı odadan.

"Hadi bakalım hasta çorbası vakti. Bu çorbayı içersen bir saate eskisinden daha dinç olursun."

"Canım istemiyor." Dedim neler olduğunu bilmiyordum ve bu bilinmezlik beynimi yoruyordu. Anlam verememiştim olup bitenlere durup dururken her tarafından kusursuzluk akan ihtişamlı davet salonunda yangın çıkmıştı ve yine hiç tanımadığım bir insan tarafından kurtarılıp kendimi Melih'in arabasında bulmuştum. Ve son olarak kimin olduğunu bilmediğim bir evin kanepesinde gözlerimi açmıştım.

"Destina şu çorbayı içmen lazım 19 saattir uyuyorsun buda 19 saattir aç olduğunu gösteriyor."

"Neler olduğunu bilmek istiyorum neden cevap vermiyorsun Melih niye buradayım?"

"Bak Destina sana neler olduğunu anlatamam sadece güven ve çorbanı iç." Dedi bir sinirle ayağa kalktım.

"Ne demek sana neler olduğunu anlatamam? Yangından beni çıkarıyorsunuz hiç tanımadığım bir yerde açıyorum gözlerimi üstüm başım değiştirilmiş ve bana neler olduğunu anlatamazsın öyle mi?"

"Abi biz çıkıyoruz."

"Tamam Kubilay çıkın siz."

Tekrardan kulağıma dolan kapı sesi ve odadan eksilen iki beden daha. Beni yangından çıkaran çocuk ve yanında ise cılız sarışın çocuk çıktılar. Şimdi odada Melih ve ben tek kalmıştık.

"Neden buradayım?"

"Bilmiyorum. Dediğim gibi sana ne olduğunu anlatamam ama konu ne senle ne benle alakalı bir konu değil sen tamamen plan dışı buradasın."

"O ne demek?"

"Evli olduğunu biliyorum. Bu yüzden burada olmaktan korktuğunu da biliyorum ama her şey kontrol altında sadece dün Kocan bayağı bir aradı yangın meselesini duymuş mesaj attık şuanlık sorun yok gibi görünüyor zaten şehir dışında biraz daha dinlenip evine gidebilirsin."

"Hiçbir yere gitmiyor." Diyen sert ses kulağımı doldurunca kafam hemen kapıya çevrildi. Melih'den duyduklarımın şokuyla kapı sesini duymamıştım. Biliyordu yani. Peki ne zamandır biliyordu? Karya Gibi ilk tanıştığımız andan itibaren biliyorsa neden bir şey söylemedi.

"A..Anlamadım."

"O ne demek abi?"

"Basbayağı gitmiyor işte. Sende otur çorbanı iç." Dedi bariton sesiyle ve çıktı. Hiçbir şey anlamamıştım benle ne zoru vardı bu adamın bana ayrı bir nefretle ayrı bir kinle bakıyordu. Ben ona ne yapmıştım ki sadece evli olduğumu Melih'e söylememiştim ondada kötü bir niyetim yoktu. Duyduğum ikinci kapı sesiyle Melih'in de odadan çıktığını anladım.



..

Tam yarım saattir ellerimi göğsümün üstünde çaprazlamış karşımda ki sehpada duran çorbaya kötü kötü bakışlar atıyordum. Yarım saattir odaya ne gelen vardı ne de giden. Bende çıkmak için bir girişimde bulunmamış olduğum yerden biran olsun kıpırdamamıştım.

Neler olduğunu bilmek istiyordum. Resmen alıkoyulmuştum. Ne için olduğunu bilmediğim bir sebepten dolayı kaçırılmış sayılırdım. Karnımdan açlıktan bir gurultu daha çıkınca tekrardan çorbaya kötü bakışlar attım. Dayanamayıp ayağa kalktım ve kapıya ilerledim. Tam dışarı çıkacağım sırada döndüm ve ayağımla çorba kasesine tekme atıp geri döndüm.

Kapı kolunu kavrayıp aşağı indirdim kilitli olmasını umduğumdan kapının açılmasına şaşırdım ve odadan ilk kafamı çıkarıp etrafa baktım uzun ve geniş bir koridor vardı. Evin klasik bir havası vardı bayağıda büyük olduğu her halinden belliydi. Bedenimi de dışarı çıkarıp etrafa meraklı gözlerle bakındım. Tam çıktığım oturma odasının karışısın da büyük merdivenler vardı aşağı doğru iniyordu. Önce sağıma sonra soluma bir sürü kapılardan oluşan geniş koridora bakındım.
Bütün kapılar kapalıydı bende 5 veya 6 basamaklı olan büyük merdivenden inip indiğim yerin kocaman ve klasik döşenmiş asıl salon olduğunu gördüm. Kimse yoktu ortalarda bakındım ve mutfak olduğunu tahmin ettiğim yere ilerledim.

"Daha ne kadar sabredeceğini merak ediyordum." Diyen kişiyle irkilip arkamı döndüm Melih gülerek bakıyordu bana ne demek istediğini anlamamıştım. Gülerek yanıma gelip elini omzuma koydu.

"O odada aç karnına ne kadar sabrettiğinden bahsediyorum. Açlıktan ölmedin mi kızım neredeyse 20 saattir açsın." Dedi gülerek elini sanki bir tozmuş gibi ittirip.

"Yemek istemiyorum evden nasıl çıkabileceğime bakınıyordum."

