NazlıOturuyorum sahilde.
Dalgalara çeviriyorum kafamı. Hırçın dalgalara.
Aklım dağılır belki diye yapıyorum bunu.
Yüreğim dağılıyor onun yerine.
Elimde davetiyeyi tutuyorum.
Bırakmıyorum, her olamaz deyişimde gözlerim önünde duruyor.
Fazlasıyla gerçek. Onca insan arasında aşık olduğum adamın unutamadığı kız benim üvey kardeşimdi. Annemle ayrıldıkları zamanlar bir kadından haberim vardı. Hala inanmak istemiyorum, aklım almıyor. Olaya aile açısından bakmak istemiyorum. Canım yanıyor.Her seferinde köşeye sıkışıyorum işte.
Kaçmak, ortadan kaybolmak benim lanetim.Motor sesi geliyor arkamdan. Bakmaya gerek duymuyorum. Savaştır.
Evden çok hızlı çıktım. Hiçbir şey söylemeden etmeden.
Sadece Savaş elimdeki davetiyeyi gördü ve kısa bir bakışma yaşadık o kadar. Gerisi merakla arkamdan bakan gözler.Oturuyor yanıma.
Tek kelime etmiyor ve elimdeki davetiyeye uzanıyor.Her şeyden habersiz esen bir rüzgar var, hafif hafif.
Her şeyin farkında çöken bir de ben var, ağır ağır.Bana bakıyor yan gözle görüyorum.
Bu üzüntüme anlam veremiyor, farkındayım. Anlamsız buluyor da olabilir.Daha önce hiç görmeden nefret ettiğin bir insanı üvey kardeşin olarak nasıl kabul edebilirsin ki?
Yanımdaki çantanın üstüne bırakıyor davetiyeyi.
"Bu kadar hırpalama kendini. Düğünde yer aldıktan sonra bir daha aynı ortama gelmek zorunda değilsin."
Anlamıyordu işte.
Yanımda zaman bulamadığı için olamadığını düşündüğüm adam bir başka kızının yanından ayrılmamış, en güzel evi almış, en güzel okulda okutmuş,en güzel kıyafetleri giydirmiş. Yaşatmış. Peki diğeri? Acaba onu düşünen olmuş muydu hiç?
Nerede kalıyor, ne yiyor, nerede okuyor?Yine yalanlar üzerine kurulan hayallerim olduğunu öğreniyorum.
Aynı zamanda Savaş bu kızla birlikteydi.
Hangisine üzülmeliyim?
Hep bu çirkin çaresizliğin eli mahkum sevdalısı olacağım ben."Annem dışında bir kadın olduğunu biliyordum. Bunu atlatmıştım.
Bir kızı olduğunu öğreniyorum. Bunu da geçtim.
En kötüsü ne biliyor musun?
Bunca sene ben ayakta kalmaya çalışırken yanımda değildi meğer diğer kızının yanındaymış.
Hep işleri yoğun der kandırırdım kendimi. Şimdi nasıl kandıracağım?"Hiçbir şey hissetmemeyi diliyorum.
Şu dalgaların kayalara acımazsızca çarpıp geri çekilmesi kadar acımasız bir duygu var içimde.
Oysa herhangi bir şey hissetmek istemiyorum."Kandırma artık, kabullen ve acısını çek.
Erteleme.""Hepsini yapacak kadar güçlü görmüyorum kendimi."
Elini elimin üzerine yerleştiriyor.
Geldiğinden beri ilk kez kafamı ona çeviriyorum."Sen tek başına yapmışsın her şeyi. Bunu da yaparsın. Söz veriyorum; bu süreci atlatacaksın ve her saniyesinde yanında olacağım."
Soran gözlerle bakıyorum.
"Her saniyesinde mi?"Gülümsüyor. Çok içten bu sefer. İçimden bir şeyler kopup gidiyor.
"Her saniyesinde."
Sen yanımda olduğun sürece başaramayacağım şey yok benim demek istesem de susuyorum. Şu yaşattığı an bile yeter bana.
Biraz olsun toparlanıyor kafam."Savaş ben düğüne gitmeyeceğim, istemiyorum gitmek."
Oraya gidip hiç bilmedikleri, babasının göz ardı ettiği kız olmak istemiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçüğüm
FanfictionHer gün yeniden gün doğar, aydınlanır gökyüzü. Bazen o güneş hayatımıza doğar, hayatımızın karanlığı aydınlıkla kaybolur. Akışına bırakır ve sadece yaşarız. Geçmişin gölgesi yok olur. Öyle kudretlidir ki o güneş, öncesini sonrasını düşündürmez. A...