Heyy selamm.
Mutlu bir bölüm ve mutlu olun nznzndn
Veeee yeni bir hikayeye başladım!!
Adı "imkansızımsız' lütfn oradada bana destek olunnn.
Sizi seviyorummm.
1 yıl önce...
"Başımı ellerimin arasına alıp başımdaki lanet ağrının bir an önce dinmesini diledim ama sanki hayat bana gıcıklık olsun diye daha fazla ağrımaya başlamıştı.
Gözlerimdeki yaşlar firar edercesine akıyor onları dindirmek için üstün bir çaba göstermiyordum. Silsem bile tekrar akacaklarını çok iyi biliyordum.
Belki Kuzey ile Amerika'ya gelmek büyük bir hataydı. Ona güvenmek, ona sığınmak, onu liman bellemek...Aptalcaydı.
Daha fazla ağlarken telefonum bir kez daha kulağımı delip geçercesine sesli çaldı. Küfür mırıldanıp bir kez daha Kuzey'in yüzüne kapattım telefonu.
Ona kırgındım. Ona kızgındım. Ondan nefret ediyordum. Belki hayatımın en büyük hatasını onu severek geçiriyordum günlerimi.
Telefon bir kez daha ısrarla çalarken sinirle elime alıp kulagima götürdüm.
-Ne var lanet olası?!
-Esin iki saattir seni bekliyorum neredesin sen?!
Oda bana karşı daha sert çıkışınca kaşlarımı çattım. Hem suçlu hem güçlü.
-Ben seni rahatsız etmeyim Kuzey Bey yanındaki kızla gayet mutluydun!
Kuzey bir kaç küfür mırıldanıp tekrar konuştu.
-Yanlış anladın demekten bıktım artık yeter. Hemen buraya gel.
Suratıma telefonu kapatınca şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım. Bu lanet olası daha demin bana emir mi vermişti!
Pislik herif.
Kenarda duran çantamı alıp hıa wn yakın taksiyi durdurdum ve adresi verip yola koyuldum. O pisliğe haddini bildirecektim.
Kendini bir bok zannedemezdi. Ben Esin'dim onun kölesi değil. Onunla birlikte Amerika'ya gelmem onun kölesi olmam anlamına gelmiyordu.
Ondan nefret ediyordum.
Taksi geldiğimizi belirtirken parayı verip adamı dinlemeden arabadan indim. Fakat sonra kafama dank etti. Ben neredeydim?
Burası neresiydi?
Neden burada kimse yoktu?
Tüm kızgınlığımın yerini korku alınca küçük bir kedi gibi yutkundum.
Kuzey'i istiyordum. Az önce ondan nefret ederken şimdi onu istiyordum. Kendimede küfür edip yürümeye devam ettim. Buraya beni Kuzey çağırmıştı elbetteki buralarda bir yerde olacaktı.
Uzun bir taş yol gördüğümde yürumeye başladım. Sona doğru ucunda bir çardak vardı ve ışıklarla renklendiriliyordu.
Kaşlarımı çatıp yürümeye devam ettim. Ne kadar ıssız bir yer burası.
-Kuzey!
Sesim etrafta yankılanırken tek sesimi duyan bendim. Telefonu alıp Kuzey'i aradığımda telefonu kapalıydı.