Just his voice

178 15 8
                                    

Biliyorum bu bölüm biraz fazla gecikti ama liseye başladım.Alışma süreci için çok çok fazla ödevlerim,derslerim vardı.Pek güzel bir bölüm olmadı ama geçiş bölümü kabul edin.En kısa sürede yeni bölüm yazmaya çalışacağım ama lütfen sizde yorum yaparak görüşlerinizi bana söyleyin.Neyse iyi okumalar asdfas

Klübedeki küçük odamda tavana bakarak kaç saat geçirdim bilmiyorum.Tavanla bakışmamızı bölen ise Lauren'in kahkahalarıydı.Yada ciyaklamarı diyebiliriz.Ama şuan ona laf atacak durumda bile değilim. Birkaç saat önce yaşadığım garip şeyi düşünmeden duramıyorum. Harry'nin ne yapmaya çalıştığını çözemiyorum.Umursamamaya çalışsamda pek mümkün olmuyor.Yani yaşananlar pek doğal şeyler değildi çünkü.

Klübe kapısının kapanma sesini duyduğumda Lauren'ın gitmiş olduğu düşüncesiyle odadan çıktım.Justin'le üstü çıplak şekilde karşılaşmış olmak beklediğim birşey değildi açıkcası.Zaten oda beni görmeyi beklemiyordu anlaşılan.

''Hey burda olduğunu bilmiyordum'' diye gülümseyerek konuşunca tüm kaslarımı gülmek için zorlayarak cevap verdim.

''Sabah geldim dün olanlar için üzgünüm neden böyle birşey yaptığı konusunda hiçbir fikrim y-''

''Tamam Candra sorun değil'' diye konuşmamı kestiğinde gülümsemekle yetindim.Savunma konuşması yaparken çok konuşurdum genelde.

''Bu akşam dağ evine geliyorsun değilmi?'' diye bir soru sorduğunda afallamıştım.O kadar saçma şey yaşamıştım ki dağ evi olayı tamamen aklımdan çıkmıştı.

''Sanırım geliyorum. Biraz eğlenmek fena olmaz''

Sabah yeterince eğlenemedin herhalde? 

Şu iç sesimden nefret ettiğimi söylemişmiydim.Benden çok konuşuyor çünkü.Teorik olarak şuan kendi kendime konuşuyorum.Kafayı yiyorum sanırım.

''Peki o zaman bu gece kalırız muhtemelen.Beraber mi gideriz yoksa Harr-''Lafını tamamlamasına izin vermeden araya girdim.

''Beraber gideriz!'' Sesim istediğimden yüksek çıkmıştı ama Harry'le gitme fikri fazlaydı.

''Peki beraber gideriz o zaman'' deyip güldüğünde bende gülüşüne karşılık vermiştim.

Klübenin kapısı çaldığında hareketsiz bir şekilde beklerken Justin açmak için elini uzattı.Kapının arkasında sırıtarak bakan Clara'yı gördüğümde derin bir nefes aldım.Dün akşam olduğu gibi Harry bir başka Harry baskını için hazır değilim.Clara sarılmak için üstüme atladığında bende ona karşılık verdim ve küçük odama geçtik.

Bana Niall'la sabaha kadar sohbet ettiklerini anlatıp bana Justin ile konuşup konuşmadığımızı sordu.Bende ona olanları anlattım.

Beni ağzı açık bir şekilde dinledikten sonra Neden öpüşüne karşılık vermedin diye sorunca arkadaş katili olucağımı düşünmeye başlamıştım.Clara hala O ve benim hakkımda fantaziler kurarken konuyu değiştirmek için konuşmaya başladım.

''Bugün Justin'in dağ evine gidiyoruz'' diye mırıldandığımda konuşmayı anında kesti. Gözleri pörtleyerek bana bakmaya başladığında verdiği tepkiye gülmeye başladım.Anlaşılan onunda aklından çıkmıştı.

Clara hazırlanmak için gittiğinde bende lazım olabilecek şeyleri çantama koydum.Yaklaşık bir saat sonra bizim klübenin önünde toplaşmış kimin kimle gideceğine karar vermeye çalışıyorduk.Arada Harry'le gözgöze geliyorduk.Ben gözlerimi kaçırırken o ısrarla bakmaya devam ediyordu.Herkes konuştuğu için kimin ne söylediği anlaşılmıyordu.Sonra herkes sustu.Sadece tek bir ses duydum.

''Candra'' dedi.Yada ben öyle duydum bilmiyorum.

''Candra'yla beraber gideceğiz.'' o tanıdık ses konuşmasını bitirdikten sonra arabasına doğru yürüdü.Sahi bu arabaları ne zaman getirdiler?

Arabaya binip sertçe kapıyı kapattığında herkles tepkisine şaşırmış görünüyordu.

