"Hepsi kazaydı."

51 3 2
                                    

Sabah gözlerimi açmama sebep olan şey, tam olarak yüzüme düşen güneş ışığıydı. Sanırım yine Necla Teyze erinmeden gelip benim odamın perdelerini açmıştı.

Yatakta gözlerimi tavana dikmiş bakarken kapının açılmasıyla kendime geldim. Kimin geldiğini tahmin etmemek mümkün değildi.

"Uyuyan güzel uyanmış mı bakalım?"

"Kimle konuşuyorsun Necla Teyze? Ben bu odada sen ve benden başka bi insan evladı göremiyorum da." dedim etrafıma yalandan bakınırken.

"Senden bahsediyorum Esma. Kimle konuşacağım ki başka?" diyerek gülümsedi.

"Kullandığın cümlede sadece 'uyuyan ve uyanmış' kelimelerini üstüme alındım valla. Zaten bu güneş ışığıyla uyanmamak mümkün değil." dedim kendimi yatağa tekrar bırakırken.

"Tamam tamam yeter bu kadar sohbet. Hadi kalk da işlerini hallet. 5 saat sonra uçağa yetişeceğiz ve de 1 saat sonra kahvaltıya yetişeceksin. Acele etsen iyi olur. Bekletilmek hoşlarına gitmiyor biliyorsun."

"Özellikle de benim tarafımdan." diye mırıldandım gözlerimi devirerek.
Necla Teyza anlamadığını anladığım bir şekilde bakıyordu bana. En sonunda hazırlanacağımı söyleyip kalkmıştım yataktan.

Yatağımı düzeltip banyoya girdim. Günlük rutinimi tamamladıktan sonra banyodan çıktım. Siyah yırtık pantolonumu ve üstüme beyaz salaş tişörtümü geçirdikten sonra aynanın karşısına geçtim. Saçlarımı hızlı bir şekilde kurutup düzleştirdikten sonra, makyajı pek sevmediğim için hafif bir makyaj yaptım ve hazırdım.
Aşağıya indiğimde daha kahvaltıya yeni oturuyorlardı ve bende geç kalmamak için koştum. Ama ne haddime benim koşmak? Düz yolda yürüyemezken, koşmak benim ne haddime?

Ayağımın takılmasıyla yere düşmem bir oldu. Bizimkiler alıştıkları için sadece bir göz ucuyla bana baktıktan sonra hiç birşey olmamış gibi oturdular yerlerine.

Necla Teyze geldi yanıma. Ayağa kalkmama yardımcı oldu. Üstüme başıma çekidüzen verip tekrar masaya yöneldim. Bu sefer yürüyerek (!)

Her zamanki gibi klasik bir kahvaltıdan sonra babam, annemi öpüp işe geç kaldığını söyleyerek kalktı masadan.

Tam sarılmak için ayağa kalkmıştım ki arkasını dönüp gitti. Arkasından sadece "İyi işler.. Baba." diyebilmiştim. Necla Teyzem kulağıma eğilerek "Acelesi vardır kuzum üzülme hemen." diye teselli etmeye çalıştı beni. Annem de hazırlanmak ve ikisinin bavulunu hazırlamak için ayağa kalkınca onunla birlikte kalktım sofradan.
Annem Necla Teyzeye hazırlanması için izin verdi ve odasına çıktı.

Necla Teyze yıllardır bizimkilerin yanında çalıştığı için iki dost gibilerdi annem ve babamla. O kadar samimilerdi ki Necla Teyzemin evimizde bir odası, masamızda bir sandalyesi vardı. Hatta bazen annemle oturup karşılıklı kahve bile içiyorlardı.

Odama çıkıp bavullarıma neyim var neyim yoksa doldurdum. Ben o kadar kıyafet, aksesuar meraklısı olmasam da annem sürekli beni alışverişe götürüp dururdu.

Odama son bir kez daha baktım. Yeni evimizde başka mobilyalar olacaktı. Oda dediğime bakmayın; yatağım. Ayrılmaz parçam. Ona son bir kez yayıldıktan sonra, bahçeye çıktım ve çiçeklerime son kez göz gezdirip onları suladım.

Buradaki en yakın arkadaşım Damla ile görüşmek için evden çıktım. Her zamanki yerimizde buluşunca sıkı sıkı sarıldık. Her gün görüşmek için sözler verdik.
***
Damla ile ayrıldıktan sonra eve döndüm. Fazla arkadaş çevresi yapmayı seven bir insan değildim. Sevmekten önce kaybetmeyi öğrendiğim için kimselere güvenemiyordum. Ee malum, ben kendi öz ailesi tarafından bile istenilmeyen bir kızdım..

Eve geldiğimde babam da gelmişti. Odama çıkıp bir kez daha her şeyi kontrol ettikten sonra babamların yanına indim. Annem "Hazır mısın Esma'cım?" diye sorduğunda kafamı sallamakla yetindim.

Necla Teyze de bize katıldıktan sonra bavulları arabalara yükledik ve hava alanına doğru yola çıktık.

