3. Bölüm: "Ağzına küfür hiç yakışmıyor canım."

545 26 3
                                    

Multimedia ile okumanızı tavsiye ederim.

Önceki bölümden:

Hala ölmedi ve yaklaşıyor, fırtına yaklaşıyor.

-----------------------------------------------------------

"Sakın korkma ben buradayken size bir şey olmasına asla izin vermem."

-----------------------------------------------------------

"Benden kaçabileceğini sanıyorsan yanılıyorsun. Bu sefer elimden kaçamazsın küçük banshee."

-----------------------------------------------------------

"Seninle daha çok işimiz var küçük banshee. Şimdilik sana iyi uykular."

Lydia'nın ağzından:

Gözlerimi kırpıştırarak açtım. Nerede olduğumu bilmiyordum. Tamamen kendime geldiğimde bir sandalyeye bağlı olduğumu fark ettim.

Ellerim ve ayaklarım sıkı bir şekilde bağlanmıştı. Kurtulmaya çalışsam da pek bir işe yaramamıştı. Hem iplerden kurtulsamda kaçacak yerim yoktu. Kapana kısılmıştım.

Burada öylece duracak mıydım yani? Bir şeyler olmasını bekleyecek ve hiçbir şey yapmadan oturacak mıydım?

Tabiki hayır!

Çığlık çığlığa bağırmaya başladım. Belki birileri beni duyup yardım edebilirdi.

"İşte böyle banshee. Çığlık atmaya devam et." demişti karanlığın içinden biri.

Bu ses çok tanıdıktı. Kaşlarımı çattım ve: "Stiles, bu sen misin?" dedim.

Stiles olduğunu düşündüğüm kişi bana yaklaştı. Yüzünü ayırt edebileceğim kadar yakınıma gelmişti.

Evet, bu oydu. Bu Stiles'tı. Hayır hayır. Bu o değildi. Bu-

Nogitsune...

"Nogitsune." dedim iğrenerek.

"Bundan daha zeki olacağını düşünmüştüm." dedi.

Neyden bahsediyordu? Biz onu öldürmemiş miydik? Yok olmalıydı. Ölmesi gerekiyordu.

"Seni öldürdüğümüzü sanıyordum. Nasıl oldu da hayattasın? Senin ölü kalman gerekiyordu." dedim.

"Hayat süprizlerle doludur canım. Hiçbir şey beklenildiği gibi olmaz. Bazen de ölüler ölü kalmaz." dedi.

Yüzünde aptal bir sırıtış belirirken bende durumu analiz ediyordum. Burdan nasıl çıkacağımı düşünüyordum. Onu oyalamalıydım. Yanımda küçük kesici bir alet bulundursaydım her şey çok daha kolay olabilirdi.

"Ne demek istiyorsun? Biz seni öldürdük. Bundan eminim."

"Ne kadar eminsin peki?" dedi tek kaşını kaldırarak. Sonrada cevabını bekleyen bir öğretmen gibi kollarını göğsünde birleştirdi.

Ona anlamadım bakışları atıyordum. Gözlerini devirdi ve devam etti.

"Cidden mi Lydia? Sana bir ipucu." dedi ve kulağıma yaklaştı.

"Çığlık." diye fısıldadı.

Tabi ya. Ölüm çığlığı. İşte şimdi her şey yerli yerine oturuyordu.

Gözlerimi kocaman açarken Nogitsune sonunda dermiş gibi ellerini kaldırdı.

"Ama senin ölümünü hissetmiştim." dedim anlamayarak.

Angel Of DarknessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin