9. Bölüm

419 39 38
                                    

ARKADAŞLAR, bir arkadaşım hesabımdan bir hikaye oylamış... uygunsuz bir hikaye yani ben değildim evet utançla bu notu bitiriyorum buyrun okuyun...

Hüznü tattığımız kadar kazandığımızdan o kadar zevk alırız derler. Hiçlik bilenin kazandığı daha tatlıdır daha zevklidir. Günlerdir bunu kendime tekrar ederek ayakta kalmaya çalışıyordum. Çünkü gündüzleri derslere girdiğim yetmiyor bir de gecelerimi kütüphane de Pansy ile veya bizim çocuklarla geçiriyordum. Uyku denen şey tamamen rafa kalkmıştı hayatımda. Gözlerimin altında mor mor halkalar oluşmuş, saçlarım canlılığını kaybetmiş ve önem vermeye zamanım kalmadığından kabarık ve biçimsiz bir hale girmişti. Ve birkaç kilo kaybettiğime de emindim. Diğerlerinin de benden farkı yoktu, Harry ve Ron hortkuluklarla kafayı bozmuştu. Ginny ise onlara yardım etmekten bitkin düşmüştü.

"Herm! O kafanın içinden çıkta gerçeğe dön!" Pansy'nin sinirli sesiyle esnerken ona döndüm. Kafamı 'Ne var?' anlamında sallayıp ona döndüm.

"Draco'nun evine nasıl gireceğimizi buldum. Cevap gözümüzün önündeymiş. Ben onunla eve giderim haftasonu... bir şey bulurum ben. Daha sonra hizmetçilerinin saç telini falan alırım. Çok özlü bir iksir hazırlarız ve hallederiz. Ne dersin?"

"Bu kadar basit bir planla asla başaramazsınız. Draco'nun babasından bahsediyoruz. Adam gözde bir ölüm yiyen." Ron arkasına yaslanırken Pansy dahil herkesten 'doğru, haklı' gibi mırıldanmalar duyuldu. Ellerimle yüzümü sıvazladım.

"Draco'ya ne dedin buraya gelirken?" diye Pansy'e döndüm. Çok fazla şüpheneleniyordu. Bizi bir iki kere görmüştü ve birçok kez imalı bakışlarına tanık olmuştum. Hele Blaise benden nefret ediyordu. Pansy ile konuşmuyorlardı bile.

"Gene aynı yalan. Kızsal bir durum olduğunu söyleyip sıvıştım. Karnım ağrıyor dedim. Çocuk mega regli falan olduğumu sanıyor artık." masada bir kahkaha koptu. Uzun zamandır ilk defa yüksek sesle güldüğümü fark ettim. Ve gülüşümü duydukça daha fazla gülüyordum. Diğer herkesin durduğunu fark ettiğimde ayağa kalkıp karnımı tutarak daha fazla güldüm. Kahkahalarım arasına gözlerimden düşen gözyaşları da ekleniyordu.

"Herm iyi misin?" Harry'nin göğsüne kafam çarptığında hıçkırdım. "Uykuya ihtiyacın var, dinlenmen lazım." kafamı hayır anlamında sağa sola salladım. "Yapamam. Draco var, hortkuluklar var."

"Siktiğimin hortkulukları! Cidden canımı sıkıyor bu iş. Adam korkudan ruhunu parçalamış, tek tek biz topluyoruz!" Ron sinirle ayağa kalktı. Gerginlik damarlarımızdan fırlıyordu. Uykusuz, aç, bitkin ve mutsuz bir şekilde yola devam etmeye çalışıyorduk.

"Pansy?" Draco'nun sesini duyduğumuzda nefeslerimizi tuttuk. Herkes 'Siktir' diye mırıldandı. En arkada olduğumuzdan bizi göremediğine emindim. Fırsatımız varken minik adımlarla rafların arkasına saklandık. Pansy, eline bir kitap alıp öne çıktı, "Draco? Burada ne arıyorsun?"

"Aptal Pans, seni merak ettim! Günlerdir kızsal sorununla uğraşıyorsun o bulanıkla takıldığını görenler de olmuş! Ne haltlar çeviriyorsun söyler misin?!" bulunduğum yerden ikisinide gayet net görebiliyordum. Diğerleri yere yatmış nefeslerin tutuyorlardı. Pansy derin nefesler alarak kollarını Draco'ya sardı, "Draco, ben korkuyorum. Belki de Hogwarts köşelerinde geçirebileceğim son günler olduğu için korkuyorum."

Draco'nun bakışları anında yumuşarken o da kollarını Pansy'e sardı. Ron'un elini omzumda hissettim. Göz ucuyla ona baktım, gözlerini kırpmadan onları izliyordu ve omzumu... fazla sıkıyordu.

"Pansy, ben... ne desem bilemiyorum. Her şey daha güzel olacak bizim için. Tüm Ölüm Yiyenler için. Lord güzel olmasını sağlayacak, söz veriyorum." gözlerim dolduğunda dudaklarımı dişledim. "Öyle mi sanıyorsun?!" Pansy Draco'dan uzaklaşıp arkasını döndü.

Orphanage » dramione Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin