Marketten içeri girdigimde elimdeki listeden neler alınacak diye baktım.
☆Alınacaklar Listesi☆
1)1 paket karabiber
2)Kağıt havlu
3)1 kilogram pirinç
4)2 paket vanilya
5)2 paket kabartma tozu
6)1 paket mayaListeye dudağımı büktüm ve cebimdeki kalemi çıkardım. Bir ayağımı hafif kaldırdım ve listeyi bacağıma koyup bence en önemli olan iki maddeyi yazmaya koyuldum.
7)Cips
8)Çiko...Ayh! Çikolata yazamamamın sebebi kalemin mürekkebinin bitmesi değil benim yere düşmemdi!
Bana çarpıp düşüren ve hiç bir şey olmamış gibi arkasına bile bakmadan reyonlara doğru ilerleyen erkeğe baktım ve onun bu umursamazlığına öfkelenip hızla yerimden kalktım. Düşen kalem ile listeyi alıp çocuğun peşinden ilerledim. Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım ve yetiştiğimde önüne geçip durmasını sağladım. Ellerimi belime yerleştirip ona baktığımda beni umursamayıp sol tarafımdan geçip telefonu ile konuşmaya devam etti.
"Ulan o şeyi alırken bana gülen olursa, önce güleni sonra da seni döverim."
diye telefondaki kişiyle konuştuğunda tekrar önünde durdum kaşlarımı çatarak.Bana hafif kaşlarını çatarak bakıp telefonuyla konuşmasını sonlandırdı.
"Senin sorunun mu var kızım! Niye ikide bir önümde duruyorsun?" dediğinde kafamı sallayıp
"He var benim sorunum!" dedim.
"Belli." deyip işaret parmağını döndürerek kafasını gösterdi.
O bana psikolojik sorunlarımın olduğunu mu ima etti.
Gözlerimi kısıp
"Senin sorunundan bahsetmiyorum Bay Hödük" diyerek onun psikolojik sorunu olduğunu kast ettim.
Bu sefer o gözlerini kısıp ağzını açmıştı ki, yaşlı teyzenin bastonuyla dürtmesi sonucu ağzını kapatıp teyzeye baktı.
"Buyur teyze." dedi.
Yaşlı teyze kaşlarını yavaşça kaldırdı.
"Ben daha on sekiz yaşıma girmedim! Sen bana teyze dediğine emin misin?" diye tehlikeli bir şekilde sordu.
Çocuk ağzını açıp
"E..." diye cümlesine başladığında evet diyeceğini anlayıp baston muhaberesi çıkmaması için lafını ağzına tıktım.
"Estağfurullah, şey hanım...şey...ıhm" derken teyze başındaki şalının ucunu sağ omzuna atıp
"Kezbancan." diye havalı bir şekilde söyledi.
Karşımdaki çocuk gülmeye başlayınca, teyzenin bastonuyla vurması bir oldu. Bende dudaklarımı birbirine bastırdım gülmemek için.
Teyze bastonu ile üst rafı gösterip
"Şuradan bana pirinci ver bakayım." dediğinde çocuk kaşlarını kaldırıp
"Bana mı dedin tey- aman Kezbancan hanımefendi." dedi. Teyze bıkkınca bakıp
"Dalyan gibi çocuksun evladım tabiki sana diyorum. " dedi.
Listeme bakıp benim de pirinç almam gerektiğini görünce raftan hiç zorluk çekmeden pirinci alıp teyzeye uzattığında
"Bana da bir paket pirinçten verir misin?" dedim teyzenin gidişinin ardından.
Bana tek kaşını kaldırıp