0.5

53 0 0
                                    

Nefes alamıyorum anne..

Sen benim nefes almamı sağlayan en etkin şeydin. Şimdi nerdesin? Başkalarına mı nefes oluyorsun?

(Bölüm müziği: A Thousand Years)

--------

"Demek sendin..hayvan!" deyip ayağına sonrasında sert bir tekme attım. Acıyla sızlandığında "Neyden bahsediyorsun acaba? Şu halime bakar mısın?" dedi bilmemişlikle.

"Bir de yalan söylüyor ya..sen bana o mesajları atan değil misin? Şimdi yalancı ayak numarası yapma bana!" güldü. "Gülme!"

"Önce o silahını indir."

"Hayır! Düş önüme." dedim emir vererek. Paşa havlamaya başladığında Yankı biraz tırstı. Önüme geçip ellerini havaya kaldırdı.

"Oldu mu?"

"Paşa ipleri getir." dediğimde bana anlamazca bakarak kaşlarını kaldırdı.

Yanımda duran sandalyeyi çekip oturmasını işaret ettim. Oturup sessizce bekledi. Paşa ipleri getirdiğinde vücudunu sarmaya başladım. Silahı da yüzüne doğru tutup korkutmaya çalıştım.

"Ben nereye düştüm ya." dedi mırıldanarak.

"Cehenneme."

İpin ucunu düğüm attıktan sonra sigortaları açmaya gittim. Sigortaları açtım ve onunla da birlikte ışığı da açtım. Onu baştan aşağı süzdüm. Kahverengi saçları mavi boyayla karışmıştı. Yüzü de boyadan gözükmüyordu. Mavi gözleriyle zaten tam uyumlu olmuştu. Üzerinde ki gömlek jöleden dolayı fazlasıyla buruşmuştu. Gülmemi durduramadan büyük bir kahkaha patlattım.

"Çok komik." dedi kaşlarını çatarak. Kahkaham durduğunda hızlıca karşısına geçip "Anlat..neden yaptın?" dedim gözlerimi kısarak. Bana anlamazca baktı.

"Ya kızım sen deli misin?"

"Evet deliyim. Bana niye o mesajları attın pis sapık. Zaten beni denizden çıkarların için kurtarmışsındır."

"Keşke kurtarmasaydım. Dünyaya gevezelikten ve salaklıktan başka hiçbir katkın yok."

"Seninde sapıklıktan ve sözlü tacizden başka katkın yok." dedim altta kalmadan.

Kafasını sinirle yana çevirip dudaklarını birbirine bastırdı. Sonra gözlerini ısrarcı bir şekilde bana çevirdi.
"Ben sana mesaj falan atmadım."

"Ya o zaman evimde ne işin var?!" dediğimde kaşlarını indirip dudaklarını araladı.

Gözlerini irice açıp "Onun bir sebebi var işte." deyip yerinde kıpırdandı.

Kaşlarımı çatıp "Ney? Cankurtarandın şimdi de evleri ziyaret etme gibi bir görevin var herhalde ama ben buna hırsızlıktan başka kanaat getiremiyorum kusura bakma." dedim dudaklarımı büzerek. Telefonumdan bildirim sesi geldiğinde çatık olan kaşlarım korkuyla yavaşça indi. Telefonu cebimden tedirgince çıkartırken derin bir nefes aldım.Telefonu elime aldığımda mesajlara direk girerek yine onun bana mesaj attığını gördüm.

"Beni küçük tehditlerinle öyle korkuttun ki senin evine gelecek kadar salağım. Beni çok küçümsüyorsun."

"Allah belanı versin!.." dedim ve telefonumu Yankı'nın hizasında yukarı doğru fırlattım. Korkuyla o kafasını yere doğru eğerken gözlerimi bende yere sabitledim. Kalbim aniden hızlandığında göğsümü delecekmiş gibi attı. Etrafım siyahlara bürünmeye başladığında aniden vücudum yere düştü. Nefes alışverişlerim yavaşladığında ve kesilmeye dönük belirtiler olduğunda astımımın başladığını anladım.

DEREN YILDIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin