Prens Adrian ve ben aynı yerde kalacaktık (oldu başka!!!) bunun verdiği öfkeyle söylenmeye başladım...
Prens Adrian;
-Yerde ben yatarım, sen yatakta yat.
-Hayır siz yatın.Zaten eski hayatımda hep yerde yatardım ben!
-Yani siz evlatlıkmısız?!
-Ne dedin sen!?
-Evlatlık...
-Hayır!Ben Venagir'in kayıp prensesiyim babam beni hep aradı..
Ama ben onu buldum.
-Özür dilerim prenses.Sonunda bir çözüme ulaşmıştık.
Ben yatakta ,Prens Adrian yerde yatıcaktı...Sabah olmuştu.Yavaşça gözlerimi araladığımda Prens Adrian 'ın başı göğsümde elide yüzümdeydi:
-Kalk hemen üstümden!!!!
(Prens Adrian şap diye yere yapışır):
-Ağğh!?
-İyimisin?! Yeri öptünde#@!$&#^# =D
-İnan ki yeri değilde seni öpmeyi tercih ederim.
-Anca rüyanda! Hatta orda bile göremezsiniz!!!
-Tamam öyleyse. Napalım?
-Bir şeymi DEDİN!?
-Ha...ha...yıır!
-İyi öyleyse, dedim.
Kalktım; elimi yüzümü yıkayıp,
kahvaltı yaptım.Daha sonra yıkanmak için izin istedim.
Dikkatimi çeken bir şey vardı; burdaki tüm gardiyanlar bayandı. Yıkanma yerine gelmiştim:
-En azından burda durmayın devriye falan gezin!!!
-Peki leydim.
-Sonunda, dedim. Gardiyan dışarıya çıktı. Bende üstümdekileri çıkardım. Küvette sıcak su vardı.Küvette girdim.Yan taraftaki sabunu alıp vücudumu temizledim ve duruladım.Daha sonra da lavantadan yapılan özel bir sıvı ile saçlarımı yıkadım.Çok güzel kokuyordu.Küvetten çıktım.Ardındanda tüm vücuduma bir kova suyu boşalttım.İkinci kovayıda elime aldım.O anda kapı açıldı!İçeriye Adrian gelmişti?!! Gardiyan:
- Yıkanın,sonra koğuşa geri dönün, dedi.
Benim hâlâ üstümde bişey yoktu aceleyle küvete atladım:
-Gözlerini kapat!! Şimdi ben çıkıp havlumu sarıcağım.Sonrada koğuşa döneceğim!! Anladın değilmi?!?!
-Gözlerimi kapattım. Geç hadi, dedi.
Dediğimi yapıp çıktım . Üstüme yeşil bir elbise verdiler ve kırmızı ayakkabı.
Daha sonra ise gardiyandan okumak için kitap istedim.Aldığım kitap aşık iki gençle ilgiliydi. Gardiyana teşekkür edip.Kitabımı okumaya başladım. O sırada Adrian içeri girmişti.Ama bana bakamıyordu, sanırım utanmıştı.Saçlarım hâlâ ıslaktı.Buna aldırmadan kitaba geri dönmüştüm....
Aradan baya zaman geçtimiş ve akşam yemeğine sıra gelmişti.Mum ışığı ile yemeklerimizi yiyorduk.Adrian üzgün görünüyordu.Tüm cesaretimi toplayıp onunla konuşmaya başladım:
-Sorun nedir?
-Ha! Yok birşey.
- Ama hiç öyle gözükmüyor.
-Benim yüzümden her türlü sorunla karşı karşı karşıya kaldınız.Sizin için üzülüyorum.
- Hayır, sorun yok. Hem sizi daha iyi tanıdım bu sayede.
- Sah..i..mi?
-Evet, halimden gayet memnunum.
O anda Prens Adrian öksürmeye başladı.Sırtını sıvazladım:
- İyimisin!?
-Senin kadar olmasada, evet.
-Hııımm, dedim. Kızarmıştım. İçimden kendi kendime konuşmaya başladım; sakın Elenor! Sakın sana aşık olmasını sağlama, çünkü sonunda onuda kaybedersin. Aşkını daima sakla, söyleme!!Kitabı nerdeyse yarılamıştım. Prens Adrian'a baktı mavi gözlerim. Sevimli bir şekilde uyordu.Yorganını üstüne örttüm.
Sonra da yatağıma yattım.Gözlerimi ise yavaşça kapattım.Bir sarsılma hissettim. Prens Adrian yanıma yatmış ve saçımı okşuyordu. Gözlerimi hızlıca açtım:
- Yerde yatmaya alışmalısın.
- Been şeeeey yayani....
- Sana dil dersleri vermediler değilmi?
- Peki.Ben yerime yatıyorum.Birde artık sizli bizli konuşmasak.
- Öyle olsun Adrian.
- Iyi geceler Elenor.Sabah olmuştu.Yavaşça gözlerimi araladığımda Adrian üstümdeydi öfkeyle:
- Oha yaaa ama artık!!!!!
Ve yerde bir adet Adrian...
-Bu sefer yeri değil seni öpüyor olucam, dedi.Dudağıma yapıştı.Hemen kendimi geri çekip ona tekme atıcakken ayağım kaydı ve Adrian'ın üstüne düştüm.Bir süre gözlerimiz kesişti:
-Kalk hemen üstümden!!!!
- Farkındaysan sen benim üstümdesin.
Kalktım veeee domates surat....
6 hafta boyunca birlikte kaldık. Hergün gün daha da çok yakınlaştık. Ama artık kapalı bir alanda kalmak için gücüm kalmamıştı kaçmaya karar verdim.Koğuşta görevli olan köle küçük bir kız vardı 14-15 yaşlarındaydı adı ise Loren'di. Ona özgürlüğünü ve 5000 Dinar vadettim oda bunu kabul edip beni çıkartacağına dair söz verdi. Gece yarısıydı kapıyı hafifçe tıklattım bu çıkmak için bir işaretti sonra Adrian'a döndüm. Sakin bir şekilde uyuyordu .Ona kıyamadım aşağı eğilip saçlarını okşadım ardından yanağına bir öpücük kondurdum. Loren elinde bir meşale ve erzakla geri döndü. Artık gitme zamanı gelmişti. Bütün gardiyanlar uyuya kalmıştı bunu değerlendirerek gizlice arka kapıya doğru geldik .Loren kapıyı yavaşça açtı. Sağa sola bakıp ilerledik bir süre sonra ayrıldık .Ona teşekkür ettim ve bir sürede gizlice yanında bulundurduğum 1000 dinarı ona verdim .Bana sarıldı ve teşekkür etti. Artık tek başımaydım. İlerliyordum karanlıktı ama elimdeki meşale bunu aydınlatmayı başarıyordu .Susesi duymuştum şırıl şırıl akıyordu yaklaştıkça ses arttı...
Çınar ağaçları vardı ve güzel bir şelale ,içinde de kıvrak balıklar...Acıkmıştım,iç çamaşırlarım hariç üstündekileri çıkartıp suya daldım. Elimle balık tutup karaya attım daha sonraysa meşale mi kullanarak bir ateş yaktım ve balıkları pişirmeye başladım.Üstümdeki kıyafetlerimin kurumasını beklerken üstüme beyaz bir çarşaf sardım...
Balıklar sonunda pişmişti. Kılçıklarını ayıklayıp yedim. Elime birazcık toprak alıp sürdüm daha sonra suyun içinde yıkadım. Yaprak yığınlarını bir araya getirerek üstüne küçücük örtü örttüm.
Çok üşüsemde uyumalıydım....Aşk; aynı yazıldığı gibidir.Sesli başlar sessiz biter♥♥♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TARİHİ AŞK
RandomAşk hiç beklenmedik anda ortaya çıkar... Babasını kaybettikten sonra savaşta tanıştığı prense aşık olan bir asil prensesin hikayesi....