Hava alanına tam vaktinde gelmiştik ve uçağa binip yerlerimizi aldık. Necla Teyze yanımdaki koltukta oturuyordu. Diğer koltuk boştu. İster istemez kim oturacak acaba diye düşünürken yerin sahibi olduğunu düşündüğüm bir çocuk gelip oturdu. Bir dakika bir dakika. Yoksa bu? Bu..
O da beni tanımış olacak ki aynı anda "Sen" dedik birbirimize 'uzaylı görmüş köylü' bakışlarımızı atarken.

Yanaklarımda hissettiğim sıcaklık inşallah kızarma ile alakalı değildir. Hemen aramıza perde koyarmış gibi elimi yüzüme koydum ve dudağımı ısırdım.

Hafiften yüzüne bakarken mal mal sırıttığını görünce dayanamadım. "Gülmesene be hepsi kazaydı. Hem nolmuş yani yolda yürürken sana çarpıp düşmemek için saçından tutup bilmeyerek, istemeyerek saçını çekip canını acıttıysam, ondan sonra saçının birazcık tutamı elimde kaldıysa ve aynı zamanda yere düşen son model telefonuna topuğumla yanlışlıkla basıp parçalanmasına neden olduysam ve sonra da yaptıklarımdan ötürü kaçmaya çalışırken münasip yerlerine istemsiz bir tekme attıysam nolmuş yani ha nolmuş?" diye tek nefeste söylediğim sözlere bende dahil herkes ağzı açık olarak anlamaya çalışırken çocuğun gülümsemesi iyice yayıldı suratına.

Gülmek çok mu yakışıyordu ne?

'Ne diyosun kızım sen, oldu bide salyalarını akıt. Haa akıtıyosun zaten gerizekalı kapat şu ağzını' diyen iç sesime kulak vererek ağzımı kapatıp önüme döndüm ve kollarımı bağlayarak somurtmaya başladım.
Uçak kalkışa geçerken kemerimi bağladım.

Yanımdaki çocuk bana bakıp bakıp sırıtırken onu görmezden gelmeye çalışıp kulaklığımı taktım ve gözlerimi kapattım.

Gözlerimi açtığımda Necla Teyze ve yanımda oturan, hala adını sanını bilmediğim öküzün uyuduğunu farkettim. Biraz kitap okudum ve yanımdakiler uyandı. İniş yaptık ve yanımdaki odundan kurtulduğum için şükür duaları ettim.
***
Eve gelince etrafı incelemeye başladım. Her yer kusursuzdu. Odamı sorup hemen odama doğru gittim. Yeni odamı çok merak ediyordum.
Yukarı çıkıp tarif ettikleri odayı açtım. Daha doğrusu tarif ettikleri odayı değil, başka bi odayı açmışım. Sade bir şekilde dekor edilmişti. Çerçevelere dayanamayıp bakınca, abimin odası olduğunu farkettim. Hem sade hemde güzel bir oda tam da ona yakışırdı çünkü.

Yalnız bir fotoğraf dikkatimi çekmişti. Abimin yanındaki çocuğu bir yerlerden tanıyacak gibi oldum. Tam hatırlayacakken, Necla Teyzemin sesini duydum. Aceleyle çıkıp sese doğru yöneldim. Necla Teyze merdivenleri çıkıyordu. Odamı bulamadığımı söyleyip yırttım. O da beni odama götürdü.

Odama hayran kalmıştım. Hemen kendimi yatağa attım. Çok rahattı. Daha fazla oyalanmadan bavullarımı açtım. Kıyafet olan bavulları boşaltıp yerleştirdikten sonra aksesuar olan bavullarımın bekleyebileceğine karar verdim. Saat gece yarısı olmuştu. Hemen kısa bir banyo yapıp pijamalarımı giydim ve yatıp güzel bir uykuya daldım.

Bu sabah beni hiç kimse veya güneş ışığı gibi hiç bişey uyandırmamıştı. Saat 9'da uyanmışım. Hemen banyoya girdim, günlük rutinimi tamamladım ve banyodan çıktım. Kot şortumu ve beyaz sporcu atletimi giydikten sonra spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Saçlarımı dağınık bir topuz yaptım. İnce bir eyeliner çekip rimel sürdüm, şeffaf renkli parlatıcımı da sürdükten sonra çantama elime ne geçtiyse attım ve aşağı indim.
Bizimkiler, Necla Teyze ile birlikte televizyon izliyorlardı. Günaydın deyip bende koltuktaki yerimi aldım. Bana "günaydın" dedikten sonra babam direk konuya girdi.

"Bugün yeni okuluna gidip kaydını yaptıracağız. Sonra okul formanı ve kitaplarını alacağız. Kırtasiye malzemelerini de alırız. Abinle aynı okulda olacaksın. Senden bir üst sınıfta ve bu yüzden sana göz kulak olabilir."

"Tamam baba. Şeyy.. Kahvaltı yaptınız mı?"

"Hayır Esma uyanmanı bekledik. Yolculuktan sonra yorgun olacağını düşünüp kimse de seni uyandırmadı." dedi annem. Gülümsedim. Her ne kadar bazen anlaşamasak da, öz ailem olmasalar da, onlara gerçekten saygım ve sevgim çok fazla. Haklarını nasıl öderim bilmiyorum.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra annemleri hazırlanmaları için bekledim. Onlar da hazır olduktan sonra kapıya yöneldik. Kapıyı açınca onu gördüğüme çok sevindim..

Seni Gizli SeviyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin