Arkadaşlar bölümlerde verdiğim tarihlere dikkat ederseniz sevinirim. Şu kadar ay önce, şu kadar ay sonra yazmak biraz saçma oluyor. Lütfen tarihlere dikkat edin çünkü bu geri gitme ileri gitme işi hikayede büyük yer kaplıyor. Yeni bölümü umarım beğenirsiniz. :) Bu bölümde olay akışından biraz uzaklaşıyoruz, geçmişin taşları oturuyor :) Önerileriniz olursa lütfen söyleyin. :)
2 tane gifi multimedia'ya koymayı başaramadım. Birini external link'e koydum. Ona da bakmalısınız!
3. BÖLÜM
5 Mayıs 2012 (Lise mezuniyet balosuna bir hafta kala)
"EVET ŞU ANDAN İTİBAREN TAM 175 SAAT 32 DAKİKAMIZ VAR! BU BALODA HER ŞEYİ KUSURSUZ İSTİYORUM. VERDİĞİM GÖREVLERİ PAZARTESİ DERS ÖNCESİNDE BİTİRMİŞ OLARAK GELİYORSUNUZ. BİTİREMEYEN BALO KOMİTESİNDEN ATILACAK!"
Balo komitesi başkanlığı görevini aldığından beri Lethia'nın içine adeta bir Hitler girmişti. Komitede görevli insanlar bu emirlerin ardından ağızları açık ona bakıyorlardı.
"DEDİĞİMİ DUYMADINIZ MI? PAZARTESİ DERS BAŞLANGICINA KADAR 67 SAAT 57 DAKİKANIZ VAR. VE ZAMAN ALEYHİNİZE İŞLİYOR. HADİ, HADİ, HADİ!"
Bu son ellerini çırparak "hadi, hadi, hadi" demesinden sonra görevliler Lethia'nın sinirleri daha çok gerilmeden hemen işe koyulmak için harekete geçtiler. Bu sırada Josh ve Mitch de uzaktan birbirlerine bakıp alttan alttan gülüyorlardı.
"HEY SİZ! Komitede olmadığınız için bundan kurtulabileceğinizi mi sandınız? Balo öyle uzaktan izleyip kıkırdamakla düzenlenmiyor!"
Josh ve Mitch, Lethia'nın ağzına sıralanmış emirleri duymadan önce oradan koşarak uzaklaştılar.
"ŞU AN BURADAN KAÇABİLİRSİNİZ AMA VERECEĞİM GÖREVLERDEN ASLA KAÇAMAZSINIZ BEYLER!"
Lethia'nın sesini duyamayacak kadar uzaklaştıklarında derin bir oh çektiler. Balo sadece Lethia için değil, aslında okulun tamamı için büyük bir öneme sahipti. Okulun en havalı görünen erkekleri bile şimdiden "Ne giysem, hangi kıza teklif etsem?" telaşına düşmüşlerdi. Ne olursa olsun, bu baloya damsız ya da kavalyesiz gelmek şimdiye kadar ki en büyük eziklik olabilirdi. Lethia, Josh ve Mitch şuan üçü de kendilerine eş bulamamışlardı. Lethia zaten kafa bile yormamıştı buna. Kimi isterse onunla gidebilirdi. Josh ve Mitch için ise işler biraz karışıktı.
Mitch yakın zamanda uzun zamandır kendine itiraf edemediği bir şeyi itiraf etmişti. Bundan üç hafta kadar önce annesi intihara kalkışmış, evdeki bütün uyku haplarını içmişti. Ve bu sırada Josh, ailesiyle birlikte Fransa'da tatildeydi. Çaresizliğin ne demek olduğunu o zaman anlamıştı Mitch. Kimseye anlatamamıştı. Ertesi gün Lethia'yla buluştuklarında ona anlatmaya bile çekinmişti. Gece odasında karanlıkta ağlarken biri camını tıklatmıştı. Bu Lethia'ydı. Mitch şaşkınlıkla camı açtı ve onu içeri aldı. Yağmur yağıyordu, Lethia sırılsıklam olmuştu.
Mitch'in ıslak gözlerini görünce:
"Bugün mutsuz olduğunu anlamıştım zaten, ne olduğunu anlatmana gerek yok. Ben senin için her zaman buradayım bil istedim."
Mitch bu sözleri duyduğu anda gözlerinden yaşlar boşalmış ve Lethia'ya uzun uzun sarılmıştı.
Sesi titreyerek, "Bu gece burada kalsan olur mu?"
Lethia hiçbir şey söylemeden Mitch'in yatağına oturup yatması için kendi kucağını işaret etmişti.
"Burada istediğin kadar ağlayabilirsin koca bebek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Life As We Don't Know It
Teen FictionLife As We Don't Know It // Bilmediğimiz Kadarıyla Hayat Mucizelerden hep bahsedilir. Duyduğumuz her hikayenin içinde küçük de olsa bir mucize vardır. Bazen bir tesadüfe bile kocaman bir mucize gözüyle bakılır. Ama bu öyle bir şey değildi. 3 üniver...