NazlıGözlerimi kendi evim diyebildiğim derme çatma yerde açıyorum.
Uzun zaman sonra ilk defa güneş gözlerimi yakmıyor. Hatta güneş tepede yok bile. Hava kapalı. Kararmış. Gündüz gitmiş de birazdan gece çökecek gibi.Kendime kızgınım. Çok kızgınım hemde. Eve gelmediğim ve ona uyup orada kaldığım için kızıyorum kendime.
Düşünüyorum geceyi. Niye böyle oldu diye.
Dün uyandırmak istemedim Savaş'ı. Belli ki hasret kaldığı kızı uzun bir süre sonra görüyordu rüyasında. Bozmadım rüyayı. Bozamadım. Ben yatağıma geri çıktım. Bekledim, bekledim.
O ağladı Çağla diye. Ben yine bekledim. Kendime acıdım. Acıyorum da.
Kalbim yandı, ağırlık çöktü şimdi maviliğe çöken kara bulutlar gibi. Patlayacak raddeye geldim. O ağladı, bende içime içime ağladım. Dayanamadım. Toparlandım çıktım o evden.
Son kez eğildim Savaş'ın yüzüne.
Baktım bir süre.
Ve gittim.
Telefonumu kapattım, Fadik Teyze'yi tembihledim ararsa açmasın diye.
Görmek istemiyorum.
Hataydı yalnızlığıma birini katmak.
Görürsem onu canım yanacak, biliyorum.
Ama onun yüzünden yanmayacak canım. Kendim bir senaryo yazmış ve baş rolüne Savaş'ı koyup oynamışım. Perde kapandı, oyun bitti, oyundaki Savaş'ta gitti.Çağla varken ben kimim ki?
Nazlı ne oldu sana böyle? Sen canının yanmasına bile bile izin veren bir kız değilsin. Eğer canın yanıyorsa onu hemen kendinden uzaklaştırırsın. Savaş'ı uzaklaştıracağım evet. Bunu yapmak kolay olacaktır. Ya düşüncelerim? Duygularım?
Onları uzaklaştırmak konusunda çok tecrübesizim. İlk defa yaşıyorum böyle duyguları. Onlardan nasıl uzaklaşacağım?
Kafam çok karışık. Ne yapayım bilemiyorum.
Hiçbir şeyden kaçamam. Telefonu açıyorum bu yüzden.Arama kayıtları, mesajlar geliyor.
Arayanda mesaj atan da 'Savaş'"Hırçın, neredesin sen? Sabah baktım yoksun. Kötü bir haber mi aldın? Mutlaka ara beni. Merak ederim."
"Fadik Teyze'ye de ulaşamıyorum. Endişeleniyorum. Görünce ara beni."
"Biraz sonra evine geleceğim haber vermezsen."
Gelmesin, lütfen gelmesin.
Ama gelir. Biliyorum gelir.
Atıyorum telefonu bir kenara. Defterime uzanıyorum. Cefakar defterime.Boş bir sayfa açıyorum.
Doğru olduğuna durum itibariyle emin olduğum birkaç sözcük karalıyorum,"Ve bu benim, yalnız kadın. Soğuk mevsimin eşiğinde yaralarını sindirmemiş varlığı anlamanın başlangıcında.
Ve sade ümitsizlik.
Ve gökyüzünün hüznü.
Ve bu çelimsiz yeni duyguların güçsüzlüğü."---
Minderin üzerine yattım ve kafama da yastığı geçirdim öyle duruyorum.
Kapı çalınıyor diyeceğim, yanlış olur. Yumruklanıyor. Kalkıyorum yerimden. Açıyorum kapıyı."Oh, buradasın."
"Nerede olacaktım?"
Mindere gidip geri yatıyorum.
"Telefonunu kapatan sensin onu da sen söyle."
"Canım açmak istemedi."
"Haber vermeyen de sensin."
"Canım haber vermekte istemedi."
"Etrafında seni merak eden insanlar var. Biraz dikkatli davran."Emredersiniz.
Etrafa bakıyorum. Her yere kafamı çeviriyorum. Sonra tekrar Savaş'a dönüyorum.
"Hani neredeler? Göremiyorum kimseyi."
"Çocuk gibi davranıyorsun. Ne oldu dün gece? Bir şey mi yaptım ben sana."
Keşke yapsaydın da benim de senden uzaklaşmak için geçerli bir sebebim olsaydı. Ama birden seni görmek istemiyorum demek çok zor. O da kabul etmez böyle bir şeyi.
"Olmadı bir şey."
"Tamam, derdin ne o zaman?"
"Derdim falan yok benim.""Nazlıcığım, canım, bak derdin yoksa neden habersiz gittin, şimdi ters davranıyorsun? Bir şey olmuş."
"Demek ki sana anlatmak istemiyorum Savaş. Demek ki seni istemiyorum. Gider misin? Lütfen. Yalnız kalmak istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçüğüm
FanfictionHer gün yeniden gün doğar, aydınlanır gökyüzü. Bazen o güneş hayatımıza doğar, hayatımızın karanlığı aydınlıkla kaybolur. Akışına bırakır ve sadece yaşarız. Geçmişin gölgesi yok olur. Öyle kudretlidir ki o güneş, öncesini sonrasını düşündürmez. A...