"Çıkamazsın." Dedi kaşlarını havaya kaldırırken

"Neden çıkamıyormuşum."

"Çünkü Karya Sardıç çıkılmayacak dediyse eğer çıkılmayacaktır da ondan. Kendini yırtsan da paralasan da çıkamazsın."

"Beni burada zorla tutamaz. Ne istiyor o manyak benden." Bu dediğime tebessüm eden Melih elini omuzuma tekrar koyup beni mutfağa doğru ittirdi.

"Hadi bir şeyler yiyelim."


...

 
İlk başlarda ne kadar istemsiz de olsamMelih ile birlikte yemek yiyip Melih sayesinde azda olsa gülmüştüm. Melih çokiyi bir insandı aynı zamanda şakacıydı da. Yemeğimizi yedikten sonra film bileizlemiştik. Ne kadar duygulanmadım dese de hüngür hüngür ağlamıştı. Ben ise herzaman ki gibi ketumluğumu koruyup hiç etkilenmemiştim.

Melih gideli bir iki saat oluyordu. Sabah uyandığım odadaydım. Bir o tarafa birbu tarafa yürüyüp düşünüyordum. Burada olmama bir sebep arıyordum ama bir türlüişin içinden çıkamıyordum. Karya'nın benimle ne alıp veremediği vardı öğrenmekiçin can atıyordum.

Odadan çıkıp etrafıma bakındım. Koridor boş ve bir o kadar da sessizdi. Yavaşadımlarla merdiveni inip salona bakındım. Loş ışık ve etrafı saran mumkokularıyla burasıda bir o kadar boş ve sessizdi. Koskocaman evde beni yalnızbırakmamışlardır diye düşünüyordum. Sonuçta kaçırılmış sayılırdım ve başımdaadam olması şarttı. Rüzgardan havalanan perdenin altında açık bahçe kapısınıkapatmak için arkamı döndüm ve ilerledim. Tam kapıyı kapatacağım sırada gözümeilişen kişiyi izlemeye koyuldum. Karya Sardıç bahçe sandalyesine oturmuşsigarasını içiyordu. Bir adım atıp yanına gidip gitmeme konusunda tereddüttekalmıştım ta ki gözlerimiz kesişene kadar.

Yavaş adımlarla yanına gidip oturdum. Önce derin derin bakıp iç çekti. Sonrasigarasından bir nefes daha aldı. En az bakışları kadar derin bir nefes. Ardından kelimeler döküldü dudaklarından.
 "Aslıda sigaradan nefret ederim." Dedi açıklama yapmak ister gibiydi ama ayızamanda umursamaz da.

"Ama her içişimde daha çok aşık oluyorum." Deyip sigara paketini uzattı bana.

"Kullanmıyorum." Dedim ama inanmazcasına kaşlarını kaldırıp suratıma baktı.

"Çok değişmişsin." Dediğinde şaşırdım ve anlamsızca suratına baktım. Ne içindemişti böyle bir şey. Onu daha önceden tanımadığıma yemin edebilirdim.

"Derken?" Dedim bende kaşlarımı kaldırarak. Bir süre yüzüme baktı tekrar amakonuşmadan bir dal daha çıkardı ve yaktı. Cevap vermeyeceğini çoktananlamıştım.

"Ben neden buradayım?"

"Öyle olması gerekiyor."

"Artık bir açıklama duymak istiyorum. Lütfen." Dediğimde alayla güldü.

"Doğrusunu söyleyeyim planlarım çok başkaydı. Ama neye niyet neye kısmet diyeboşuna dememişler."

"Anlamıyorum?"

"Boş ver, bir gün öğrenirsin belki.." dedi ve yanımdan kalkıp içeriye girdi. Ne düşünmem gerektiğinibilemiyordum. Endişeli bile değildim. Kaçırılmış gibide değildim. Arkamdanağlayacak bir ailem yoktu. Hayatta bir amacım yoktu. Selim'in de bir şeydenhaberi olmadığı apaçık ortadaydı. Bu durumda ne düşünmem gerekiyordu ki sadecenedenini bilmek istiyordum başkada hiçbir amacım yoktu.


...

Sabah gözümü yakan güneş uyanmama sebepolurken kendimi kanepede üstüm örtülü bulmuştum. Gece en son bahçede oturduğumuhatırlıyordum. Nasıl geldiğimi bilmiyordum. Uyku sarhoşu hatırlamıyor daolabilirdim. Kalkıp gerindim. Lavaboya gitmek için çıktım yine etrafta hiçkimse yoktu. Salona girip etrafıma bakındım ama lavabonun nerede olduğunubilmiyordum. Tekrar koridora gidip ilerlemeye başladım . Bütün odaların kapısıkapalıydı. En sondaki aralık kapıya ilerlediğimde Televizyondan Gelen Haberspikerinin sesiyle olduğum yerde mıhlandım.

"..... Sarayın'da Çıkan yangının kasti olduğu yapılan araştırmalar sonucu ortayaçıkmış bulunmaktadır. Olayda Şans eseri hiçbir ölüm olmamasına karşın ... Partisimilletvekili olan Selim İnci'in Eşi Destina İnci 'den .... Hayvanları korumaderneği 'nin Düzenlemiş olduğu Yardım Gecesinden itibaren haberalınamamaktadır. Olayın Kaçırılma olduğunu iddia eden Selim İnci Yangının Bununlabir bağlantısı olduğu şüphesine varmıştır."






İyi okumalar ...










Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 27, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

CAM (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin