Günler hızla geçmişti. Babamın sarayına geleli 6 ay olmuştu.Taht odasındaydım.Yanıma ikiz muhafızlar Mark ve Spart gelmiş:
- Svadya'dan bir elçi geldi Prenses.Sizi görmek istiyorlar,dedi.
-Gelsin, dedim.
İçeri geldi;
-Efendim ben Svadya Krallığı elçisi Paulon Wer.Kral Thor sizin Lord Arsides'i öldürdüğüzü bilmekte ve size lordunun intikamı için savaş açtı.Şu anda onun ordusu Raeda Vadisi'nde hazırlar ,dedi.
Ben de:
-Kral Thor ' a geliceğimi belirt Paulon Wer, dedim. Tamam anlamında başını sallayıp gitti.
Daha sonrasında babama durumu anlattım. Onunda onayı ile birlikte hazırlık yaptık ve1400 kişiyle Halay Vadisi' ne doğru yola çıktık.İntikam için saldır Svadya! !!!!!
Büyük ve bir o kadar acımasız olan savaş başlamıştı . Onlar 1356 kişiydiler.Ordumuzda 600 okçu, 50 atlı,50 piyade vardı. Babamla birlikte savaşıyorduk. Bir ara ayağım taşa takıldı .Tam düşerken beni biri tuttu. Kim olduğunu bilmiyordum ama yakışıklı biri olduğu kesindi.
Ona teşekkür ettim. Koşa koşa babamın yanına gidiyordum ki o sırada babamın göğsüne ok ve mızrak saplandı.Ağlayarak yanına gittim :
- Baba!!?
-Seni seviyorum, keşke seni daha önce bulabilseydim.Olsun, bir tanem yanımdayken öldüm ya...Artık gam yemem. ....
Sözünü bitiremeden ölmüştü babam. Annem gibi oda yok olmuştu bir anda...Sonunda savaş bitmişti dört günün ardından çok yorulmuştum aç ve susuzdum. Gözlerim bir anda karardı canım çok acımıştı...
Aradan ne kadar zaman geçti hatırlamıyorum ama birinin beni taşıdığını hissettim.
Gözlerimi araladığımda Svadya çadırında olduğumu anladım! Üstelik kıyafetlerim değiştirilmişti!! Birkaç dakika sonra beni yerden kaldıran adam çıkageldi:
- Sizi iyi görmek çok güzel Prenses.
- Sen kimsin?
-Ben Svadya Krallığı Prensi Adrian.
- Bende Elenor.
Konuşmamız bitmemişti fakat kılıç sesleri gelmeye başladı ne olduğu anlamadım. Kalkamıyordum.O anda içeri bir adam düştü.Prens Adrian adamın boynundaki oku çıkarıp:
-Rodoklar!!! Ahhhh lanet, dedi.
- Ne oldu ki, dedim.Daha sözümü bitirmeden beni kucağına aldı:
-Sonra anlatırım.
-Bırak beni ...Heyy sana diyorum!!!
-İyi bırakayım,dediğini yaptı.Ayaklarım yere deydiği anda canım çok acımıştı:
-Tamam,beni hemen kucağına al!!
-Sesiz ol yoksa yerimizi belli...
Tüm okçular etrafımızı sardı başında kocaman bir taç olan adam bize doğru yaklaştı:
-Vay vay Prens Adrian ve güzel karısı.
Onları bağlayın çocuklar!!
- Rondok senin işin benimle Elenor 'u bırak hemen! !!
-Ben de olsaydım aynısını yapardım.Neyse (benim çenemden tutarak) güzel kızmış...Hiç bilmediğim bir yerdeydim .
Bizi kaçıranlar mola vermişti.
Şaşkınlıkla ne yapacağımı bilemedim ve ilk bulduğum fırsatta:
- Nerede olduğumuz konusunda bir fikirin varmı?!!
-Şey ,galiba....
-Ney galiba!!!!
-Bizi esir aldılar.
- Başka!!
-Benim karım olduğunu sanıyorlar !!!
-Oo , harika gerçekten, aaahhh ayaklarımı hissetmiyorum!!!
-Her şey üst üste geldi.Üzgünüm prenses, dedi.
Uzun zaman sonra Rodok Krallığı'nın Sahavana Şehri 'ne geldik.
Hayat; insana aşkı nadiren
gösterir♥♥♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TARİHİ AŞK
AléatoireAşk hiç beklenmedik anda ortaya çıkar... Babasını kaybettikten sonra savaşta tanıştığı prense aşık olan bir asil prensesin hikayesi....