10. Aşkın tanımı

651 49 11
                                    



Savaş

Verilen pasa sertçe vuruyorum ve top ağlara gidiyor.
Gol atınca bizim takımın hepsi bir anda bana doğru koşturuyor.

Hepsi ter içinde, yorulmuş ama yüzlerinde çok masum gülümsemeler var.

Birden belime sarılmış buluyorum hepsini.
Çok fazla duygu yaşıyoruz. Nefret ediyoruz, seviyoruz, sinir oluyoruz veya kin duyuyoruz.

Fakat şu an benim yaşadığım, çocukların bana yaşattığı duygunun tarifi yok.
Adını bile koyamam.
Tek bildiğim mutluluğa çok basit yollarla da ulaşılabileceği.

Nazlı'nın bu çocuklar için verdiği mücadele, yaptığı her yardım değer.
O kadar güzel bir şey yapıyor ki. Onun sayesinde tanıdım onları, bu duyguları yaşadım. Biliyorum daha bir çok şey yaşatacak bana.

Oturduğu yere bakıyorum ne yaptığını öğrenmek amacıyla.
Bıraktığım yerde bulamıyorum.
Çevreye bakınıyorum yine göremiyorum.

Çocuklar oyuna devam ederken Ömer'i yanıma çekiyorum.

"Ömer Nazlı Ablanı gördün mü?"
"Maça başladıktan sonra görmedim."

Oflayıp oturduğu yere gidiyorum.

Öyle bir şey ki; biri kaçırmış olabilir, biriyle kavga ediyor olabilir. Kısacası her türlü belayı yaşıyor olabilir.
İçime kuşku düşüyor.

Sokağa çıkıp sağa sola bakıyorum. Yine yok.
Çantası oturduğu yerde ama ortada yok.

Korku salıyor içimi şimdi.
Başına bir şey geldiyse ve ona yetişemediysem bu sefer.
Her türlü kötü şey geçiyor aklımdan.

Nereye gitmiş olabilir? Kim ona ne yapabilir?

Gerçekten korkuyorum.
Onu koruyamamış olmak, kendime verdiğim sözü yerine getirememiş olmak demektir.

Sokağın sonunda bir bağırışma duyuyorum.
Hızlıca yürümeye başlıyorum. Bir erkek ve kız görüyorum. Ama kızı seçemiyorum uzaktan.

Biraz daha hızlanıyorum.

"Çocukların mutluluğu bu kadar mı gerdi seni?!"
Görmeme gerek yok. Bu çemkirmeyi nerede duysam tanırım.
Kesinlikle Nazlı.
İçim rahatlıyor. O korkum gidiyor.

Yaklaşınca yanlarına görebiliyorum Nazlı'yı.

"Bana bak kızım elimde kalırsın. Aklını alırım senin."

O? Nazlı'ya? Aklını alırım dedi.
Cesaret mi yoksa yürek yemişlik mi?

Nasıl bir anda yanlarına geldiğimi bilmiyorum.
"Gel benimkini al."

Pamuk ipliğindeki sinirim az önce yaşadığım gerginlik ve şimdi duyduğum sözlerle ortaya çıkıyor.
Çok çevik davranıyorum. Lafı söyleyen adamı fark ettiğim anda yumruğumu gözüne indiriyorum.

"Savaş!"
Deyişiyle ona dönecekken bir anda kolumdan yakalıyor adam. Kendine doğru çeviriyor.
Sağ yumruğunu geçiriyor yüzüme.
Duruşumu bozmamaya çalışıp dizine bir tekme atıyorum ve böylece dengesi bozuluyor.
Bozulan dengesinden faydalanıp bir yumruk da ben atıyorum yüzüne.

Elimi hafif acıtsa da karşı tarafın daha fazla zarar gördüğü belli.
Geriye sendeleyen adamı yakasından tutuyorum.

Adama kafa atmak için gerinirken Nazlı arkamdan adama uzanıp vurmaya çalışıyor.

Bu sefer onu yakasından tutup yere doğru atıyorum.
Yere yığıldıktan sonra Nazlı'nın elini tutmak için hamle yapacakken onu adama gidip tekme atmaya çalışırken yakalıyorum.
"Pislik adam! Hani aklımı alıyordun?
Beter ol!"

KüçüğümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin