Karşımızdaki görüntü karşısın da hepimizin ağzı açık kaldı.
Selin'in ağzından
Tuğçe ve Emre el ele karşımızdalar. İyi de Tuğçe yukarda değilmiydi?
Emre: Ağzınızı kapatın sinek girecek.
Onlar içeri girdi, biz arkalarından onlara bakıyorduk.
Tuğçe: Orada daha durcakmısınız?
Selin: Tuğçe sen yukarda değilmiydin?
İpek: Demek ki değilmiş.
Selin: Abi varya o kadar ağladım.
Emre: Sen benim için ağladın mı?
Selin: Sizden başka kimim kaldı ki? Tabii ki size ağlıycam.
Emre: Selin! Duygusala bağlama yine.
Selin: Tamam! Hadi anlattın bakalım.
Tuğçe: Ben anlatayım. Şimdi yukarı çıktım ya ben siz gittikten sonra, biraz ağladım. Sonra camdan ses geldi. İlk önemsemedim. Daha sonra tekrar tıklanınca camı açtım. Açmamla Emre ile burun buruna geldik. Emre düşüyorduki. Son anda tuttum. Sonra 'ya sen gelirsin ya ben zorla götürürüm' dedi. Bende o inince merdivenden indim. Sonrası bizde kalsın.
Selin: Vay be! Ben burda göz yaşı döküyim birşey oldu diye beyefendi kızla sevgili olsun.
Emre: Abartma Selin!
Tuğçe: Offf! Siz napıcaksınız?
Ali: Hiçbir planım ama diyorum ki İngiltere'ye gidelim hepimiz.
Emre: Para bol galiba!
Ali: Gerizekalı bizim orda ev varya. Uçak kolay zaten.
Selin: Ben bilmem! Ama hepimiz gidicez!
Ali: Anlama kıtlığın mı var güzelim? Diyorum ya 'hepimiz' diye.
Açıkcası biraz dediğine üzülmüştüm. Gözlerim dolmaya başladı.
Selin: Ben bir yukarı çıkıp, geliyorum.
Cevap vermelerine fırsat vermeden yukarı çıktım. Odama girdim. Niye bu kadar üzüldüm ki. Ali kesin ağladığımı anlamıştır. Kapı çaldı, hemen gözyaşlarımı silmeye başladım.
Ali: Aşkım ben özür dilerim.
Selin: Boşver, önemli değil. Hadi aşağıya inelim.
Aşağı indik.
Selin: Ne diyorsunuz. İngiltere'ye gidelim mi?
Tuğçe: Bence gidelim.
Selin: Sizce kızlar?
İpek: Bilmem ki iş çok. Aslı hemşire izini zor alır.
Selin: Bir hafta kalır gidersiniz. Bir haftayı sizle geçireyim.
Aslı: Ben bir arıyım. Hem ben işten çıkmayı düşünüyorum.
Hepsi: Niye?
Aslı: Bizimkilerin yanına gidicem.
Selin: Kalıcı mı?
Aslı: Ne yazık ki.
Selin: Aslı konuşalım mı?
Aslı: Tamam!
Odaya çıktık.
Selin: Aslı niye?
Aslı: Sebebi yok.
Selin: Paramı? Aslı Ali sana bir iş bulur kendi bölümünden. Bak Ali'nin asistanının asistanı olursun.
Aslı: Kuzum-
Selin: Ben Ali ile konuşucam bugün. Hadi aşağı inelim.
Aslı: Dur!...İlk gözyaşlarımızı siliyoruz, ondan sonra.
Aşağıya indiğimiz de Ali ortalıklar da gözükmüyordu.
Tuğçe: Selin, ben sana yardım ediyim. Ali mutfakta.
Ona öpücük atıp mutfağa gittim. Ali makarnanın sosunu hazırlıyordu. Yanına gidip yanağına öpücük kondurdum.
Selin: Ali senden birşey istiycem, asistana felan ihtiyacınız var mı?
Ali: Niye?
Selin: Aslı için.
Ali: Savaş asistan arıyordu.
Selin: Tamam o zaman ben kaçar. Kolay gelsin sevgilim.
Koşarak içeri gittim. Ve Savaş'a
Selin: Yeni asistanın hayırlı olsun!
Savaş: Kim?
Selin: Tabii ki de Aslı.
Savaş biranda rahatladı.
Savaş: Ohhh! Tanımadığım biri asistanım olucak diye çok üzülüyordum.
Herkes artık durumu kavramıştı, pardon Aslı dışındaki herkes.
Tuğçe: Hayırlı olsun kuzum!
Aslı: Sağol kuzum.
Selin: O zaman hepimiz gidiyoruz. İngiltere'den geldikten sonra da işleri hallederiz. Şimdi makarnayı yiyip yatalım.
Ali: Hadi, hazır makarnalar!
Hepimiz masaya oturduk. Yemek yedikten sonra
Selin: Eline sağlık aşkım. Ben bulaşık makinesine dizerim siz oturun.
Bulaşık makinesine dizip içeri geçtim. Ali'nin yanına oturdum.
Selin: Hadi yatalım.
Emre: Selin sen kızlarla kalıyorsun.
Selin: Sende Tuğçe'yle kalmıyorsun.
Emre: Offf! Git kal ama sesinizi duymayayım.
Odalara girdik. Ben tekrar aşağıya iniyorum. Su içmeye. Suna ile karşılaşıyorum.
Suna: Selin!
Selin: Efendim!
Suna: Selin ben biraz daraldım. O yüzden biraz aşağı ineyim dedim.
Selin: Suna bana açıklama yapmak zorunda değilsin.
Suna: Selin yarın gazetelerde manşetleri süsliyeceksiniz.
Selin: Biliyorum.
Suna: Bizde sap gibi kaldık sizin yanınızda.
Selin: Suna senden birşey isteyebilirmiyim?
Suna: Tabii ki!
Selin: O işi bırak ben sana iş bulurum. Lütfen! Size zarar verebilirler.
Suna: Bırakırım. Bir aylığına Fransa'ya gidicem. Sende gelsene.
Selin: Bilmem ki. Abime ben bir sorarım.
Suna: Lütfen!
Selin: Tamam sorcam. Hadi uyuyalım.
Odaya girdim. Ali uyuyordu, büyük ihtimalle beni beklerken uyumuş. Bende gecelik giyip yanına yattım. Yüzünü incelemeye başladım. Ne kadar doğru bir karar verdiğimi tekrar anladım. Dudağına öpücük bırakıp uykuya teslim oldum. Sabah kalktığım da ses yoktu. Yerimden kalktım, aşağa doğru inmeye başladım. Suna'nın bir elinde telefon diğer elinde gazete var.
Selin: Suna sabah sabah napıyorsun?
Suna: Gel, gel manşetlerdesiniz. Baban röportaj vermiş.
Selin: Ne yazmışlar?
Diyip elinden gazteyi aldım. Ama alır almaz bir gülme tuttu. Babamın bakışı fena kötü olmuş. Daha fazla gülmeye başladım. Evdekinler de yavaş odalarından çıkıyordu. Suna bana garip garip bakıyordu. O sıra da Ali yanıma gelmiş. Bana bakıyordu. Bende Suna'nın elinden telefonu alıp videoyu izlemeye başladım. Daha fazla gülmeye başladım. Ve artık bayılcam. Sakinleşince
Emre: Selin ne oldu?
Selin: Videoları ve gazeteye bakın. Suna senden olanları açıkla, ben ilk üstümü değiştiricem daha sonra kahvaltı hazırlıycam.
Diyip yukarı çıktım. Üstümü değiştirdim sonra da aşağıya indim. Kızlar mutfaktaydı. Ali de büyük ihtimalle neye güldüğümü anlamaya çalışıyor. Mutfağa gittim.
Nazlı: Selin ne zaman gidicez İngiltere'ye?
Selin: Bilmiyorum ki. Yalnız sen benim buraya geldiğimi nasıl anladın?
Kızlar: Kokundan.
Selin: Vay be! Ali bile benim kokumu bu kadar ezberlemedi. Bugün birşeyler almaya gidelim.
Tuğçe: Ben gelmem! Siz gidin.
Suna: Sen bilirsin!
Kahvaltıyı hazırladık. Ve yemeğe başladık.
Selin: Maviş, biz bugün alışverişe gidelim mi?
Ali: Ben bugün çok yorgunum sizi Savaş götürsün.
Selin: Savaş?
Savaş: Tamam, hazırlanın ben götürürüm.
Emre: Tuğçe sen gidicek misin?
Tuğçe: Hayır! Ben seninle kalıcam.
Diyip. Abimin dudağına doğru yaklaşmaya başladı.
Ali: Yavaş! Burda aile var.
Ali ile birbirimize bakıp sırıttık.
Savaş: Hadi hazırlanın da çıkalım.
Selin: 5 dakika burdayız.
Savaş: Onu ben 2 saat diye düzeltiyim. Ama sadece yarım saatiniz var ve başlamış bulunmakta.
Hepimiz merdivenden çıktık. Tuğçe dışında.
Yarım Saat Sonra
Savaş: Hadi kızlar!
Selin: Tamam geldik.
Diyip aşağı indik. Ali'nin yanına gidip
Selin: Ali, İngiltere'ye ne zaman gidicez?
Ali: Bugün ayarlıycam sevgilim.
Selin: Tamam o zaman görüşürüz. Bayyy!
Diyip Ali'nin dudağını öptüm. Tuğçe'nin ve abim de yanağına bir öpücük kondurup evden çıktım. Nazlı öne oturdu. Biz pek kilolu olmadığımız için sığdık. Ufak biryere geldik. Arabadan indik bizim peşimizden Savaş'ta indi.
Savaş: Sizi burda bekliyorum. İstediğiniz herşeye burda var. Çabuk çıkın ev için de alışveriş yapıcaz çünkü.
Selin: Tamam!
Diyip içeri geçtik.
1 saat sonra
Alışverişi yapmıştık. Dışını küçük gözüyor ama içi kocaman. Çıktığımız da Savaş araba da telefonu ile oynuyordu. Arabanın kapısı açıp bindim.
Savaş: Sizi beklemekten ağaç oldum.
Selin: Belli. Hadi sür, ben sevgilimi özledim.
Markete girdiğimiz de nerrdeyse marketi topladık. Savaş, Nazlı ile beraber kasada bekliyor. Biz ise dışardan onları izliyoruz.
Aslı: Kızlar, Savaş ve Nazlı yakışmıyorlar mı?
Selin: Aynen kızım çok yakışıyorlar. Dedi o sıra da
Savaş: Kimkime yakışıyormuş bakıyım?
Suna: Ali ile Selin.
Nazlı: Bence de.
Diyip arabaya bindi. Sonra bizde bindik. Hepimiz birşeyler aldık. Tabii ki Tuğçe'yi unutmadık ama ufak bir oyun oynasak sonrun olmaz bence. Tabii ki Ali'ye, Savaş'a ve Emre'ye de. Savaş'ınkini Nazlı vericek. Tabii ki Ali'ninkini ben vericem. Emre'ye Aslı verecek. Eve geldiğimiz gibi hemen arabandan inip eve doğru koştum.
Selin: Mavişim, koca gözlün geldi.
Diyip eve doğru koşarken kapı açıldı ve Ali ike beraber yere kapaklandık.
Ali: Selin kalksan artık.
Selin: Heee doğru!
Diyip üstünden kalktım. Tuğçe ve abim koltukta bizi izliyor. Diğerleri ise kapıda bize bakıyor, ellerinde ki poşetlerle.
Aslı: Al Selin!
Selin: Teşekkür ederim.
Aslı: Rica ederim!
Poşetten Ali'ye aldığım parfümü çıkardım. Ve
Selin: Mavişim sanma ki seni düşünmedim. Orda gördüm ve sana almak istedim güzel mi?
