Bir yandan mahalleyi ne kadar çok özlediğimi düşünerek bir yandan da şarkı söyleyerek gidiyordum. İnsanlar hala ne kadar sıcak, ne kadar da doğal ve içtendiler. Şu an oturduğumuz yer ise evleri, dışları, süslü püslü ama içleri bomboş olan insanlarla dolu. Hala oturduğumuz yere alışamadım. Çünkü annem her gün o yüksek sosyetenin içerisinde kayboluyor ve bambaşka bir insan oluyordu. Kardeşim Emin ise alınan o pahalı eşyaları, bilgisayarı ve tableti dışında hiç kimseyi görmüyordu. Kardeşime çok acıyordum. Özellikle kendi çocukluk anılarımı hatırladıkça onun arkadaşlık, dostluk, sokak oyunları olmayan samimiyetsiz bir ortamda büyüdüğünü fark ediyordum. Babama gelince ise o işten hiçbir şeye fırsat bulamıyordu. Ben ise anlattığım bu sıkıcı hayatın içinde her gün anılarımı özlüyordum. Günümün çoğunu yasemin, menekşe, güllerle, ve amaçlarla dolu olan bahçemizde havuzun karşısında, babama dedem den yadigar olan, çok sevdiğim tahtadan yapılmış sallanan sandalye üzerinde kitap okuyarak ve geleceğime dair hayaller kurarak geçiriyordum. Birden bir korna sesiyle irkildim. Arabanın içerisinden bir amca "Napıyosun kızım sen? Canına mı susadın?" diyerek heyecan ve korkuyla kızdı. Ben korkudan ne diyeceğimi şaşırdım ve olanları anlamaya çalışıyordum. Dalgın dalgın yürürken sağa sola bakmayı unutmuş, kendimi yola atıvermişim. Amcaya:
-Çok özür dilerim, dalgınlıktan fark edemedim, kusura bakmayın.
-Önemli değil kızım ama daha dikkatli olmalısın.
dedi ve yoluna devam etti.
Hava kararmıştı. Şoförümüz Hasan amca geldi ve beni eve götürdü. Çok yorulmuştum bir an önce akşam yemeğini yiyip hemen yatmayı planlıyordum. Kapıdan içeri girince:
-Ben geldimmm.
diye bağırdım. Annem elinde törpüsü moda dergilerini karıştırıyordu. Annem kafasını kaldırıp:
-Hoşgeldin Zehra. O varoş mahalleye gidince mutlu oldun mu?
-Anneciğim ben özünü unutmayanlardanım. Tabiki çok mutlu oldum. Hatta iki hafta daha çok çok mutlu olacağım.
-...?!
-Ben odama çıkıyorum, yemeğe beni çağırırsınız.
-Mutfağa git sana bir şeyler hazırlasınlar. Biz yemeği çoktan yedik.
Yemeğimi yedim ve odama çekildim. Dört beş sayfa kitap okuduktan sonra uyumuşum.
...
Çıraklığımın son gününde Mesut amcanın verdiği yeni kitapları raflara dizerken içeriye 1.65 boylarında, buğday tenli, ela gözlü, simsiyah pardesölü, simsiyah, omuzlarından dirseklerine kadar dökümlü eşarplı ve çok naif bir bayan girdi.
-Selamün Aleyküm Mesut amca.
-Ve Aleyküm Selam hanım kızım. Buyur ne istemiştin?
-Aşkolsun Mesut amca beni tanımadın mı?
-Kusura bakma kızım tanıyamadım. Kimsin, kimlerdensin? Söyle bakıyım.
-Ben Hümeyra Mesut amca nasıl tanıyamadın?
Şaşkınlıktan hemen arkamı döndüm ve
-Hümeyra mı?
dedim. Mesut amca da:
-Sen bizim Zehranın Hümeyrası. Bu ne güzel tevaffuk böyle kızım. dedi. Hümeyra' nın yanına gittim ve sıkı sıkı sarıldım. Hümeyra benim Zehra olduğumu anladı ve o da sıkı sıkı sarıldı. Mesut amca araya girdi ve "Güzel bir çay isteyelim de eski günleri yâd edelim tatlı kızlarım benim" dedi. Hümeyrayla oturduk. Ne de çok özlemiştim.
-Hümeyra seni çok özledim. Ne bir telefon numaranı bulabildim ne de sosyal medya da bulabildim. Ee nasılsın ne yaptın dokuz yıldır?
-Ben de seni çok özledim Zehra. Babamın tayini çıktı ve Edirne ye gittik. Bir kaç gün kalıp tekrar gideceğiz. Gezmeye geldik öyle. Peki sen ne yaptın bunca zamandır?
-Biz hala burdayız Babam şehir merkezinde özel bir hastaneden iş teklifi aldı. Sonra zamanla babam kendi hastanesini kurdu. Mahalleyi çok özlüyorum. Ayda bir böyle geliyorum işte. Sınavı ne yaptın nereyi tercih ettin?
-En başından beri hukuk okumak istiyordum. Allah a çok şükür kazandım. Peki sen?
-Ben tercih yapmadım. Karar veremedim. Büyük ihtimal yine özel bir okula gideceğim.
-Hakkımızda her şeyin hayırlısı olsun.Mesut amca yanımıza geldi ve
-Haydi bakalım içelim çaylarımızı. dedi.
Çayımızı içtik. Mesut amca bizi baya güldürdü. Hümeyra' nın gelmesi Mesut amca yı da beni de çok mutlu etmişti.
-Hümeyra mahalleyi dolaşalım mı?
-Evet çok güzel olur. Müsade var mı Mesut amca.
-Usta işim bittiyse çıkabilir miyim?
-Bitti işin çırak, çıkabilirsin ama dur bir dakka paranı vereyim.
-Mesut amca aşk olsun ya ben bunun için mi geldim. Kabul etmem.
-O zaman sana bir kitap hediye edeyim.
- Bu olur işte.
Kitabımı aldım ve Hümeyrayla çıktık. Baya bir dolaştık. Eski günlerden konuştuk. Hümeyra:
-Canım baya bir geç oldu eve gitsem artık iyi olur. Evdekiler merak eder.
-Tamam canım. Artık bol bol görüşürüz zaten. Hümeyra unutmadan söyleyim. Yarın benim doğum günüm. Gelirsin demi.
-Annemler izin verirse gelirim. Ben sana haber veririm. Görüşürüz, güle güle.
-Güle güle.
Hümeyra baya uzaklaşmıştı. Ben de gitsem iyi olurdu. Gerçi beni merak eden bir ailem yoktu. Hümeyra ile ben ne kadar farklıydık. Giyim tarzlarımız mesela. Ben açıkken o kapalıydı. Ayrıca çok inançlı biriydi. Arkadaşım ne kadar da olgunlaşmıştı. Acaba neden siyahlara bürünmüştü. Hümeyra bugün epey bir kafamı karıştırmıştı. Yarın bu kafamda dolanan soruları ona sormalıydım. Bu düşüncelerden sıyrılıp Hasan amcayı aradım. Gelip beni aldı. İçeri girdiğimde herkes yemeğe oturmuştu. Bende oturdum hemen. Babam:
-Zehra yarın ne yapmayı düşünüyorsun? Arkadaşlarını mı çağıracaksın?
-Evet baba öyle düşünüyorum. Eve çağıracağım herkesi.
-Tamam kızım biz akşam gideriz.
-Peki baba.
Yemeğimi yedim ve odama çıktım. Hümeyra da gelebilirdi inşallah. Yarın erkek arkadaşlarımın da gelmesi onun için sıkıntı olur muydu acaba. Neyse ben herkesi çağırayım. Telefonumu elime aldım ve mesaj gelmişti. Hümeyra atmış. "Zehra annemler izin verdi geleceğim ama içki falan yok de mi partide" demiş. İçimden o kadar da deil canım. Ben daha ağzıma bir sigara bile değdirmemiştim. "Çok sevindim Hümeyra. Hayır yok için rahat olsun. " yazdım. Herkesi aradım ve tam uyuyacakken kapım çaldı. İçeri Ahmet geldi. "Abla yarına kadar sabredemedim. Hediyeni şimdi vermek istedim. Aç bakalım tam senlik bir şey aldım. " dedi. Hediyeyi açtım ve tahmin edemeyeceğim kadar güzel bir elbise almıştı. Upuzun su yeşili sade hoş bir elbiseydi. " Çok teşekkür ederim canım benim. Nerden aldın bunu?" " Annemle beraber aldık." dedi. Ahmet' e sarıldım ve tekrar teşekkür ettim. Yarın ne giyeceğim derdinden de kurtulmuş olmuştum böylece. Artık uyusam iyi olacaktı. Çünkü yarın baya yorulacaktım.