''Pekala o zaman herkes kimle kalıyorsa onunla geliyor.Lauren sende benimle'' Justin konuşmasını bitirince herkes şaşkın halinden kurtulara hareketlenmeye başladı.Bende yavaş adımlarla Harry'nin arabasına yaklaştım.Acaba hiçbirşey olmamış gibi davransam dahamı iyi olur diye düşünürken camı açıp;

''Binmeyi düşünüyormusun?'' diye çemkirdiğinde sinirlerim zıpladı.Kapıyı açıp sert bir şekilde kapattıktan sonra bana bakmadan sürmeye başladı.Aslında aklımda sormak istediğim çok fazla soru vardı.Ama ilk konuşan kişi olmak istemedim. Zaten nasıl davranacağımdan bile emin değilim. 

''Neden Lauren'le gitmedin'' dedikten sonra farkına vardım konuştuğumun. Farkında olmadan konuşan tek mal insanım evet.

''Çünkü seninle gitmek istedim.Konuşmamız gereken şeyler vardı'' dediğinde şaşırmıştım.

''Biz sabah zaten yeterince konuştuk'' dediğimde direksyonu tutan parmakları kasıldı.Zaten önümüzdeki arabaları takip etmeyi bırakıp başka bir sokağa girdiğinde sinirlenmiş olduğunu anlamam gerekiyordu.Ne yaptığını konusunda tam bağırmak üzereyken arabayı karanlık sokakta kenanarıya çekti ve indi. Sokağın başındaki loş ışık tam üzerine geldiğinden gözleri parlıyordu.Onun arkasından arabadan indim ve yanına yürümeye başladım.Aramızda biraz mesafe kalınca durdum.Bu sırada gözleri yaptığım her hareketi inceliyordu.Bende cesaret patlaması yaşıyordum zaten. Elimi yanağına götürdüm ve gözlerinin içine bakmaya devam ettim.Elim hala yanağının üzerindeyken bana doğru yaklaşmaya başladı.Bu sefer karşı koymak yerine ona  karşılık verdim.Dudaklarını dudaklarıma bastırdığı anda gözlerim kapanmış elim yanağından kaymıştı.Öpüşüne karşılık verdiğimde beni belimden tutarak iyice kendine çekmişti.Sabah olanlardan sonra şuan bu durumda olmamız fazlasıyla saçmalıktı.Hatta onunla aramızda olan yada olmayan şeyde fazlasıyla saçmaydı.

Dudaklarımız ayrıldığında alnını alnıma yasladı.Hala sadece birbirimizin gözlerine bakıyorduk.Yeşil gözlerinde öyle bir parıltı vardı ki gözlerini delicesine kıskanmama sebep oluyordu.Herşeyi beni ona çekiyordu.Gözleri,saçları,teni,kokusu.Ondan korkmam gerekirken ona daha çok yaklaşıyordum,yapacağım hatalardan dolayı korkuyordum daha çok onun yanında.

''Sen çok farklısın'' diye fısıldadı kulağıma.Sesi boynuma çarptığında ürperdiğimi farketti.Dudakları sırıtma şeklini alırken kafasını boynuma götürüp bir öpücük bıraktı.Söylediği şeyemi şaşırsam yksa yaptığınamı şaşırsam karar verememişken elimden tutup benim için kapıyı açıp binmeme yardım etti.

Ben hala şaşkınlıktan konuşamamışken o arabayı çalıştırdı.O an aklıma gelen şeyle bir anda Harry'e dönüp cırladım.

''Nasıl gideceğiz?!?!?!'' diye bağırdığımda Harry önce bana baktıktan sonra kahkahalara boğuldu.Suratımda nasıl bir ifade var merak ettim doğrusu.

''Daha öncede gittik dağ evine yolu biliyorum'' dedi kahkaları arasından.Konu dağıldığına göre demek ki az önce olan öpüşmemizi yada bakışmaları konuşmayacağız.Ne diyebiliriz ki zaten?

Ben seni öptüm hatta daha sonrada öperim belki ama aramızda hiçbirşey yok.Çünkü ben dünyaca ünlü Harry Styles'ım hahah.

İç sesim yine atağa geçtiğinde bende konuşmadan yolu izlemeye karar verdim.

''Ne düşünüyorsun?'' diye sorduğunda gözlerimi camdan ayırmadan cevap verdim

''Hiç'' dediğimde oda fazla konuşmak istemediğimi anladığında fazla üstelemedi.Zaten çok sürmeden eve varmıştık. Arabadan durduğunda karşımdaki görüntüyle birkez daha şok oldum. Evin büyüklüğünden bahsetmiyorum ama beni şok eden kalabalıktı. Ben sadece kamptakiler olacağını düşünürken burası insan kaynıyordu!!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 17, 2013 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Made Of LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin