5. Bölüm- Ben Seni Üzerim!

52 4 1
                                    

Selin: Neeeeee?
Ali'nin ağzından
Ali: Selin!
Selin: ...
Tuğçe kalkıp, Selin'i koltuğa oturttu. Selin hiç konuşmuyordu. Yanağından bir yaş süzüldü.
Selin: Biliyor musunuz? Benim hiç kimsem yok. Önceden çok güvendiğim adam vardı, beni hiç bırakmaz dediğim. Ama o bana hiç güvemiyormuş.
Benden bahsettiğini anladım. Biraz moralim bozuldu açıkçası.
Aslı: Biz varız, Emre var, Nazlı var.
Selin: Benim hayatımda Nazlı diye birisi yok.
Savaş: Niye?
Selin: Ben Ali ile bulustuğum zaman. Beni aramıştı. Onun yüzünden onunla dışarı çıktım. Birde isteme için elbise alıcaktı Nazlı Hanım. Ama onu giymedim.
Aslı: Hem Ali var. O seni bırakmaz.
Selin: O beni artik sevmiyor ki.
İpek: Gençler biz bahçeye çıkalım. Selin ve Ali biraz konuşsun.
Tuğçe: Aynen!
Onlar gidince biraz sessiz kaldık. Sonra Selin'in yanına gitmeye karar verdim. Selin'in yanına gidip oturdum.
Ali: Selin ben senden özür dilerim! Ve sen yalnız değilsin. Biz varız. Diğerlerini geçtim, ben varım ve senden vazgeçmem. Seni çok seviyorum. Bunu unutma.
Selin bana sarıldı.
Selin: Özüre gerek yok. Ben sana aşığım, gözüm kör Mavi. Benim gözüm kör, başkasını görmüyor. Birtek mavi gözlü çoçuk var gözümde.
Dedi. Ve bana sarıldı. Ve dudağıma yaklaştı ve öpücük bıraktı ve geri çekildi. Ve Selin: Hadi bahçeye çıkalım.
Ali: Tamam hadi.
Selin elinden sıkıca tutup. Bahçeye doğru yürümeye başladık.
Savaş: Hoşgeldiniz.
Selin ve Ali: Hoşbulduk.
Aslı: Hadi gelin kuzum oturun.
Selin'in ağzından
Oturduğumuz da, Tuğçe
Tuğçe: Emre'yi de çağırsakya
Savaş: Aynen
Selin: Durun ben ararım.
Telefonu açıp rehberde 'yakışıklı abim' aradım.
Telefon konuşması
Emre: Efendim güzelim
Selin: Abi kızlara gelsene!
Emre: Napıyım kızların arasında.
Selin: Kızkıza değiliz ki. Ali ile Savaş da var.
Emre: Tamam yarım saate ordayım.
Telefon Konuşması Son!
Selin: Geliyor.
Tuğçe: Oleyyy!
Hepsi Tuğçe'ye dönüp 'Ne' diyordu. Ama ben şaşımadım. Çünkü Tuğçe, abime platonik. Ve kızlar da bunu biliyor. Niye şaşırdılarsa.
Selin: Ağzınızı kapatın.
Tuğçe: Yani şu aşk böceklerinin derdinden anlar diye. Ohhh.
Selin: Öyledir kesin!
Tuğçe bana ölümcül bakış atarken. İpek, Suna, Aslı ve ben gülüyorduk. O sıra da arkadan bir ses geldi.
- Neye gülüyorsunuz bakıyım?
Sesin sahibi Emre'ydi.
Ali: Hoşgeldin!
Emre: Hoşbulduk. Napıyorsunuz?
İpek: Emre oradan ne yapıyoya benziyoruz?
Emre: Oturuyorsunuz. Ben nasılsınız manasında sordum.
İpek: Nasılsınız diyeceksin o zaman salak.
Selin: Çok iyiyiz!