Sabah hemen kalktım ve mutfağa indim. Hizmetçilere hazırlayacakları şeyleri söyledim ve mutfaktan çıktım. Bahçeye çıktım ve düzenlemeleri yaptım. Hemen hemen her şey hazırdı. Saat dört gibi başlayacaktı. Bu yıl akşam kutlamayacaktım. Çünkü Hümeyra gelemezdi. Annem:
-Zehra biz gidiyoruz. Iyi eğlenceler sana.
-Tamam anne görüşürüz.
dedim. Ev bana kalmıştı. Hümeyra yı arayıp onun erken gelmesini söyledim.Bir saate falan gelirdi. Hümeyra gelene kadar kitap okuyacaktım. Odama çıktım ve beş on sayfa kitap okudum. Kapı çalmıştı. Koşarak aşağı indim ve kapıyı açtım. Tahmin ettiğim gibi Hümeyra gelmişti.
-Hoşgeldin Hümeyra hadi odama geçelim.
-Hoşbuldum Zehra.
-Hümeyra doğum günüm için bunu giyicem. Nasıl sence?
-Çok güzel. Hem sana da çok yakışır.
-Saçımı da serbest bırakıcam, güzel olur demi?
-Evet, harika olur.
-Ben hazırlanayım.
-Tamam.
Üstümü giydim. Saçımı da yaptım. Gerçekten güzel olmuştu.
-Zehra kim gelecek doğum gününe?
-Kolejden arkadaşlarım.
-Erkek arkadaşların da gelicek mi?
-Evet, senin için sıkıntı olur mu?
-...?!
-Hadi bahçeye inelim. Şimdi gelirler. dedim.
Aşağı indik. Hümeyra sanki rahatsız olmuştu. Tabiki olurdu. O bizim gibi değildi ki. Bahçeye indiğimizde herkes gelmişti. Murat, Alperen, Selin ve Buse... Otuz kişi falan vardık. Bu saydıklarım benim okulda ki en yakın arkadaşlarımdı. Yanımda Hümeyra yı görünce hepsi tuhaf tuhaf bakmaya başladılar. Murat
'Zehra bu kim daha doğrusu öcümü bu ne
dedi ve kahkahayla gülmeye başladı. Ordan Selin de atıldı ve
-Allah aşkına bu devirde hala böyle yobaz çağdışı insanlar var mı
dedi. Hümeyra çok sinirlendi ve arkasına bile bakmadan çekip gitti. Ben de çok sinirlendim ve
-Asıl yobaz, çağdışı ve korkunç insanlar sizsiniz. Şimdi defolun gidin ve bir daha da buraya asla gelmeyin. Buse:
-Saçmalama Zehra bu salak kız için bizi mi kovuyorsun.
-Tek bir kelime daha etmeyin. Defolun hepiniz!
dedim. Böyle bir şey olacağını hiç tahmin etmemiştim. Hümeyra nereye gitmişti acaba. Hemen Hümeyra yı aradım.
-Alo, Hümeyra çok özür dilerim böyle bir şey olacağını gerçekten düşünemedim.
-Zehra ben önemsemiyorum onun bunun dediğini. Sen de ben de çok farklıyız. Senin benim gibi biriyle arkadaş olmanı kimse istemez. Ailen başta olmak üzere. Benim yüzümden sana çok kızarlar. Bundan sonra görüşmesek iyi olur. Beni arama da artık. Hadi Allah' a emanet ol.
dedi ve kapattı. Bugün hayatımın en iğrenç günü olmuştu. Odama çıktım ağlayarak. Masa da kitap gibi bir şey vardı. Üstünde de bir not vardı. Önce kitaba baktım. Bu bir mealdi. Üstündeki notta ise " Canım arkadaşım bu meal senin hayatına hep ışık tutsun. Seni çok seviyorum. Bunu benim için baştan sona kadar oku lütfen. Seni çok çok seven Hümeyra. "
Hayatımda ilk defa bu kadar anlamlı bir hediye almıştım. Ilk sayfalarını hiç anlamadığım bir heyecanla okumaya başladım...