Ali: Çok güzel sevgilim. Teşekkür ederim.
Selin: Rica ederim.
Tuğçe: İnsan arkadaşını da düşünür.
Aslı: Emre al buda senin.
Emre: Teşekkür ederim kızlar.
Kızlar: Rica ederiz!
Savaş: Banada almışlar kendinizle övünmeyin.
Tuğçe: Aşk olsun be.
İpek, Suna, Nazlı, Aslı ve ben Tuğçe için aldıklarımızı yanına götürüp. Bir güzel sarıldık.
Selin: Salak biz seni unuturmuyuz?
Tuğçe: Unutmazsınız diymi!
Selin: Hadi gelin aldıklarımızı yerleştirelim.
Tuğçe: Tamam hadi!
Diyip mutfağa gittik. Mutfaktakileri yerleştirdikten sonra salona geçtik.
Ali: Yarın gidiyoruz.
Selin: İyi de hiç hazırlamadık.
Ali: Şimdi hazırlana bilirsin bence!
Selin: Offf! Hadi kızlar hazırlanalım.
Odaya gidip valizleri toplamaya başladım.
🌆
Merdivenlerden inerken evde ses yoktu.
Ali: Hadi yemeği hazırladım. Gelin de yiyelim.
Deyince biraz irkildim.
Selin: Aşkım ben geldim.
Ali: Hoşgeldin sevgilim.
Selin: Diğerleri nerde?
Ali: Tuğçe ile Emre alışverişe gitti. Diğerleri odalarında.
Selin: Öyle mi?
Ali: Öyle
Diyip dudağına doğru yaklaşmaya başladı. Selin de ona doğru yaklaşmaya başladı.
İpek: Ohaaaa!
Ali: Biraz daha geç gelseydiniz olmazdı dimi!
İpek: Biz böyle anları bozmak için varız.
Selin: Valizlerinizi hazırladınız mı?
İpek: Evet.
Ali: Hadi oturun.
Masaya oturup yemekleri yemeğe başladık.
Selin: Aşkım çok güzel olmuş.
Ali: Teşekkür ederim. Ama o senin güzelliğin.
Selin: 😊
Aslı: Yarın kaçta gidicez?
Ali: 8'de
Selin: Ohaaa çok erken.
Ali: Uçakta uyursun aşkım.
Selin: Aşkım özel uçak mı?
Ali: Babamın uçaklarından.
Selin: Ali haberi var mı babanın ve annenin?
Ali: Evet sevgilim. Hatta seninle tanışmak istiyorlar.
Selin: Gerçekten mi?
Ali: Evet sevgilim.
Savaş: Emre'ler nerde kaldı?
Ali: Geliyorlardır heralde arasana.
Savaş: Tamam.
Diyip telefonu alıp camın önünde konuşmaya başladı. Biraz sonra geldi.
Savaş: Geliyorlarmış.
Yazarın ağzından
Tuğçe ve Emre alışverişe diye çıkmışlardı. Ama aslında alışverişe daha sonra gitmişlerdi. Doruk ile konuşmaya gitmişlerdi. Ve sonucu biraz tuhaf olmuştu.
Zafer ise normal hayatına devam ediyordu. Sanki böyle birşey olacağını biliyormuşcasına. Güneş ise mahvolmuştu. Sarsılmaz ailesi de hayatlarına sanki hiçbirşey olmamış gibi devam ediyorlar. Murat ise böyle birşey olacağını kesin biliyordu. O yüzden rahattı. Bu olayda en suçsuzu, en çok zarar gören oldu. Tuğçe ve Emre eve gelmişlerdi. İçeri girdikten sonra koltuklara oturdular.
Emre: Size birşey söylemem lazım.
Selin: Söyle
Emre: Bugün biz Doruk'la görüştük.
Selin: Neeee?
Emre: Dinle Selin! Herkes normalmiş hiç birşey olmamış gibi ama bir kişi hariç-
Selin: Kim Murat mı?
Emre: Hayır annem
Selin: Ne😑
Emre: Hiç uyumuyormuş. Ve senin odandan çıkmıyormuş. Selin ara konuş. En azından iyi olduğunu söyle.
Selin: Arayacağım yarın sabah gitmeden önce. Peki diğerleri nasıl?
Tuğçe: Herkes çok iyiymiş hatta bu olacakları biliyormuş gibi hayatlarına devam ediyorlarmış. Ama Murat daha bir rahatmış.
Nazlı: Tuhaf!
Emre: Hadi yatalım!
Diyip herkes odalarına gider. Selin ve Ali yatarlar.
Selin: Aşkım yarın güzel birgün olucak diymi?
Ali: Evet sevgilim diyip öper.
Güneş ise Selin'in odasında yatak da Selin'in yastığı kokluyordu.
🌇
Sabah saat 6'da Güneş'in telefonu çalar. Arayan kişiye bakmadan açtı.
Telefon konuşması
Güneş: Efendim!
Selin: Anne
Güneş: Selin'im kızım, yavrum ben senden çok özür dilerim.
Selin: Anne sakin ol! Senin bir suçun yok.
Güneş: Var kızım! İzin vermemeliydim.
Selin: Anne ben kaçıp kurtuldum.
Güneş: İyi yaptın kızım. Lütfen gel.
Selin: Gelemem oraya anne
Güneş: Anlıyorum kızım. Bir yerde buluşsak?
Selin: Anne biz yurtdışına gidicez, geldikten sonra konuşuruz olur mu? Ben seni hep arıycam.
Güneş: Kimle gidiceksin?
Selin: Ali, Nazlı, Emre, İpek, Aslı, Suna, Savaş ve Tuğçe.
Güneş: Tamam kızım. Nazlı ile Emre nasıl?
Selin: Onlar çok iyi anne.
Güneş: Tamam kızım, hepsine selam söyle. Hepinizi öpüyorum. Seni çok seviyorum.
Selin: Tamam anne bende seni çok seviyorum. Bak kendine çok iyi bak tamam mı?
Güneş: Tamam kızım.
Telefon konuşması son!
Kapattıktan sonra Selin biraz ağlar daha sonra aşağıya kahvaltıya iner.
Selin: Günaydın!
Aslı: Günaydın kuzum.
Ali: Günaydın sevgilim.
Selin: Annemin selamı var hepinize ve hepinizi öpüyomuş.
Hepsi: Aleyküm Selam!
Nazlı: Nasıl geliyordu sesi?
Selin: Kötü. Ama sesimi duyunca mutlu oldu. Geldikten sonra konuşcam.
Savaş: Çıkalım mı?
Ali: Aynen anca gideriz zaten!
Diyip valizleri arabaya taşımaya başlarlar.
Ali: Şimdi kim kiminle gidiyor.
Savaş: Bence Aslı, İpek, Suna ve Nazlı benimle gelsin. Siz kendi arabalarınızla gidin!
Selin: Aynen çok iyi olur.
Savaş: Hadi o zaman!
Hepsi arabalara biner.
Ali: Selin annenle konuşmana çok sevindim.
Selin: Benim iyi kalpli sevgilim benim.
Ali: Koca gözlüm benim ya.
Emre ve Tuğçe'nin olduğu arabada
Tuğçe: Selin çok güzel bir şekilde yanaştı olaya.
Emre: Aynen sevgilim!
Diğer arabada ise yine aynı konu konuşuluyor.
Nazlı: Selin'in arıyacağını düşünmemiştim.
Savaş: Aynen!
Aslı: Demekki o da özlemiş annesini.
Uzun bir yolun ardından İngiltere'ye gelmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayrılık Zamanı
FanfictionBirbirlerini deli gibi seven Selin ve Ali, Selin'i çok seven Murat, Selin'i Murat ile evlendirmeye çalışan Zafer, Bu durumdan memnun Murat, Bu durumdan memnun olmayan Selin ve Ali,