1 yıl sonra.....
Zehra dan:
Hümeyra hadi geç kaliyoruz!
Tamam tamam geldim.
Hümeyrayı beklerken gerçekten çok sıkılıyor aynı zamnda söyleniyordum."Bir insan eşarbını bu kadar uzun bir sürede yapabilir mi ?"
Hümeyra bu sözlerimi duymuş olacaktı ki atıldı.-Güzel oluyosa yapar tabi nasıl yakışmış mı?
-Yakışmış gerçekten neyse hadi geç kalıyoruz!
-Çıkışta camiye gidiceğiz unutma.
-Tamam ben seni alırım ordan gideriz.
Hümeyra yı arabamla üniversiteye bıraktıktan sonra onunla Konya ya geldiğimizden beri biriktirdigimiz anilari düşündüm.
Neredeyse bir yıl olmuştu Konya ya geleli.Ve gerçekten çok anlamlı güzel bir yıl geçirmiştik tabi Istanbul da yaptığımız sohbetelere de ara vermedik.
O bana dinimizin hoşgörü dini olduğunu ne kadar günah işlersek işleyelim sonunda bir tövbe kapısının bulunduğunu anlatırken içten içe sevinmiş davranışlarımı Allah (azze ve celle) nin istediği gibi şekillendirmeye başlamıştım.
Bugün de Camiye gidecek ve sohbetlerimize kaldığimiz yerden devam edicektik.
Bu geçen yılda Hümeyrayla dostluk bağlarimizi kuvvetlendirmekle kalmadik ayni zaman da bir çok arkadaş edindik.
Dönemin sonuna doğru yaklaşırken dersler hafiflemisti ve ilahiyat fakültesindeki arkadaşım Selma beni bir konferansa davet etmişti.
Onu kırmayıp ilahiyat fakültesine dogru ilerledim.Konferans salonuna girdiğimde ise Kuran-ı Kerim tilaveti başlamişti hemen kizlar için ayrilan tarafa gecip Selma'nin benim için ayırdığı koltuğa oturdum.
Ve o sesin verdiği huzuru içimde hissetmeye çalıştım...
Kuran-ı Kerim tilaveti bittikten sonra sunucu mikrofonu eline aldi ve ilahiyat fakültesinin dekanıni konuşmasini yapmak üzere sahneye davet etti.
-Evet arkadaşlar bu yılın sonuna doğru yaklaşırken sizinle tekrar bir araya gelmek dertleşmek için bu konferansi düzenledik.
Sohbet havasında geçicek olan bu konferansa başlamadan önce sizleri biriyle tanıştırmak istiyorum.
Herkes merak içinde dekana bakarken Dekan o kişiyi çağirdi.
- Bilal Erdem
Bilal ismi bana çok tanıdık gelirken sadece isim benzerliği olduğunu düşünerek başımı telefona eğdim ve bekledimDekan:
-İste sizin de tanışmanızı istediğim kardeşim bilal "Hoşgeldin"Bilal ismi zihnimde yankılanmaya devam ederken dekanin bu sözlerinden sonra başımı kaldirdim ve
evet Hümeyra'nin süt kardeşi olan ,kardeşimin hayatını kurtaran Bilal bu Bilaldi ve isim benzerliği filan da yoktu ortada.Ben şaşkınlığıma engel olamazken dekan konuşmaya devam etti:
- Evet derttaşlar Şimdi sözü Bilal e bırakıyorum.
Biz Bilal' i pür dikkat dinlemeye koyulmuşken o sozlerin en güzeliyle başladı:
-Bismillahirrahmanirrahim
Selamun aleyküm arkadaşlar.
Öncelikle Allah' ın selamı bereketi üzerinize olsun.Dekanımızın da belirttiği gibi konferansımızınsohbet havasında olması için sıcak samimi bir ortama ihtiyacimiz var.
Birbirimizin dertlerinden biraz olsun anlayabilmek için de tanışmaya ....
Ben size kendimden kısaca bahsedeyim:
-Ben Bilal Erdemli aslen İstanbulluyum. Konya da ise din kültürü öğretmeni olarak çalışıyorum.
Amacım insanlara yüce Kitabımız Kuranı Kerim den biraz olsun bahsedebilmek işte tam da bunun için çalişiyorum.
Dekanımızla tanişmamiza da bu vesile oldu...
Kendimi tanıttığıma göre sizi daha fazla sıkmadan sizden bir konu rica edeyim ve onun üzerine konuşmaya başlayalim.
Bilal bu sözleri söyledikten sonra ilahiyat fakültesi öğrencilerinden biri kalktı ve ekledi:
-Öncelikle tekrar hoşgeldiniz.
-Hoşbuldum Buyrun bugünki sohbetimizi siz belirleyin.
-Ben bizi ve bu evreni Allah (azze ve celle ) nin yarattığina inaniyorum elhamdülillah ve sizden Allah (azze ve celle) nin bizi yarattığina dair örnekler vermenizi istiyorum.
-Aslında güzel bir konuya değindin.
Tabi Allah ( azze va celle )nin bizi yarattiğina dair örnekler bitmez kesinlikle ama ben bu konuyla ilgili Emine Şenlikoğlunun
Gençlerin imanını sorularla çaldılar kitabindan okuduklarimi arada kendi yorumlarimı da katarak anlatayim.Parmak izlerimiz...
Şimdi iyi düşünün:
Dünya da 7 milyar insan var bu 7 milyar insanin parmak izleri birbirine benzememektedir.Bu 7 milyara kaç milyar daha eklersek ekleyelim yine de birbirine uymayacaktir.Parmaklarin derileri yuzulse yine eski parmak izleri oluşacak.
Peki nasil olur da 7 milyar insanin parmak izleri birbirinin aynisi olmuyor??
Bunu kör tesadüfun eline verseydik, mutlaka birbirine karıştıracak tı.
Tabiat dersek, nasıl oluyorda akılsız, şuursuz tabiat 7 milyar insanin karmakarışık olan parmak izlerini birbirine karıştırmadan yaratıyor?
Hayır asla akılsız şuursuz olan tabiat da bunu yapamaz böyle harikulade bir şeyi ancak ve ancak bilinçli şuurlu bir varlığin yapmasi gerekir ki Bu da Allah (c.c) dir.
Gelelim dişlere Allah ın kainat üzerinde yürüttüğu tedrici tekamül kanunlarindan biri de dişlerde gerçekleşir.
Eğer dişleri ağaca benzetirsek damaklarımiza kök salan bu ağacın çekirdeği ya da filizi nereden gelmiştir kim dikmiştir?Dişler yalnızca kesicilik ve öğütücüluk yapmaz.
Aynı zaman da çiğnediğimiz şeyin sertliğini anlar ve bizi ikaz eder.
Bir de çürümüs bir dişin ağrısının sinirler vasıtasıyla duyarız.Sinirler olma sa diye düşünebiliriz ama o zaman dişlerimiz kırılır çürür bundan haberimiz bile olmaz...
Demek ki diş sinirleri de bize yardimci oluyor.
Ya da vücudumuzdaki ölçü ve simetrinin muazzam bir şekilde ayarlanmasi buna örnek gösterilebilir...
Tabiki bizim bu güzelliklerden büyük bir ders çıkarmamiz gerekiyor!
Çok basit bir masa ve sandalyenin ustası olur da bu anllattığim şeylerin ustası olmaz mi Tabi ki de bu muazzam şeylerin bir ustasi vardir o da Allah (c.c) dir...Bilal o özenle seçtiği sözcükleri anlatmaya başladiğindan beri ben sözcüklerin büyüsüne kapıldım ve zamanin nasıl hızlı geçtiğini, konferansın nasıl bittiğini bile anlamadım...
Selmayla birlikte konferanstan çıkacakken Bilalin sesiyle irkildim:
-Zehra hanım bir saniye bakar misiniz?
Arkamı döndüğumde ise Büyük bir şok beni bekliyordu...