Tuğçe: Seni gördüm daha da iyi oldum.
Selin: Tuğçeeee!
Suna: Hadi bakalım açıkla.
Ali: Tuğçecim?
Aslı: Tuğçe 'Seni gördük daha da iyi olduk' diycekti. Diymi Tuğçe?
Tuğçe: Aynen, öyle diycektim.
Selin: Tuğçe, Aslı'ya teşekkür borcun var.
Tuğçe: Biliyorum!
Ali: Bu işi nasıl halledicez?
Selin: Benim aklımda birşey var.
Emre: Aklından geçenleri göremiyoruz ya hani, anlatsan.
Anlatmaya başladım...
Ali: Eminmisin Selin?
Selin: Sana aşık olduğum kadar eminim.
1 hafta Sonra
Bugün Murat'la evleniyorum. Tabii ki bir planım var. Nikah masasına oturduk. Herkes var. Magazin herşey, herkesin hayran olduğu bir nikah. Ama benim planım herşeyi mahvedicek. Masaya oturduk. Nikah memuru da geldi...
Nikah Memuru: Zafer kızı Selin, Nejat oğlu Murat'ı hiçbir baskı teshir altında kalmadan evlenmeyi kabul ediyormusunuz?
Biraz bekledikten sonra Ali'yi görünce cevabımı verdim.
Selin: Hayır. Çünkü ben bu adamla zorla evlendiriliyorum. Hemde niye biliyormusunuz? Tabii ki bilmiyorsunuz. Şirketi büyütmek için ama ben Ali Mertoğlu'nu seviyorum. Murat Sarsılmaz'ı değil.
Dedim ve Ali'nin yanına gidip elini tuttum. Ali ile beraber koşmaya başladık. Kızlar, Savaş da bizim peşimizden abim de araba da bizi bekliyordu. Arabaya bindik. Aslı, ben, Ali ve Emre aynı arabadaydık. Diğerleri Savaş ile peşimizden geliyordu. Nazlı ile konuşmuyorum ama barışmak istiyorum. Abim Nazlı'nın da gelmesini istediği için o diğer arabayla geliyordu. Şimdi nereye mi gidiyoruz? Ali'lerin dağ evine. Geldiğimiz de abim kapımı açtı. Bagajdan eşyaları indirip eve doğru yürümeye başladık. Sol tarafım da Ali, sağ tarafım da Aslı vardı. Eve girer girmez hepimiz kendimizi koltuğa attık.
Tuğçe: Kızlar, hadi Selin üstünü değiştırsin bizde ona yardım edelim.
Suna: Tamam, hadi.
Hepberaber yukarı çıktık. Nazlı gözlerim içine bakmıyordu. Neden olduğunu tahmin edebiliyorum.
Tuğçe: Selin siz Nazlı ile biraz konuşun biz çıkalım.
Selin: Konuşacak birşey yok!
Nazlı: Konuşalım!
Sesi yalvarır gibi geliyordu. Ve içim parçalandı. Bizim kızlar o sırada odadan çıkmıslardı.
Emre'nin ağzından
Bizimkinler odaya çıktıktan sonra
Ali: Bundan sonra ne olacak sizce?
Savaş: Selin manşetlerde olacak Zafer Amca da olayı yalanlıycaktır.
Emre: Aynen öyle olucaktır. Ama Selin boş durmaz Selin de röportaj verir demedi demeyin.
O sıra da merdivenlerden de kızlar iniyordu. Ama Selin ve Nazlı yoktu.
Emre: Kızlar, Selin ve Nazlı nerde?
Tuğçe: Biraz konuşsunlar diye yalnız bıraktık.
Emre: Selin'i nasıl ikna ettiniz?
Tuğçe: Biz birşey yapmadık. Nazlı yalvarır gibi bakınca kabul etti.
