Gitme...

2.1K 178 14
                                    

Baekhyun yatakta yatan bitkin bedeni süzdü. Bu son yedi ayda o kadar çok değişmiştiki bu durup durup ağlamak istemesine neden oluyordu.

"Abi son kürü tamamladık." Onun elini tutarak söyledi.

Zayıf beden kendisini halsiz hissediyordu. Kemoterapi çok acı vericiydi. Canı devamlı yanıyordu. "Biliyorum BaekHyun."

Zayıf sesin sahibine baktı. Söylemek ve söylememek arasında gidip geliyordu. "Bay Choi ilik naklini bir an evvel gerçekleştirmemiz gerektiğini söyledi. Abi ne yapacağım bilmiyorum hala uygun birini bulamadım."

Kyungsoo gözü yaşlı kardeşine baktı. Serumun takılı olmadığı elini yavaşca kaldırıp saçlarını okşadı.  Küçük olan kendini çok fazla yoruyordu. Buna değmediğini düşünüyordu. "Kendini zorlama Baekie. Bulunmaması mühim değil."

BaekHyun buna sinir oluyordu. En çok abisinin bu vaz geçmiş tavırlarından nefret ediyordu. Hala kendisini cezalandırıyordu. Kendini iki yıldır hiç affetmemişti.

"Abi biliyorsun hala ufakta olsa bir şansın var. Kan bağımız var ama dokumuz uyuşmadı ama Bay Choi dediki bir çocuğu varsa bu bir şans olabilir." Onun elini tutup yalvardı.

Kyungsoo elini geri çekti. "Hayır olmaz BaekHyun. Onlara tekrar acı çektiremem."

"O senin oğlun. Doğumunu kendi gözlerimle gördüm senin oğlun. Senin kanın canın. Neden bunu kendine yapmak zorundasın. Bir şansın var. Abi yalvarıyorum, lütfen. Bırak konuşayım Jongin'le. Eminim düşünmeden yardım etmeyi kabul edecektir."

Kyungsoo kafasını çevirdi. İstemiyordu. Tekrar Jongin'in karşısına çıkıp onu parçalara ayıramazdı. Hemde bu halini  kimse görsün istemiyordu. "Olmaz Baekhyun. Oğlumun vücudunu o aptal iğneler delemeyecek. O daha küçük. Hastane köşelerinde sürünmeyecek." Görmüştü, burada küçük bedenlerin nasıl acılar çektiğini. Şimdi biricik oğluna bunların olmasına izin veremezdi. Onun canının yanmasındansa ölmeyi tercih ederdi.

"Sırf bu inadın yüzünden onu bir kere kucağına alamadın, bağrına basamadın. Ama şimdi tüm bu saçmalıklarda ne? Öleceksin. Anlamıyor musun? Abi lütfen izin ver." Genç adam daha fazla kendini tutmayıp ağlamaya başladı.

Kyungsoo onun göz yaşlarını sildi yavaşca. "Öleceğim Baekhyun,  vaktim gelince gideceğim. Onlara tekrar zarar veremem. Bu benim bedelim. Bırak huzurlu olayım, olur mu?"

Baekhyun abisine sarıldı. Tüm bu olanlar fazlaydı. Abisinin artık mutlu olmasını istiyordu. Bu yüzden onu dinlemeyecekti. Jongin'i iki yıl önce hastanede görmüştü.  Kesinlikle kin tutacak biri değildi. Yardım ederdi biliyordu.

Abisinin yorgun bedeni uykuya dalınca yavaşca çıktı,  dezenfektan kokan odadan. O istemese bile fikrinin değişmesinin bir yolu vardı. Abisini yine kaybetmeyecekti.

***

Arabayı süren genç çocuğa bakıyordum. Gerçekten güzel bir yüze sahipti. Seul'e gidiyorduk. Kyungsoo aslında Kore'den hiç ayrılmamış. Hep çok yakışmış.

Onu çok merak ediyordum. Hasta olması içimin acımasına neden oluyordu. Şimdiye kadar en çok Sehun'un doğumunda bu kadar canım yanmıştı ama bu sanki tüm kemiklerimin aynı anda kırılması gibi bir acıydı.

BaekHyun'la konuştuktan hemen sonra yola çıkmıştık. Bir an evvel görmek istiyordum Kyungsoo'yu.

Onu görünce nasıl davranmam gerekiyordu bilmiyorum ama kalbim en doğru kararı verecektir. Arkada bebek koltuğunda uyuyan Sehun'a baktım. Hiç bir şeyden haberi yoktu. Aklıma gelen şeyle BaekHyun'a baktım. "Sehun'un kan grubu B rh (+), Kyungsoo'nun ki ise 0 rh (+). Kan grupları farklı bu sorun olmaz mı?"

SECRET LOVE SONG | DOKAIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin