4. Bölüm

437 42 29
                                    

Hikayede yaşlarla ilgili bir karışıklık olmuştu, düzeltildi. Şuan herkes 17 yaşında yani gidişata göre bu şekilde. Ve hikaye orjinal kitaplardan daha farklı. Benzerlikler var ama çoğu şeyleri ben hayalgücüme bıraktım hani aklınıza takılmasın diye dedim. İyi okumalar...

"Draco! Yapma bu ona yetti! Dur diyorum!" kızın yalvarışlarına aldırış etmedi Draco. Yere yatırıp ard arda yumruklarını gömdüğü çocuğa baktı.

"Seni ağlattı nasıl durabilirim?!" çocuk sertçe kıza döndüğünde onu ürküttüğünü anladı. Yaşı küçüktü ama deli gibi dövüşebilirdi. Özellikle söz konusu Hermione ise.

"Dersini aldı lütfen yalvarıyorum dur." kız kafasını öne eğmiş sessizce mırıldanıyordu. Gözlerinin dolduğunu Draco görmesin diye çabalıyordu.

Çocuğa son bir bakış attı tehditkar bir şekilde parmağını ona yöneltti, "Sakın onu bir daha ağlatayım deme! Onun yanına bile yaklaşma yoksa seni öldürürüm!" tükürürcesine ağzından çıkan kelimelerle yerde ağzı gözü kan olan çocuk mümkünmüş gibi yere daha da sindi. Hermione, görevliler gelmeden önce gitmek istiyordu. Draco'yu görürlerse onu mahfederlerdi.

"Sizi küçük piçler! Bu kadarı da yetti artık seni sarışın şeytan!" Draco, Hermione'nin minik ellerinden kaybolurken küçük çocuk sarsıldı. Korkuyordu ama belli etmek istemiyordu. Edemezdi. Sıska kolu iğrenç kadının parmakları altında ezilirken küçük kızı güvende hissettirebilecek bir gülümseme yolladı.

"Bırakın onu! Sadece beni koruyordu." diye öne atıldı Hermione. Draco sinirlendi. Ona zarar gelsin istemiyordu. "Salak salak konuşma Herm. Ona ben saldırdım." çocuğa doğru sırıttı. Kadının daha da sinirlendiği belliydi.

"Senden bıktım. Bebekliğinden beri buradasın ve tek yaptığın sorun çıkarmak! Ailen geleceğini bebekliğinden görmüş olmalı ki seni istememişler." son cümlesinde Draco'ya doğru iğrenç bir gülümseme yolluyordu. Gülümsediğinde yaşlı suratında ki kırışıklıklar beliriyordu. Bu onu daha çekilmez hale getiriyordu.

Draco'yu kolundan tuttuğu gibi alt kata sürüklemeye başladı. Tüm çocuklar nefesini tutmuş onu izliyordu. Hermione'nin haykırışlarına kimse aldırmadı. Peşinden koşturdu kadının. Bacağına bir tekme geçirdiğinde kadın öfkeyle kıza döndü.

"Siktir git, ufaklık." Hermione suratına inen sert tokatla bedenini yerde buldu. Acısı yetmiyormuş gibi bir de Draco'nun alt kata indirildiği gerçeği tarafından tokatlandı. Herkes biliyordu ki alt kat iyi değildi. Oraya inen çocuklar eskisi gibi çıkmazdı. Sanki orada bir ruh emici* varlık vardı ve çocukların tüm ruhları içinden çekilirdi. Yere yattığını fark etti ama kalkamadı. Yanağı sızlıyordu ve sevdiği tek insan acı çekecekti. Alt kata bir kez kendisi de götürülmüştü. Onu 3 gün boyunca karanlıkta bir başına aç ve susuz bırakmışlardı. Hermione'nin toparlanması çok uzun sürmüştü. Yaşadığı korku o yaşta tarif edilemezdi.

Draco çoktan gözden kaybolmuştu. Alt kattan bir çığlık sesi geldiğinde kız güç patlaması yaşıyor gibi ayağa fırladı.

"Ne yapıyorsunuz ona?!" haykırıyor, küçük elleriyle saçlarını çekiştiriyordu. Boşa olduğunu farkındaydı ama boş boş oturmaktan iyidir diye düşünüyordu. Onu öldüreceklerini düşünüyordu. Hayatta tek varlığı Draco'ydu. Onsuz değil bir dünya bir dakika bile hayal edemiyordu. Buraya getirildiğinde kendisine o sahip çıkmıştı. Küçük kalplerinin tamamı birbirlerine aitti.

Merdivenden ayakları sesleri gelince nefesini tuttu. Kadın yukarı doğru çıkarken sırıtıyordu. Hermione, o an onu öldürmek istedi. Elinde bir şey olsa yapardı. Yıllardır bastırdığı bu hisse artık sahip çıkamıyordu.

Orphanage » dramione Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin