2

80 10 1
                                    


2. bölüm (Düzenlendi)

Ilık rüzgar tenimi tatlı tatlı okşarken oturduğum kiremitin üstünden etrafı seyrediyordum. Koskocaman evin etrafı yüzlerce korumayla çevriliydi. Elektrikli tellerden bahsetmiyordum bile. Kendimi hapishanedeymiş gibi hissediyordum. Milletvekili olan Selim yüzünden üç yıldır nefes alırken bile dikkat etmek zorundaydım.

Zoraki evlendim denilemezdi ama severek de evlenmemiştim. Çok fazla borcum vardı. Uyuşturucu hayatımı mahvetmişti. 21 yaşındaydım ve kimsem yoktu.

Selim tesadüf eseri çıkmıştı karşıma. Mafyadan kaçarken arabasına çarpmıştım. Evet, ben arabaya çarptım çünkü araba duruyordu. Arabadan çıkmasını umduğum kahramanımın aynı zamanda yakışıklı da olmasını dilerdim ama elli yaşlarında, sıradan görünümlü, büyük çirkin bir buruna sahip takım elbiseli bir adam elindeki mendili kanayan burnum için uzatmıştı.

O sırada siyah Mercedes'in filmli camından gördüğüm kadarıyla arka koltuktan "Hastaneye gidelim." diye bir ses çıkmıştı.

Kendimi arka koltukta hastaneye giderken bulduğumda her şey için ne kadar geç olduğunu anlayamamıştım. Ben tanımadığım bir insana her şeyi anlatacak bir kadın değildim ama Selim bana o kadar babacan davranmıştı ki o an yaşadığım korku ve gaflet ile her şeyi anlatmıştım. Ve sonuç; evlenmiştik. Bana yardım etti, kesinlikle babacan bir tavırla değildi edilen yardım. Benimle evlenmek istediğinde o kadar çaresizdim ki kaybedecek bir şeyimin olmadığını düşünüyordum. Mor göz altlarım ve geçirdiğim ağır krizler çokta evlenilesi durmuyordu oysaki. En kötü zamanlarım olmasa da hatırı sayılır zorlukta zamanlar geçirmiştim beş ay boyunca kaldığım hastanede. O zamanlar gözümün önünden geçerken yüreğim doldu, ağlama hissi vardı içimde ama ben ağlayamazdım, ben güçlü olmak için söz vermiştim kendime. Ağlamamalıydım.

Şimdi çatıda, mart ayının ortasında pijamalarımla oturuyordum. Soğuğu severdim, düşüncelerimi taze tutardı soğuk. Yapmam gereken şeyi düşünüyordum. Kaçsaydım eğer, yapabilir miydim sahiden? Yeniden kendime bir hayat kurabilir miydim? Mutluluk peki, diğer insanlar gibi mutlu olabilir miydim ben de?

Kaç saattir buradaydım bilmiyordum. Zaman kavramını bu yerde bir hayli yitiriyordum. Artık girmem gerektiğinin farkına varıp yavaşça kapağa doğru ilerledim. Kapağı kaldırıp tavan arasına atladım. Tavan arasının gıcırdayan kapısını aralayıp dışarı çıktım.

..

"Görüşürüz. Kendine dikkat et. Adamları da tembihledim dışarı tek başına çıkmıyorsun. 1 haftaya dönerim." Dedi Selim dış kapıya ilerlerken.

Bir hafta mı? Özgür geçireceğim bir hafta mı? Sevinçten zıplamamak için zor tuttum kendimi. Sevgi dolu olma gayretiyle "İyi yolculuklar." Dedim.

Dış kapının kapanma sesiyle odama adımladım merdivenleri koşarak çıkıyordum. Ardından da Selim'in gösteriş dolu resmi aracının motor sesini duydum. Koşarak girdiğim odamın penceresine yapıştım. Pahalı perdelerimi hafifçe yan tarafa kaydırıp dışarıya göz attım. Gittiğine emin olunca dolabıma yöneldim.

Kendi kendime sırıtıp dolaptan kasıntı olmayan kıyafetler çıkardım. Selim böyle şeyler giyinmeme izin vermezdi. Çocuk gibi göründüğümü söylerdi. Yaşımı gösterdiğimden bir haber!?

Aynadan kendimle bakışırken soyunup duşa kabine ilerledim. Sıcak suyun tenime değdiği her noktadan buhar çıkıyordu. Bu beni mutlu ederken gevşemeye başlamıştım.

Uzun bir banyonun ardından kotumu bacağıma geçirdim. Üzerime de salaş bir tişört giyinip aşağı indim. Şuanda kimse görünmüyordu ortalarda. Arabamın anahtarını da çantama atıp evin içinden garaja inen altın renginde ki asansöre bindim. Bu evin kasveti üzerime üzerime geliyordu. Asansörün kapısı açılınca arabaya doğru ilerledim.

CAM (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin