NazlıDip dibeyiz yine. Gözlerine bakmak istemesem de öyle bir gözlerini dikerek bana bakıyor ki, beni zorunda bırakıyor.
Böyle anlarda kalbim çok garip davranıyor. Engelleyemiyorum. Ve sanki Savaş bunu biliyor, bile bile de yapıyor.
Ona incindiğimi söyledim. O yapmadı bunu. Gerçekleri sadece kabullenemedim ve bu sonuç ortaya çıktı.Şimdi benim ona az önce yaptığımı bana yapıyor. Yavaşça kulağıma fısıldıyor.
"Özür dilerim. Hepsi hataydı."
Gözlerimle bakıyorum yine ona. Çok emin bakıyor bana. Korkuyorum bu yüzden.
Doğrulardan kaçtığım için korkuyorum. Kolları arasından savuruyorum kollarımı, uzaklaşıyorum ondan.
"Haydi git Savaş. Anlattım sana. Yalnız kalmak istiyorum artık.""En kısa zamanda yaptıklarımı telafi edeceğim hırçın."
Sululuk yapıp sulu sulu alnımı öpüyor. Bir de gülüyor.
Ne kadar uyuz ya! İnadına inadına yapıyor sanki.
Çok sinirleniyorum. Ama bir yandan da gülümsememi yok edemiyorum.
Zorluyorum yine de yok edemiyorum."Sen yalnız kal, düşün iyice bakalım. İyi geceler."
El sallayıp çıkıyor kapıdan. Bende öyle gülümsememi yok etmeye çalıştığımla kalıyorum.Yüz üstü mindere bırakıyorum kendimi.
Derin bir of çekiyorum. Savaş'ın onu sevdiğimi söylemesine mi sinirleneyim, beni öptüğüne mi şaşırayım, şimdi çıkarken yaptığı imaya mı dertleneyim? Ne yapayım ben?
En iyisi atlayayım şu çatıdan. Vallahi kesin çözüm.
O kadar yorgunum ki. Sanki günübirlik denize gitmişim de şimdi evde gelmişim. Hani bir yorgunluk olur, kalkamazsın hiçbir yere, yapamazsın hiçbir şey. Aynı öyle.
Ama ben bunların hiçbirini yapmadım.Hiçbir şey yapmadan da yorulabiliyor insan, düşündükleri ağır geliyor mesela.
Ben daha fazla kafa yormayayım ve uyuyayım. Sabah uyandığımda yine düşüneceğim, en azından şimdilik kurtulurum ondan.
Çadırımın içine giriyorum. Tüm ışıkları kapatıyorum öncesinde.
Kapkaranlık oluyor her yer.
En sevdiğim tonla baş başa, hayallerimi gözlerimin önüne getirerek uykunun gelmesini bekliyorum.---
Sınavlar bitti ama okulun çilesi bitmedi. Akademisyenlerle görüşmeler, tez hazırlıkları bitemiyor. Notlarımın iyi olması tek dayanağım resmen.
Okulun girişine yürüyorum. Birden yanıma siyah bir jeep geliyor ve benle hareket etmeye başlıyor.
Klasik tiki şakaları. Senelerdir aynı şakaları yapıyorlar. Bu kadar demode olunmaz ya.
Arkadaş hiç yeni şaka düşünmez misin hadi düşünemedin sıkılmaz mısın aynı şeyi yapmaktan?Duruyorum. O da duruyor. Fena ayar oluyorum. O da aranıyor zaten. Camına tıklatıyorum.
Ya sen niye iç göstermeyen cam taktırırsın, senin neyine? Sanki bana devlet adamı.Açıyor camı yavaşça.
Ay yok artık. Kesin ben hayal görüyorum. Gözlerimi kapatıp açıyorum defalarca.
"Savaş!""Hayal değilim, daha aklını kaybetmedin."
Ne kadar da sevimlisin ya!"Sendeki bu berduşluk nereden geliyor sabah sabah?"
"Güzel kız görünce dayanamıyorum."
Ben söyleyecek laf ararken- normalde hemen bulurum ama iltifat zayıf noktam- o da arabasından iniyor."En önemli şeyi sormadım. Sen neden benim okulumdasın? Benim için gelmedin herhalde."
"Bildiğin üzere kendimi affettirmem gereken bir husus var."Saçımı attırıyorum.
"Eh evet var."
"Şimdi ne yapacağım biliyor musun?"
"Ya çatlatacaksın! Söylesene."
Bilerek susuyor şimdi de. Beni sinir etmek için gelmiş dünyaya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçüğüm
FanfictionHer gün yeniden gün doğar, aydınlanır gökyüzü. Bazen o güneş hayatımıza doğar, hayatımızın karanlığı aydınlıkla kaybolur. Akışına bırakır ve sadece yaşarız. Geçmişin gölgesi yok olur. Öyle kudretlidir ki o güneş, öncesini sonrasını düşündürmez. A...