Tuğçe çok iyi kızdır. Selin'in lise arkadaşıydı. Selin ile aynı üniversiteye gidiyorlardı. Ama Selin okulunu dondurdu, Tuğçe devam etti. İpek ve Aslı da komşumuzdu. O sırada merdivenlerden Selin ve Nazlı indi.
Selin: Napıyorsunuz? İpek başlamadan ben söyleyeyim oturuyorsunuz. Kafanızdaki soruları da cevaplıyım, barıştık.
Ali: O zaman ne yapıyoruz?
Emre: Kızlar yemek yapıyor bizde şömineyi yakalım.
Kızlar: Eminmisin?
Selin: Zehirlenmeyelim?
Emre: Offf tamam, genç yaşta ölmeye niyetim yok! O yüzden ben şömineyi yakıyorum.
Tuğçe: Ben de sana yardım ediyim!
Emre: Yardıma ihtiyaç yoktu ama istiyorsan gel!
Tuğçe: Hem sana önemli birşey söyleyeceğim.
Tuğçe çok güzel ve iyi bir kız. Ondan biraz hoşlanıyor olabilirim. İstesem çıkma teklifi ederdim ama onu üzerim diye çok korkuyorum.
Emre: Tuğçe ne söyleyeceksin?
Tuğçe: Direk konuya giricem uzatmıycam.
Emre: Hadi Tuğçe!
Tuğçe: Ben seni çok seviyorum. Ve bu yeni birşey değil senelerdir. Hatta aşka dönüşen birşey.
Emre: Bak Tuğçe, bende sana birşey hissediyorum. Ama bu ne bilmiyorum.
Tuğçe çok sevinmişti.
Tuğçe: Emre sevgili olalım.
Emre: Tuğçe ben seni üzerim ve bizden olmaz.
Tuğçe: Nasıl?
Sesi ağlamaklı çıkıyordu.
Emre: Ben özür dilerim ama olmaz.
Tuğçe: Canın sağolsun.😢
Deyip eve doğru yürümeye başladı. Eminimki şuan ağlıyor. İçim parçalanıyor.
Ali'nin ağzından
Emre ve Tuğçe gittikten sonra bizde mutfağa gidicekken.
Selin: Ali ve Savaş yemeği siz hazırlıyın.
Savaş burun kırın etmeye başladı.
Ali: Bana uyar. Hadi mutfağa.
Mutfağa girer girmez. Ocağa su koydum içine de makarnayı da içine koydum. O sıra da kapı açıldı ve kapıyı kırarcasına kapattı. Salona gittiğimiz de Tuğçe kapıya dayanmış ağlıyor.
Selin: Tuğçe ne oldu sana?
Aslı: Tuğçe kuzum Emre'ye söyledin dimi?
Tuğçe: Allah benim bel-
Ali: Tuğçe anlat ki rahatla.
Tuğçe: Dedimki seni seviyorum...
Herşeyi anlatınca daha çok ağlamaya başladı.
Selin: Ahh abi ahh!
Savaş: Emre nerde?
Tuğçe: Bilmiyorum umrumda da değil.
Diyip yukarı çıktı. Savaş, Emre'ye bakmaya gitti. Kızlar yukarı gitti. Bende mutfağa ocağı kapattıp salona gittim. Kızlar oturuyordu.
Ali: Ne oldu?
Selin: Yalnız kalmak istiyormuş. Savaş nerde?
Ali: Emre'ye bakmaya gitti.
O sıra da kapı açıldı.
Savaş: Yok! Araba da yok.
Selin: Nerde ki?
Ali: Bilmiyorum!
1 saat sonra
Selin: Ali, kendine birşey yapmış olmasın veya kaza yapmış olmasın! Ali abimi getir bana.
Ali: Selin, sakin ol gelir şimdi.
O sırada kapı çaldı. Ve Selin koşarak kapıya bakmaya gitti, bizde peşinden. Karşımızdaki görüntü karşısın da hepimizin ağzı açık kaldı.

Ayrılık ZamanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin