18. Bölüm

14 2 3
                                    

Sabah uyandığımda bütün ev halkı ordan oraya koşturuyordu. Melodi üstünü giyinmiş Eylül'ün saçlarını yapmasında yardım ediyordu. Alara saçları ıslak bi şekilde kahvaltı hazırlamaya çalışıyordu. Herkeste bir telaş vardı. Sanırım bu telaş parti içindi. Elimi yüzümü yıkadım ve mutfağa gittim. Alara'ya yardım etmeye başladım:
-Günaydın!
-Günaydın Beste!
-Nabersin?
-İyi işte nolsun. Beste!
-Efendim?
-Böcek var Beste !?!?!
Baktım ve kocaman bir böcek gördüm. Alara bir çığlık attı:
-Aaaaaaa!!!!!
İbrahim Alara çığlık attığı anda mutfağa girdi. Alara böceği gösterdi. İbrahim peçeteyle böceği aldı ve dışarı attı. Olanları duyanlar ise İbrahim'in olaya el koyduğunu öğrenince işlerinin başına döndüler. Ben de bilerek onları yalnız bıraktım. Sanırım mutfakta baya romantik anlar yaşıyorlardı. Alara ara sıra küçük ve sessiz bir şekilde gülüyordu. İbrahim mutfaktan çıktı. Aramızda küçük bir sohbet döndü. Sonra Can İbrahim'i çağırdı. Mutfağa girdim. Alara domatesten daha kırmızıydı. Hiç bir şey sormadan mutfaktan çıktım. Sonra Eylülle karşılaştım. Bana Günaydın dedi. Ben de aynı şekilde karşılık verdim. Birden içimde bir huzursuzluk oluştu. Sanki içimdeki bir ses akşam partide çok kötü şeyler olacağını söylüyordu. Eylül mutfağa doğru ilerledi. Döndüğünde elinde bir bardak filtre kahve vardı. Elinde telefonuyla evin koridorunda yürüyordu. Evin koridoru ince uzundu. Engin ise  Berkle konuşuyor ve koridorda arkasına dönük ilerliyordu. Eylül'ün elinde de telefonu olduğu için Engin'i görmedi ve çarpıştılar. Eylül:
-Aaaaaa! Yandım! Kim çarptı bana?!?!?
Kafasını kaldırdığında Engin'i görünce sinirli hali birden ortadan kayboldu. Engin:
-Eylül!!!!?!?! İyi misin sevgilim?
-Evet aşkım iyiyim de çok pis yandım. Neyse ben gidip bunu temizliyim.
-Tamam. Çabuk gel.
Eylül'ün telefonuna kahve dökülmüştü. Eylül üzerini değiştirip odadan dışarı çıktı. Hemen gidip Engin'e sarıldı ve yanağına bir günaydın öpücüğü kondurdu. Engin telefonu elinde tutuyordu. Eylül bunu fark etti ve tebessüm etti. Telefonu aldı ve açma düğmesine bastı. Telefon açılmadı. Eylül'ün çok büyük bir tepki vereceğini düşünmüştüm. Eylül:
-Hadi ya!?!?
-Çok özür dilerim sana yenisi almaya çalışırız.
Eylül:
-Hadi ama Engin! Boşversene. Bunu şimdi pirincin içine koyalım. O kahveyi çeksin. Bu akşam partiden önce telefoncuya götürürüz. Yapabilirlerse yaparlar yapamazlarsa boşver. Benim ailem Kıbrıs'tan para gönderir. Yenisini alırız. Ben öyle paragöz olan ve sevgilisinin parasına göz diken kızlardan değilim.
Engin:
-Ama..
-Pardon? Bişey mi var?
Engin Eylül'ün elinden tuttu. Birlikte bahçeye doğru kahvaltı yapmak için ilerledik.

Forever StoryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin