4 yaşlarındaydım. Mutfaktan gelen kırılma seslerini duydukça saklandığım dolabımın içine daha çok büzüşüyordum. Ne zamandır oradaydım on dakikadır mı? Yirmi dakikadır mı? Yarım saattir mi? Yoksa daha fazla mı? Gelen kırılma sesleri kesildi ve dış kapının çarpma sesini duydum. Etrafta çıt ses gelmiyordu. Dolabımın kapağını araladım ve etrafa bakındım. Kimsenin olmadığını görünce saklandığım dolaptan çıktım ve mutfağa doğru ilerlemeye başladım. Koridorun duvarlarının bazı yerlerinde kireçler yerlere dökülmüştü. Yerdeki cam kırıklarına bakılınca oralara fırlatıldığını anlamıştım. Cam kırıklarına dikkat ederek mutfak kapısının önüne geldim kapıda göçük vardı. Galiba babam kapıya tekme atarak kilidi kırmış ve içeriye girmişti. İçeride ne ile karşılaşacağımı bilemediğim için kapının önünde derin bir nefes aldım ve içeriye doğru bir adım attım. Yerdeki kan lekelerini gördüğümde istemsizce dökülen yaşlarıma engel olamadım. Kafamı sağa doğru çevirdiğimde masanın arkasında yatan kişinin elini gördüm. Oraya doğru ilerledim. Ve gördüğüm şey karşısında sadece çığlık atabildim. Annemi boylu boyunca ve kanlar içerisinde yerde yatarken gördüğümde ayaklarım yere çivilenmiş gibiydi. Annemin ellerinin hareket ettiğini gördüğüm an hemen yanına çöktüm ve yüzünü küçücük ellerimin arasına aldım. Gülümsedi ve bana "seni seviyorum" dedi. "Bende seni anneciğim" dedim ve gözyaşlarımı silerek ona gülümsedim. Yavaş yavaş kapanan gözlerine bakmaktan başka hiçbir şey gelmiyordu elimden. Hemen kalktım ve kapıya koştum. Apartmanda "YARDIM EDİİİİNN" diye bağırmaya başladım. Karşı komşumuzun kapısı açıldı. İçeriden çıkan kız 17 18 yaşlarındaydı. Bana doğru koşup dizlerinin üstüne çöktü böylelikle aynı boyda olduk. Elleriyle iki omzumuda tuttu ve korkmuş bir şekilde "ne oldu?" diye sordu. İçeriyi işaret ettim ağlayarak. Hemen ayağa kalkıp içeriye girdi ve telefonunu açtı. Ambulansı aramıştı. Sürekli "sizi şuraya aktarıyoruz" sesine sinirlenmiş olmalıydı ki küfrü bastı. En son adresimizi verdi ve telefonu kapattı. Annemin yanına çöküp nabzına baktı. Derin bir ohhh çektikten sonra bana gülümsedi. Ambulansın siren sesini duyduğumuzda hemen mutfağın balkonuna çıktı. Bir kaç dakika sonra yukarı gelmişlerdi annemi ellerindeki sedyeye bağladılar ve ambulansa indirdiler. Bende peşlerinden koştum. Ambulansa binene kadar kimse beni fark etmemişti. Meryem ablada ambulansın önüne bindikten sonra gitmeye hazırdık. Hastahaneye doğru yola çıktık. Ambulansta ilk müdahale yapılmıştı. 10 15 dakika içerisinde hastahaneye varmıştık. Annemi hemen ameliyata aldılar. Onun çıkmasını beklerken Meryem abla dedem ve babanneme haber verdi. onlarda hemen geldiler. Anneannem ve dedem başka şehirde yaşıyorlardı. O yüzden onlara haber verip hemen telaşlandırmak istemedi babaannemler. Zaten annemi çok önemsedikleri söylenemezdi. Özellikle de babaannemin..
Annemin ameliyatını yapan doktor ameliyathane kapısından çıktığında dedem hemen yanına gitti ve durumunu sordu. Babaannem istifini bozmadan oturduğu yerden dedem ve doktor arasında geçen konuşmayı dinliyordu. Meryem abla ise benden iki yaş büyük olan kardeşi evde tek olduğu için onun yanına gitmişti. Doktor dedemin yanından ayrıldıktan kısa bir süre sonra kapı tekrar açıldı. Sedyede yatan annem ve diğer doktorları gördüğümde hemen yanlarına koştum. Annemin elini tuttum ve öptüm. Doktorlardan birisi başımı okşadı ve annemin yattığı sedyeyi sürmeye devam etti.
Annem hastahaneden taburcu olmuştu ve yaklaşık bir haftadır babama ulaşamıyorduk. Nerede ne bok yiyordu bilmiyordum. Bilmekte istemiyordum. Babaannemin gözdesiydi. Mehmet aşağı Mehmet yukarı. Görmemişin bir oğlu olmuş misaliydi.
Bir kaç hafta sonra kapı çaldı. Kapıya ben bakmıştım ve gördüğüm manzara karşısında sevinsem mi üzülsem mi bilemiyordum. Babam gelmişti. Saçları karışık bir şekilde anlına düşmüştü. Düğmeleri yanlış iliklenmiş gömlek kırışık bir şekilde pantolonunun üzerine sarkıyordu. Günlerdir uyumamış gibi bir hali vardı. Göz altları mosmor ve şişmişti. Neden bu halde olduğunu düşünürken eğildi ve bana sarıldı. Ona sarılmayı bende istiyordum ama yapamazdım. Çünkü anneme en son yaptığı şey ondan soğumama ve nefret etmeme neden olmuştu. Babam yatak odasına doğru ilerlerken onun önüne geçerek yatak odasına koşmaya başladım. Annemin yanına gittim ve onun yanına yatarak sıkıca sarıldım. Babam bize boş boş baktıktan sonra elindeki şeffaf dosyada bulunan kağıdı anneme doğru fırlattı. Annem kağıdı eline baktıktan sonra "ne bu?" diye sordu. Babam üzerini değiştirmek için dolabından kıyafet seçerken "sadece imzalaman yeterli ben gerisini halledeceğim" deyip açtığı dolabın içinden bir takım elbise, gömlek ve onlara uygun bir kravat çıkarttı. Üzerini benim odamda değiştirip tekrar yanımıza geldi. Dolabın üzerinde duran küçük valizlerden birisini aldı. İçine tişört kot pantolon pijama kravat gibi şeyler koyduktan sonra yanağıma bir öpücük kondurdu ve anneme bakıp "imzaladıktan sonra annemlere bırakırsın" diyip evden çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Ve Son
Teen FictionBir hafta sonra 18 yaşıma basacaktım Aylardır üzerine titrediğim planımı nihayet devreye sokabilecektim. Tabi ki yanlız değil. Biricik kuzenlerim Güneş ve Buket ile. Yeni bir ev, yeni arkadaşlar, yeni bir okul, hatta bir iş. Her şey gerçek anlamda m...