Medyada İnci'nin giydiği kıyafet var.
Dün biraz yürüdükten sonra eve dönmüştüm ve döner dönmez uyumuştum.Dolabımdan Sünger Bob baskılı sarı kolsuz tişörtümü alıp altına da gece mavisi şortumu çıkarıp giydim.
Odadan çıkıp salon da beni bekleyen anneme hazır olduğumu söyleyip ayakkabımı giymeye başladım.
Annem de ayakkabısını giyince çıktık apartmandan. Pazara giderken karşılaştığımız mahalledeki ahaliye gülümseyerek selam veriyorduk.
Seviyordum bu mahalleyi çünkü insanlık bu mahallede ölmemişti.
Pazardan annem alacaklarını alırken bende poşetleri taşıyordum. Sonunda annem alacaklarını bitirdiğinde mahalleye doğru yürüyorduk ki, bize doğru gelen Efecan ve yere bakan Egemenle şansın yine bana bir tarafı ile güldüğünü anladım. Görmezden gelip başımı başka tarafa çevirecek iken Efecan'ın
"İnci?" diye seslenmesi bir oldu.
Derin bir nefes alıp tebessüm ederek
"Efecan." dedim.
Egemen, Efecan'ın bana seslenmesi ile başını yerden kaldırıp bana bakmıştı.
Annemin elindeki poşetleri alan Egemen benim elimdekileri de alacaktı ki geri çekilmem ile bu düşünceden vazgeçti.
Annem ile Egemen önümüzde konuşuyorlarken bizde Efecan ile arkalarında havadan sudan konuşuyorduk.
Apartmanın kapısını açan annemin arkasından geçecekken Egemen kolumdan tutup elimdeki poşetleri hızla alıp Efecan'a yukarı çıkarmasını söyledi.
Kaşlarımı çatıp
"Senin derdin ne?" diye sorduğumda cevap verme gereksinimi duymadan beni parka getirdi.
Kolumu tutan parmaklarını çekip her zamanki banka oturduğunda onu orda bırakıp arkamı dönmüştüm ki
"Otur!" diyen sesi ile ona döndüm.
Kaydırağa bakmasına gözlerimi devirip oturdum banka.
Ne konuşacaksak!
Salıncağa bakarken içimden saydığım kadarı ile üç yüz yirmi saniye yani yaklaşık beş dakika falan olmuştu ve Egemen tek bir kelime etmemişti.
Artık dayanamayıp ona dönmüştüm ki bana garip bakışları ile baktığını gördüm.
Ne zamandır bana bakıyordu?
Yeni kafasını çevirmiştir diye düşünerek
"Ne konuşacaksan konuş da bir an önce gideyim." dedim.
Oturuşunu dikleştirdi ve
"Konuşacak bir şeyim değil anlatacak bir şeyim var." dedi.
Ağzımdan hah diye çıkan sesin ardından
"Konuşmadan nasıl anlatacaksın telepati yöntemi ile mi?" diye alayla konuştuğumda hiçbir şey demeden sadece baktı.
Ve ben anladım ki insanlar gözleriyle anlatırlar, sözlerin kifayetsiz kaldığı yerlerde.
"Seni affetmeyecegim," dediğimde yüzü düştü.
Kafamı salıncağa çevirdim ve
"Eğer bana cips almazsan." dedim göz ucuyla ona bakarken.
Anlamamış bir şekilde
"Ne?" dediğinde sırıtarak ona döndüm.
"Seni bedavaya affedeceğimi düşünmedin heralde?" dediğimde rahatlıkla sırıtıp saçımı karıştırdı.