• 1 •

14.5K 403 56
                                    

Merhaba arkadaşlar! Yeni bir bölümle karşınızdayım .

Sizleri fazla bekletmeden hemencecik yayınlayayım dedim. Ama ikincisi biraz gecikebilir.

Umarım ilk bölümden memnun kalırsınız.

Keyifli okumalar canlar! ;)

"Öznur! Yavaşla biraz."

"Yavaşlamak mı? Çok beklersin." dedim arkamdan bağırarak bana yetişmeye çalışan Asu'ya, onun yüzünden hem otobüsü kaçırmıştık hemde ilk derse geç kalmıştık. Bu yaptığı ilk değildi, Asu her sabah benden sonra kalkardı ve ben hazır olduğum halde onu beklememi söylerdi.

Caddeye ulaştığımızda kaldırımın üzerinde durakladım. Cadde boyunca miskinlikle yürüyen insanlara bakarken yeşil ışığın yanmasını bekliyordum. Okula geç kalmak istemsizce moralimi bozmuştu, bir yerlere geç kalmak huyum değildir. Bazı istisnai durumlar hariç nereye gideceksem dakikasında orda olmak için erkenden hazırlanır ve yola koyulurdum, hem bu sürede üzerimde ki tembellik hali yok oluyor hemde düşüncelerime odaklanabiliyordum.

Omuzumdan düşen çantanın askısını tekrardan omuzuma yerleştirirken, yanıma gelen Asu'ya yandan bakarak gözlerimi devirdim.

"Kızım....kızım sen manyak mısın?" dedi nefes nefese. "At mı koşturuyorsun? Dur diyorum onu da yapmıyorsun. Öff! Bana bak! Yoksa sen benden habersiz spora falan mı gidiyorsun?" Ellerini dizlerine koyarak soluklanırken bana laf atmayı da ihmal etmiyordu.

Yandan bakış atarak "Hak ettin Asu!" dedim sinirle. "Ayrıca spora falan da gitmiyorum. Sadece sen çok yavaşsın."

Yeşil ışık yandığında karşıdan karşıya geçmek için adım attım ve Asu kolumu tuttu. Sesimi çıkarmadım, onu da beraberimde sürükleyerek birlikte karşıya geçirdim. Dokuz Eylül Üniversite'sinin girişine geldiğimiz de ise kolumu Asu'nun pençelerinden kurtardım.

"Hadi ama! Küs müyüz?" dedi. Yeşil gözlerini kısmış, dolu dolu bana bakıyordu. Yüzümde ki ifade bir an yumuşayacakken kendimi tuttum, bu sefer kanmayacaktım.

"Evet." dedim ve kapıdan içeri girdim. İzmir'in sevimli Buca Ilçe'sin de oturuyordum, şirin bir yerdi. İnsanları için ise aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Buradaki her insan bir değildi ama her insan da iyi niyetli değildi.

Arkamda hala bana seslenen Asu'ya susmasını söylemek için döneceğim sırada ayağım takıldı. Düşmemek için tutunacak bir şey ararkan, önümden geçen ilk kişiye tutundum. Fakat sonradan tutunduğum kişiyi fark ettiğimde yere yapışmamın benim için daha sağlıklı olacağını fark ettim.

Özge, kolunu tutan elimi hışımla itti. "Allahım! Yine mi sen?" dedi sitemle sesini yükselterek. Sarı saçlarını arkaya savurup az önce dokunduğum kolunu elinin tersiyle sildi.

Kaşlarımı alayla kaldırdım. "Evet. Ne olmuş?" dedim. Kolunu temizlemeye devam ederken başını kaldırıp bana baktı. Başını onaylamaz bir şekilde iki yana sallayarak tekrardan kolunu silmeye devam etti.

"Evet canım. Göz zevkim bozuldu."

"Ben şimdi senin göz zevkine-" Hızla Asu'nun kolunu tutup durdurdum, sinirli bakışlarım Özge'yi hedef almıştı. Beni koruması hoştu ama bu görevi bende yapabilirdim, zaten derse geç kalmıştık bir de kavga edip milletin gözünü boyamak istemiyordum.

Asu'yu biraz daha arkama çektim ve başımı Özge'ye çevirdim. Lanet olsun! Bize doğru yaklaşan üçlüyü görünce midem kasıldı, bakışlarımı Özge'den çevirdim ve Asu'nun kolunu çekiştirerek okulun girişine doğru sürüklemeye başladım.

• KİMSESİZ •  (As Serisi 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin